Haber Detayı
Madencilerin başkanı konuştu... 3.5 trilyon dolarlık servetin üstündeyiz
TÜRKİYE Madenciler Derneği Başkanı ve Tüprag CEO’su Mehmet Yılmaz, madencilik sektörünün sadece içinden gelen biri değil; gerçekten akil bir isimdir.
Türkiye’nin yer altı potansiyelinin metalik madenlerle sınırlı olmadığını her fırsatta hatırlatıyor.
Ve 3.5 trilyon dolarlık yer altı servet potansiyeliyle Türkiye’nin, enerji ve teknoloji dönüşümünün tam merkezinde durduğunu söylüyor.Yılmaz’ın altını çizdiği nokta şu: “Dünyada enerji dönüşümünü, bataryayı, veri merkezlerini, savunma teknolojilerini konuşuyorsak aslında madenleri konuşuyoruz.”Bugün elektrikli araçtan güneş paneline kadar her şeyin temelinde madencilik var.
Dolayısıyla tartışma artık “Maden çıkaralım mı, çıkarmayalım mı?” değil.SORMAMIZ GEREKEN SORULAR VAR Asıl soru; “Bu işi kim, hangi standartlarla yapıyor?” şeklinde.Tam da bu soruların yanıtını yerinde görmek için Tüprag’ın İzmir Efemçukuru Altın Madeni’ni ziyaret ettim.
Şirket, 39 yıldır Türkiye’de, 20 yıldır da Eldorado Gold bünyesinde; Uşak Kışladağ ve İzmir Efemçukuru olmak üzere iki büyük madeni işletiyor.
Kışladağ, yılda 12.5 tonluk üretim kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük altın yataklarından biri.
Efemçukuru ise yılda ortalama 3 ton altın üretiyor.Ama Mehmet Yılmaz’ın asıl önemsediği konu rakamlar değil; madenlerimizdeki işletme yönteminin kendisi. “Maden kazaları, çevresel kaygılar, toplumsal tepkiler bunların farkındayız” diyor ve ekliyor. “Çözüm madenciliği durdurmak değil; insana ve doğaya saygıyı merkeze alan bir üretim anlayışıyla yürütmek.” Bu çerçevede Tüprag, 2020’de “Sürdürülebilirlik Entegre Yönetim Sistemi”ni devreye almış.ALTTA MADENCİLİK ÜSTTE TARIM MÜMKÜN5 ana standart, 52 alt başlık ve 367 denetim maddesinden oluşan bu modelle şirket tüm süreçlerini çevresel, sosyal ve yönetişim ilkelerine göre yönetiyor.Uluslararası ölçekte geçerli “Toward Sustainable Mining (TSM)” programında Efemçukuru’nun “Bronz Liderlik” ödülü alması da bu yaklaşımın sahadaki karşılığı.Yılmaz, çevre yönetimi konusunda da “1 milyon metrekareden fazla alanda rehabilitasyon tamamladık.
Biz doğayı ‘faaliyet bitince’ değil, eş zamanlı onarmayı hedefliyoruz” diyor.Madencilik devam ederken üstte üzüm tarımı yapılabilmesi de bunun sembolik örneklerinden biri.
Elbette akıllarda soru var.
Bunca yılın kazaları, çevresel kaygılar, kamuoyundaki kırılgan güven...
Tüm bunlar nasıl aşılacak?Mehmet Yılmaz Türkiye Madenciler Derneği Başkanı şapkasıyla yanıtladı: “Önyargıları sözle değil, sahadaki uygulamalarla kırabiliriz.”Bu nedenle Türkiye Madenciler Derneği’nin hayata geçirdiği “Sorumlu Madencilik İnisiyatifi”ne her işletmenin uyması ve imza atması gerektiğini söylüyor.Mehmet YılmazYER ALTI KAYNAKLARI GELECEĞİN STRATEJİSİAna resme dönersek...
Dünya hızla enerji ve teknoloji dönüşümünün içinde.
Madenler artık sadece sanayinin girdisi değil; ülkelerin ekonomik bağımsızlığını, teknoloji kapasitesini, jeopolitik gücünü belirleyen bir unsur.Türkiye, 3.5 trilyon dolarlık yer altı potansiyeliyle bu oyunda güçlü bir yerde duruyor.
Ama bu potansiyelin gerçek bir güce dönüşmesi, “Ne kadar madenimiz olduğu” sorusundan çok, “Bu madenleri nasıl çıkardığımız ve ekonomiye hangi modelle kazandırdığımız” sorusunda gizli.
Türkiye eğer bu dönüşümü doğru okuyabilir ve uluslararası standartlarda bir madencilik kültürü oluşturabilirse, yeraltı kaynakları geleceğin en stratejik avantajlarından birine dönüşebilir.AYNADAKİ GÖRÜNTÜ SADECE BİZE AİT DEĞİL...
BİRİLERİ LE MONDE’A SÖYLEMELİFRANSIZ gazetesi Le Monde kasım ayında Türk gençliğiyle ilgili dikkat çekici bir araştırma yayımladı.Gazeteye göre 18–24 yaş grubundakilerin yüzde 32’si ne çalışıyor, ne de okuyor.
Genç kadınların yüzde 42’si ise kariyer fırsatlarından dışlanmış durumda.
Üstelik üniversite mezunlarının işsizlik oranı da genel işsizlik oranının üzerinde.
Kısacası, yazıya göre Türkiye’de gençlik kayıp bir kuşak olma riskiyle karşı karşıya.Bu tablo sadece Türkiye’ye mi özgü?
Yoksa dünya da benzer bir kırılmanın içinden mi geçiyor?Bu soruyu İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Öğretim Üyesi Dr.
Ahmet Aydemir’e sordum.
Yanıtı çok netti.Ahmet Aydemir“Le Monde durumu Türkiye’ye özgü gibi gösterse de, aslında bu küresel bir olgu.”Aydemir’e göre sadece Türkiye değil, Amerika ve Avrupa ülkeleri de aynı eğilimle karşı karşıya.
Financial Times verileri Amerika dahil birçok ülkede üniversite mezunlarının istihdam oranının düştüğünü gösteriyor.
Sebep belli.Yapay zekâ, giriş seviyesi işlerin büyük bir kısmını masrafsız ve hatasız yapabiliyor.Eskiden mezunlar kariyerlerine stajyer masasından başlar, tecrübe kazanır, basamak basamak yükselirdi.Şimdi artık bir algoritma o masanın önünde.Deneyimsizler işe giremiyor, işverenler de deneyimli çalışan bulamıyor.Le Monde tabloya sadece Türkiye penceresinden bakarak resmi eksik görmüş.Sorun artık küresel ölçekte bir dönüşüm sorunu.Ahmet Aydemir’in altını çizdiği gibi çözüm ne sadece devletin ne de özel sektörün tek başına yapacağı bir şey.Eğitime yapılan yatırım, üniversite-sanayi iş birliği, gençlerin beceri kazanmasını sağlayacak modeller birlikte geliştirilmek zorunda.İYİ FİKİR KAYBOLMAZ, GERİ GELİR İZ BIRAKIRİZMİR Reklamcılar Derneği’nin 16 yıl aradan sonra yeniden hayata geçirdiği Bumerang Reklam Ödülleri, bir gerçeği yeniden hatırlattı.“İyi fikir tıpkı bir bumerang gibidir.”Ne kadar uzağa fırlatırsanız fırlatın, mutlaka geri döner.
Hem de daha güçlü ve daha görünür şekilde.İzmir’i bilen bilir.
Bu şehir yalnızca Türkiye’nin üçüncü büyük kenti değildir; yaratıcılığın, tasarımın ve iletişimin en verimli topraklarından biridir.Türkiye’nin en iyi gazetecilerinin, en yaratıcı reklamcılarının, en cesur tasarımcılarının önemli bir bölümü bu şehirden çıkmıştır.
İzmir’in özgürlükçü ruhu insana düşünmeyi, denemeyi ve yeniden başlamayı öğretir.
Bumerangın tam da bu şehirde geri dönmesi bu yüzden anlamlı.İzmir Reklamcılar Derneği Başkanı Turusan Çiner’in söylediği bir cümle çok yerindeydi:“Teknoloji değişir ama yaratıcılığın özü değişmez.”Bugün yapay zekâ işleri hızlandırabilir ama iyi fikrin kaynağı hâlâ insandır.İzmir; yaratıcılığın, tasarımın ve pazarlamanın yükselen merkezi olmayı hedeflemelidir.