Santo Domingo

Santo Domingo, ada ruhunun şehir haline gelmiş hali.

Başkent tarihi, şehir kültürü ve ada hayatı birleşiminin meydana getirdiği bir Karayip sahnesi.

Kolonyal evlerin gölgesinde modern apartmanlar yükselir; sokaklarda taze mangolar kesilirken iş adamları önünden geçer; bir köşede papaz ayin çağrısı yaparken bir diğerinde bachata yükselir, danslar edilir.

Santo Domingo böyle bir yer;Her şey yan yana, herkes birlikte.Ve hiçbir şey bir diğerini rahatsız etmez.Bu şehirde hayat, çatışma değil yan yanalık üzerine kuruludur.Sokaklar sürekli dans eder.

Her köşeden sokak çalgıcıları çıkabilir.

Hep aynı tempoda hep ritimli müzikler çalar, müziğin ritmi adeta bilinçaltınıza işler.

Siz de kendinizi bir anda ortalarında dans ederken bulabilirsiniz… Sokaklarda yürümesi eğlenceli, cafe ya da restoranın önünde oturup yemek yemesi oldukça keyiflidir.Başkentte zaman diğer şehirlerdeki gibi akmaz.

Günün ritmini caddeler belirler.Yönler bile başkente özgüdür.Ne metro hattı ne teleferik; en kesin tarif hep “neyin üstündesin?” sorusudur: köprü mü, viyadük mü, tünel mi?Santo Domingo’da adres tarifi Google Maps ile yapılmaz.Navigasyonun %50’si jestlerle, %50’si tahminle çalışır.Santo Domingo’da kaybolmak mümkündür, ama kaybolmak sorun değildir birileri sizi bulur.

Çünkü şehir kalabalık değil aynı zamanda gözeten bir topluluktur.Şehrin en bilinen gizli kuralı: “Tranque” varsa kaderine razı ol!“Trafik” burada bir sorun değil; bir “durum”dur.

Herkesin kabul ettiği sessiz bir anlaşma gibi…Santo Domingo’yu turist değil, Dominikli bilir.Turistin gördüğü kısım hep aynıdır; Zona Colonial, kathedral, restoranlar…Ama Dominikli’nin Santo Domingo’su bambaşkadır…Gerçek Santo Domingo; Malecon’un arka sokaklarında, denize karışan müzikte, akşamüstü brisitasında, domino taşlarının sesinde, sokak köşelerindeki küçük barlarda yaşar.Zona Colonial – Şehrin Kalbi (1502’den bugüne) Zona Colonial Amerika’nın “ilk şehri” olarak kabul edilir.

Dominik kültürünün doğduğu, “Yeni Dünya”nın ilk şehir düzeninin kurulduğu yerdir.Amerika kıtasındaki ilk katedral, ilk hastane, ilk üniversite, ilk valilik sarayı ve ilk taş sokakların bulunduğu UNESCO Dünya Mirası listesindedir.

Zona Colonial’da bir yanda taş duvarlı 500 yıllık evler, diğer yanda yepyeni modern apartmanlar.Santo Domingo’nun mimarisi planlı değildir; daha çok bir müzik playlist’i gibidir:Zona Colonial, Dominik kültürünü hissettiren bir açık hava müzesidir.Malecón – Denizle konuşma yeri Turist Malecon’u görür.

Dominik’li arka sokaklarını… Evlerin önünde domino oynayan amcalar, tırnak yapan teyzeler, saç yapan kadınlar….

Burada şehir birden bire küçük bir kasaba olur.

Malecon’un arka sokakları şehrin kalbinin attığı yerdir.

Dalga sesi bile başka kıyı şehirlerinde duyulan o tatil tonunda değildir; başkent dalgası daha şehirlidir.Malecon’da denize girilmez.

Burası bir kuraldır.

Bu şehrin denizi sert, dalgaları güçlü ve seslidir.

Malecon’a giderken kimse çantasına mayo koymaz.Ama Santo Domingo’da önemli olan da denize girmek değildir.

Burada deniz, manzara ve terapidir.Boca Chica – Turkuaz “Karayip havuzu” Boca Chica, Santo Domingo’ya yaklaşık 30 dakika uzaklıkta, şehir halkının hafta sonu kaçamağı olarak gördüğü sığ, turkuaz ve sakin bir Karayip plajıdır.

Denizi bir havuz gibi durgun olduğu için çocuklu ailelerin ve yüzme bilmeyenlerin favorisidir.Boca Chica, Santo Domingo’nun “en şehirli plajı”dır: kolay ulaşılır, Karayiplerin gündelik hayatını en gerçek hâliyle yansıtır.Plaza España / Alcázar de Colón Plaza España en ünlü meydandır.

Alcázar de Colón bu meydanda bulunan tarihi bir saraydır.Santo Domingo’nun ve tüm Amerika kıtasının en önemli kolonyal yapılarındandır.

Tarihi sarayda Kristof Colomb’un ailesi yaşamıştır.

Tarihi, mimarisi ve sembolik konumu nedeniyle UNESCO dünya mirası olan Zona Colonial’in kalbinde yer alır.15-16.

Yüzyıl Avrupa mimarisinin Karayip adaptasyonudur.

Kireçtaşı taş bloklar, iç avlu, okyanus manzarası ile karakteristik bir yapıya sahiptir.

Kolonyal dönem mobilyaları, haritalar, heykeller, Yeni Dünya’nın erken dönemine ait objelerin sergilendiği bir tarih müzesidir.Parque ColónTarihi Colonial bölgede yer alan merkezi bir meydan.

Meydanın ortasında koca bir Kristof Kolomb heykeli var.

Giden herkesin de önünde bir fotoğrafı.Çevresi kafeler, restoranlar ve tarihi binalarla çevrili.

Şehirdeki sosyal ve kültürel buluşma noktası.Los Tres Ojos – Doğanın yeraltı katedraliLos Tres Ojos (Üç göz mağarası) en ünlü yerlerinden biri.

Yer altındaki üç gölün bulunduğu bir mağara.

Her biri farklı renkte, farklı derinlikte.

Yukarıdan bakıldığında 3 ayrı göz gibi görünür.

Göllerin ışığı değiştikçe suyun mavi tonu değişir. *Gündüz turistindir; geceyi bilenler için -yani Dominik’liler- bambaşka etkileyicidir.Ve tüm bunların ortasında…Bu şehir ne sakin ne gürültülüdür.Ne modern ne tarihidir.Ne hızlı ne yavaştır.Santo Domingo arada olmanın sanatıdır.Kolonyal taşlarla beton binalar, Karayiplerin muhteşem tatil havasıyla şehir kültürü aynı gökyüzünün altında yaşar.