Haber Detayı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Almanya'da... Fidan: AB'nin Fasılları Tekrar Açması Beklentimiz Baki
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ile düzenlenen ortak basın toplantısında, “Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde kriter bazlı değerlendirme ile ilgili herhangi bir sorun yok, olamaz da. Bu, oyunun kuralı. Bir kulübe gidecekseniz, buranın kuralları vardır onunla ilgili gerekli şeyleri yaparsınız. Fakat burada temel sorun an itibarıyla sürecin ilerlemiyor oluşu, fasılların açılmaması. Bu noktada Johann ile gerekli görüşmeleri yaptık. AB’nin fasılları tekrar açması, Türkiye ile aday ülke ilişkisini olabilecek en normal zeminde ilerletmesi beklentimiz bakidir” dedi. Wadephul, “Kopenhag kriterleri bağlayıcı şartlardır AB’ye alınmak için. Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkesi AB’nin çok temel değerleridir. Bunların pazarlığı söz konusu değil” diye konuştu.
(BERLİN) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde kriter bazlı değerlendirme ile ilgili herhangi bir sorun yok, olamaz da.
Bu, oyunun kuralı.
Bir kulübe gidecekseniz, buranın kuralları vardır onunla ilgili gerekli şeyleri yaparsınız.
Fakat burada temel sorun an itibarıyla sürecin ilerlemiyor oluşu, fasılların açılmaması.
Bu noktada Johann ile gerekli görüşmeleri yaptık.
AB'nin fasılları tekrar açması, Türkiye ile aday ülke ilişkisini olabilecek en normal zeminde ilerletmesi beklentimiz bakidir" dedi.
Wadephul, "Kopenhag kriterleri bağlayıcı şartlardır AB'ye alınmak için.
Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkesi AB'nin çok temel değerleridir.
Bunların pazarlığı söz konusu değil" diye konuştu.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Almanya'nın başkenti Berlin'de Almanya Dışişleri Bakanı Johann David Wadephul ile görüştü.
Görüşmenin ardından iki Bakan ortak basın toplantısı düzenledi.
Wadephul, şöyle konuştu: "Ankara'ya ziyaretim tam altı hafta önceydi.
Bu arada Sayın Şansölye de Türkiye'yi ziyaret etti.
Bu şekilde ülkelerimiz arasında ne kadar yakın ve uyumlu ilişkiler olduğunu görüyoruz.
İkimizin sürekli yakın temasları var.
Önümüzdeki sene Dışişleri Bakanları düzeyinde stratejik diyaloğu gerçekleştirmek istiyoruz.
Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin çok özel bir konumu olduğunu biliyoruz.
Başka hiçbir ülkeyle toplumsal açıdan bu kadar yakın ilişkilerimiz olmamaktadır.
Almanya'da 3 milyondan fazla kökenleri Türkiye'de olan insan yaşıyor.
Aralarında iş insanları, bilim insanları, zanaatkarlar ve hatta Almanya Dışişleri Bakanlığı'nda bir Devlet Bakanımız bulunmaktadır.
Birçoğu kendilerini iki kültürde de evlerinde hissediyorlar.
Karşılıklı anlayışa, ülkelerimizin refahına katkıda bulunuyorlar."Putin uzun vadeli bir barış istiyorsa müzakere masasına oturma zamanı geldi"NATO müttefikleri olarak Almanya ve Türkiye'nin son derece somut ortak çıkarları bulunmaktadır.
Berlin'de birbirimizle konuşurken Ukrayna'daki Rus saldırganlığı devam ediyor.
Bu savaştan ötürü kıtam artık eskiden olduğu gibi değil.
Rus dronları ve roketleri her gün yeniden bütün Avrupalıların güvenliğini ve özgürlüğünü tehdit altına alıyor.
Ülkem bu çatışmada sürekli aracılığa hazır oldu, değerli katkılarda bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump ile birlikte bu doğrultuda bir çözüm için angaje olmasını biz kesinlikle destekliyoruz.
Eğer Putin bu alanda uzun vadeli bir barış istiyorsa şimdi bu müzakere masasının başına oturma zamanı gelmiştir.
Yaptırımların bypass edilmesine karşı neler yapılacağını konuştuk."Türkiye Hamas'a etki edebilecek bir aktör"Orta Doğu'da da ortak çıkarlarımız var.
İstikrar özellikle önemli.
Ekim başında Gazze'de silahın susması yürürlüğe girdi ve etkili olabilecek aktörlerden biri olarak Türkiye bu alanda Hamas'a etki edebilecek bir aktördür.
Bu alanda ateşkes anlaşması için başarılı olmasına değerli katkıda bulundu.
Türk uzmanlar Gazze'de Hamas rehinelerinin cesetlerini arama açısından katkıda bulundu ve ailelerinin cenazelerini kaldırabilmeleri ve yas tutabilmeleri sağlanabildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı sayesinde uluslararası topluma güçlü bir yetki verildi ve şimdi Hamas'ın silahsızlanması son derece önemli, Türkiye'nin desteğini bekliyoruz bu alanda.
Uluslararası İstikrar Misyonu için her gün somut şekillenmesi için görüşüyoruz.Bir ay önce Suriye'ye ziyarette bulundum.
Kendi gözlerimle gördüm, yeni Suriye'nin oluşturulması için yeniden yapılanması için ne kadar çok çaba harcanması gerektiğini.
İki ülkemizin de ortak noktası ülkelerimizde çok sayıda Suriyelinin koruma altında olması.
Suriye'de savaş sona erdi.
Şimdi güvenli ve istikrarlı bir Suriye olmasını istiyoruz.
Egemen bir Suriye ve dışarıdan bir müdahale olmadan kendi toprak bütünlüğünde tam kontrolü üstlenebilen.
Bunun için siyasi bir süreç gerekiyor.
Tüm toplumsal ve dini grupların kapsanması gerekiyor."AB'ye alınmak için Kopenhag kriterleri bağlayıcı şartlardır"Türkiye birçok alanda çok kilit bir ortak rolünü üstlendi.
Bu açıdan AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri de tabii ki güçlendirmek istiyoruz.
Elbette ki Kopenhag kriterleri bağlayıcı şartlardır AB'ye alınmak için.
Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkesi AB'nin çok temel değerleridir.
Bunların pazarlığı söz konusu değil.
Türkiye, AB'ye girmek istiyorsa o zaman Almanya güvenilir ve dost bir ortağı olacaktır her zaman.
Türkiye de bunu vurgulamak ve ciddiye aldığını göstermek durumundadır.Ülkelerimiz ve toplumlarımız son derece yakın bağlarla birbirileriyle bağlantılı.
Çok büyük bir potansiyel var.
Şimdi yeni bir sayfa açma zamanı gelmiştir.
Ülkelerimiz ve toplumlarımız ne kadar yakın ilişkilerle birbirine bağlı olsa da halen çok büyük bir potansiyel var önümüzde.Türkiye, COP31'de büyük bir sorumluluk üstleniyor.
Çünkü ev sahipliği üstleniyor ve böylece enerji dönüşümü açısından önemli küresel bir sorumluluğu yerine getiriyor.
Alman şirketleriyle bugün bir araya geleceğiz.
Türkiye, jeostratejik ortaktır.
Önümüzdeki NATO Zirvesi'ne de Türkiye ev sahipliği yapacak.""Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler yeni bir ruhla yeni bir ivme kazanmakta"Dışişleri Bakanı Bakanı Hakan Fidan, şunları kaydetti: "Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkiler yeni bir dönemde yeni bir ruhla yeni bir ivme kazanmakta.
Kıymetli dostumun altı hafta önce Ankara'ya ziyareti oldu.
Bütün konuları çok geniş yelpazede ele aldık.
Sayın Şansölye Merz'in 30 Ekim'de Türkiye'ye yaptığı ziyaretin hazırlık toplantısı oldu.Stratejik Diyalog Mekanizması Toplantısı'nı 2026 yılının ilk yarısında inşallah gerçekleştireceğiz.
Almanya Avrupa'daki birinci ticaret ortağımız.
Dünya genelinde ise en büyük ihracat pazarımız konumundadır.
İkili ticaret hacmimiz 50 milyar dolardan 60 milyar dolara çıkma yönünde bir trend içerisinde.
Karşılıklı yatırımlarımızı daha da artırmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Gelecek yılın ilk yarısında düzenlenmesi öngörülen Ekonomi ve Ticaret Komitesi Toplantısı ile Enerji ve Madencilik Forumu ekonomik ilişkilerimizin ilerletilmesine katkıda bulunacaktır.Almanya'daki Türk toplumu ekonomiden bilime, sanattan spora kadar pek çok alanda bu ülkenin zenginliğine önemli katkı sağlamaktadırlar.
Onların başarıları hem Türkiye hem Almanya için gurur kaynağıdır.
Ziyaretim vesilesiyle Almanya'da faaliyet yürüten iş insanlarımız ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerimizle de bir araya geleceğiz."Bir kulübe gidecekseniz, buranın kuralları vardır, gerekli şeyleri yaparsınız"Görüşmemizde Türkiye-AB ilişkilerini de ele aldık.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde kriter bazlı değerlendirme ile ilgili herhangi bir sorun yok, olamaz da.
Bu, oyunun kuralı.
Bir kulübe gidecekseniz, buranın kuralları vardır onunla ilgili gerekli şeyleri yaparsınız.
Fakat burada temel sorun an itibariyle sürecin ilerlemiyor oluşu, fasılların açılmaması.
Bu noktada Johann ile gerekli görüşmeleri yaptık.
AB'nin fasılları tekrar açması, Türkiye ile aday ülke ilişkisini olabilecek en normal zeminde ilerletmesi beklentimiz bakidir.
Bu konuda, Türkiye'nin AB ile ya da AB üyelik süreciyle ilgili Cumhurbaşkanımızın siyasi iradesinin ne kadar yüksek olduğunun altını bir kez daha çizdik.
Bu konuda atılabilecek adımlar olduğuna açıkçası inanıyoruz.
Bu adımları teker teker atma konusundaki irademizi ve neler yapılabilir bunların üzerinden geçtik.
Biliyorsunuz, şu anda Gümrük Birliği'nin güncellenmesi var, Vize Serbestisi Diyaloğu var, burada Schengen vizesi konusunda vatandaşlarımızın çektiği bazı sıkıntılar var, onların aşılması bizim için şu anda öncelik göstermekte.
Ama AB üyeliği Türkiye'nin şu andaki stratejik hedefi olmaya devam etmekte.
Biz bu konuda gerekli olan her türlü diplomatik çabayı, diyaloğu ve teknik çalışmayı sürdürmeye devam edeceğiz.
Bu konuda değerli meslektaşımdan ve diğer Avrupalı meslektaşlarımızdan da olumlu mesajlar almaktayız.
Bu olumlu mesajları, oluşan iradeyi, politik havayı somut uygulamalara çevirmek için çalışmamız gerekiyor."Ülkemizin SAFE'den dışlanmaması Avrupa güvenliği açısından önemli"Ülkemizin şu anda devam eden SAFE (Avrupa İçin Güvenlik Eylemi) ile ilgili çalışmalarda yer alması, bu mekanizmadan dışlanmaması da Avrupa güvenliği açısından önemlidir.
Biliyorsunuz Türkiye'nin, özellikle savunma sanayinde ortaya koymuş olduğu büyük bir kapasite var, Silahlı Kuvvetlerinin bölgede edinmiş olduğu çok büyük tecrübe var.
Bu tecrübenin Avrupa güvenliği için her iki tarafın da çıkarına uygun şekilde kullanılması için gerekli çalışmaları da yapıcı bir şekilde ilerletmemiz gerekiyor.Almanya ve Türkiye'nin ortak çıkarları birçok küresel ve bölgesel konuda örtüşmekte.
Balkanlardaki istikrarsızlık hem Almanya hem Türkiye için önemli.
Ukrayna'daki savaşın durması bizim için önemli.
Gazze'deki barış planının hayata geçmesi bizim için önemli.
Suriye'deki istikrar bizim için önemli.
Kafkaslardaki istikrar, barış bizim için önemli."Sayın Narışkin Rus tarafının anlaşmayla ilgili görüşlerini bizlere aktardılar"Ukrayna konusunda detaylı görüş alışverişinde bulunduk.
Hepimiz bu konuda aşağı yukarı hemfikiriz.
Taraflar tarafından kabul edilebilir bir barışın bir an önce hayata geçmesi hem insani açıdan hem stratejik açıdan bir zaruret haline gelmiş durumda.
Bu konudaki yapıcı çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak bu konuda yaptığımız çalışmaları Johann ile paylaştım.
Özellikle Sayın Zelenski'nin Ankara'yı ziyareti daha sonra dün de biliyorsunuz Sayın Narışkin Ankara'daydılar.
Rus tarafının anlaşmayla ilgili görüşlerini bizlere aktardılar.
Bu konuda yeni gelişmeler var, Ukrayna tarafıyla yaptığımız görüşmeler var.
Bunların hepsini açıkçası değerlendirdik.
Şu anda ihtiyacımız olan barışı, ateşkesi sağlama konusundaki irademizi koyuyoruz."Gazze'deki barış planının bir an önce hayata geçmesi fevkalade önemli"Gazze'deki barış planının bir an önce hayata geçmesi fevkalade önemli.
Tekrar yıkıma, katliama, soykırıma dönülmemesi gerekiyor.
Burada zaten yeterince büyük bir yıkım ve katliam var.
Bir an önce yaraların sarılması için ve hep beraber yoğun bir şekilde çalışmamız gerekiyor.
İnsani yardımların içeriye girmesi lazım.
İstikrar Gücü, Barış Kurulu, bunlarla ilgili çalışmaların artık bir noktada somutlaşması gerekiyor.
Bu konuda aynı düşünüyoruz.
Bir an önce barışın ilerletilmesi gerekmekte.
Aksi takdirde tekrar şiddet sarmalına dönme riskimiz var.Suriye'nin istikrarının bölgesel istikrara, küresel istikrara büyük katkı yaptığına açıkçası inanıyoruz.
Suriye'nin tekrar yaralarını sarması, ekonomik kalkınmasını hızlandırması ve DEAŞ ile mücadelede yerini alması önemli bir husus.
Bildiğiniz gibi Washington'da yapılan bir anlaşmayla Suriye hükümeti DEAŞ Karşıtı Koalisyon'a üye oldular.
İnanıyorum ki, bu büyük potansiyeli terörle mücadelede en iyi şekilde kullanacaklar.
Diğer taraftan Suriye'nin toprak bütünlüğünün, egemenliğinin de önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.
Bu noktadaki tehditlerin bertaraf edilmesi gerekiyor.""SAFE'in Türkiye ve Birleşik Krallık'ı kapsaması gerektiğine inanıyorum"Ortak açıklamanın ardından Bakanlar, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Wadephul, Türkiye ile Avrupa arasında savunma açısından nasıl bir işbirliği olabileceğine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: "SAFE mekanizmasının Türkiye için ve Birleşik Krallık için, önemli birer NATO müttefiki olarak açık olması gerektiğini, onları da kapsaması gerektiğine inanıyorum.
Bu bağlamda altını daha önce de çizmiş bulunuyorum, Türkiye her zaman son derece güvenilir NATO müttefikimiz olmuştur.
Federal hükümet olarak en başından itibaren ikili ilişkilerimizi yeni bir düzeye yükseltmek istediğimizi söyledik.
Özellikle de güvenlik faktörünü daha da güçlü kılmak istediğimizi söyledik."AB olarak Türkiye ile yakınlaşarak bu iradeyi güçlendirmemiz gerekiyor"Türkiye, AB'nin stratejik hedefi olduğunu söylüyorsa eğer, biraz önce bunu büyük bir mutlulukla duymuş olduğum gibi, gerçekten de AB için ve Türkiye için bunun çok iyi olduğuna inanıyorum.
O zaman sözleri ciddiye almamız gerekiyor ve AB olarak Türkiye ile yakınlaşarak her türlü formatı, her türlü görüşme kanalını açarak bunu, bu iradeyi güçlendirmemiz gerekiyor.
Bunu ciddiye almamız gerekiyor.
Her ikimizin yararına olacaktır bu ve Almanya bu bağlamda yeni sonuçların edinilmesi için önemli bir rol üstlenmek istemektedir.""Türkiye'nin savunma sanayinde gerçekten pazar olsun diye SAFE ile iş birliği arayışı yok"AB'nin önde gelen ülkelerden ve Almanya'dan AB-Türkiye ilişkilerine Türkiye'nin beklentisinin ne olduğu sorulan Fidan, şu yanıtı verdi: "Son yıllarda özellikle Ukrayna savaşından sonra Avrupa güvenliğiyle ilgili özellikle AB içerisinde yeni bir arayışın ortaya çıktığını görüyoruz.
Bu konuda özellikle SAFE mekanizması ile başlatılan süreçler var.
Bu AB'nin kendi dış politika ve güvenlik politikalarıyla uyumlu şekilde gitmekte.
Burada esas itibarıyla Türkiye bu yeni tartışmalarda da yer almak istiyor.
Ama burada yapısal sorunlar var tabii.
Bu tartışmalar AB üyelerinin kendi arasında yaptığı tartışmalar.
Ama Avrupa güvenliği de hepimizi ilgilendiriyor.
Burada bizim yaratıcı düşünüp Türkiye'nin AB üyeliği gerçekleşene kadar var olan bütün tartışmaların ve ilişkilerin yaratıcı bir formatta yürümesi gerekiyor.
Çünkü ilişkilerimiz, menfaatlerimiz ortada duruyor, bekliyor.
Tehditler kalkmıyor, fırsatlar bir yere gitmiyor.
Bizim bu türden protokol sorunlarından dolayı bazı tarihi fırsatları kaçırmaya ve tarihi tehditlerle yüz yüze kalmamamıza gerek yok.Türkiye'nin şu anda savunma sanayinde gerçekten pazar olsun diye SAFE ile iş birliği arayışı yok.
Hem NATO'daki rolümüz hem AB ile yapmaya çalıştığımız güvenlik temelli görüşmelerin birçoğunda bizim kendi stratejik güvenlik ihtiyacımızı AB ile beraber karşılamaya yönelik bir arayışımız var.
Burada Türkiye hem güvenlikle ilgili mekanizmalarda hem AB ile ilgili mekanizmalarda giderek iradesini ortaya koymakta.
Burada umarız daha yaratıcı çözümler bularak yolumuza devam ederiz."Alman Bakan'a Altaylı sorusu...Gazeteci Fatih Altaylı'ya verilen hapis cezası hatırlatılarak, "Türkiye'deki insan hakları durumunun ele alınıp alınmadığı ve bu durumun Türkiye-Almanya arasındaki ilişkiler açısından bir rolü var mı" sorusu üzerine Bakan Wadephul, şu değerlendirmeyi yaptı: "AB değerleri açısından, hukuk devleti ilkesi, demokrasi prensibi, kuvvetler ayrımı ve insan hakları özellikle de İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında, bunların pazarlığa açık olmadığını söyledim.
Bunlar elbette ki aramızda görüştüğümüz konular arasında gelmektedir.
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde elbette ki görüşülmesi gereken konulardır bunlar.
Bu çok doğaldır.
Gayet doğal bir şekilde karşılıklı bir anlayış içerisinde.
Elbette ki bu yakınlaşma süreci içerisinde bazı eleştirel konular da olacaktır.
Ama kesinlikle güvenmemiz de gerekiyor.
Yani bizler Avrupa ülkeleri dediğimiz zaman Türkiye'nin bunları uygulayacağına dair güvenimiz de olmalıdır.""Sorunumuz sürecin işlememesi, başlamaması, fasılların açılmaması"Bakan Fidan, "AB üyelik sürecinde belli ertelemelerin olduğunu söylediniz.
İnsan haklarının burada oynadığı rol nedir" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Üyelik sürecinde kriterlerin olması gerektiği konusunda hemfikir olduğumuzu konuşmamda da ifade ettim.
Bu oyunun kuralı, sistemin gerektirdiği bir husus.
Bizim sorunumuz sürecin işlememesi, başlamaması, fasılların açılmaması.
Bunlar açıldığı zaman sorun olan yerde durursunuz, olmayan yerde ilerlersiniz ama Türkiye'nin AB ile ilgili yenilenmiş bir üyelik perspektifinin pratikte hayata geçtiğini gördüğü durumlarda birçok şeyin ışık hızıyla aslında rayına girdiğini de göreceksiniz kriterler açısından.""Türkiye, İstanbul müzakerelerine tekrar ev sahipliği yapmaya hazır"Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında, "Türkiye bir barış görüşmesine tekrar şahitlik edecek mi" sorusuna Fidan, "Bir çerçevenin oluştuğunu görüyoruz.
Bunu da açıkçası memnuniyetle karşılıyoruz.
Bu momentumun kaybedilmemesi lazım.
Bu müzakere zemininin, bu momentumun şartlar ne kadar zor olursa olsun kaybedilmemesi lazım.
Buradan yolumuza devam etmemiz lazım taraflar olarak.
Türkiye bu konuda İstanbul müzakerelerine tekrar ev sahipliği yapmaya hazırdır.
Taraflar arasındaki doğrudan müzakereleri destekliyoruz.
Bu konuda müzakere masasından kaçmamak lazım" ifadeleriyle yanıt verdi."Uluslararası tanınan sınırları içerisinde hareket edebilecek bir Suriye'yi destekliyoruz"Wadephul, Almanya ve AB'nin Türkiye'deki "Terörsüz Türkiye" süreci açısından ne tür bir destek sağlayabileceği ve "Almanya, Kürtlerin ve Suriye'de bulunan kesimler için federal sistemi destekliyor mu" sorularını şöyle yanıtladı: "Etnik, dini grupları dahil eden bir süreci desteklediğimizi söyledim, Şara ile olan Şam'daki görüşmemde de bunu vurguladım.
Almanya Federal Cumhuriyeti Suriye'yi bu doğrultuda destekliyor.
Biz egemen bir Suriye'yi destekliyoruz.
Uluslararası tanınan sınırları içerisinde hareket edebilecek bir Suriye'yi destekliyoruz.
Diğer taraftan Suriye için de gereken her çabanın yapılması sayesinde tüm kesimlerin dahil edilmesi tabii ki önemli ama Suriye devletinin kendini nasıl organize ettiği tamamıyla Suriye'nin kendi egemenliğidir ve egemenlik hakkıdır.İstikrar dediğimiz zaman, istikrar bir devlet için gerçekten farklı halk kesimlerinin de kapsanması sayesinde olur diye düşünüyoruz.
Siyasi iradenin bu doğrultuda olduğuna da güveniyoruz.
Elbette biz her zaman belli inişler çıkışlar olacaktır.
Geçmişte söz konusu olan birçok yara var sarılması gereken ama uluslararası toplum bu doğrultuda etkili olacaktır, destekleyecektir bu süreci.""Terörsüz Türkiye süreci olumlu ilerliyor"Hakan Fidan, "Terörsüz Türkiye" süreciyle ilgili şunları kaydetti: "Terörsüz Türkiye süreci Türkiye'de çok şükür olumlu bir şekilde ilerlemekte.
Gerçekten Türkiye'deki terörün nihai olarak son bulması ve bunun böyle bir süreçle taçlandırılması bizim stratejik hedeflerimizden birisi.
Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor.
Avrupa'nın, başta Almanya olmak üzere bu konuda verdiği olumlu desteği de açıkçası takdirle karşılıyoruz.Bölgede özellikle son 40 yıldır PKK eliyle başlatılan terör hareketinin tek ayağı Türkiye değil.
Bu ayağın bulunduğu Irak var, bu ayağın bulunduğu Suriye var, bu ayağın bulunduğu İran var.
Almanya'da özellikle birçok PKK mensubu var.
Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın kendi raporuna göre 14 bin civarında PKK mensubu Almanya'da bulunmakta.
Bütün bu aktörlerin aslında PKK terör örgütünün dört ülkedeki faaliyetini terörden nasıl daha farklı bir istikamete evirebiliriz, aslında özet bu.
Avrupa, Türkiye, Suriye, Irak, İran hep beraber buradaki terörü oluşturan şartların ortadan kalkması lazım.
Burada ciddi şekilde terörle mücadele edilmesi gerekiyordu."Eski sistemlerin bölgede kullanılma arayışlarının akıllıca olacağını düşünmüyorum"Türkiye'deki süreç, Suriye'de yeni ortaya çıkan son bir yıldır süreç olumlu şekilde ilerletildiği zaman terörün barışçıl yollardan bitirilmesi için fevkalade önemli bir araç olarak kullanılacaktır.
Meslektaşım da ifade etti, Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliği fevkalade önemli.
Bu konuda kendisine katılıyorum.
Suriye'de ileride bölünmeyi ortaya çıkarak bir arayış yerine aslında bütün insanların kendini eşit hissettiği, eşit olduğu kendi kültürünü, kimliğini ifade etmekten çekinmediği, buna haklarının olduğu; aynı zamanda da ülkenin ve toplumun ürettiği bütün refahın tamamına erişebilen ve ülkenin bütün gücünde ortak söz sahibi olabilen sisteme ihtiyaç var.
Daha eski sistemlerin bölgede kullanılma arayışlarının akıllıca olacağını da düşünmüyorum.
Anayasal eşit vatandaşlık temelinde, herkesin kendini o ülkenin eşit bireyi, yurttaşı hissettiği, kendi kimliğini de ifade edebildiği ve bütün haklardan, hürriyetlerden ve refahtan istifade ettiği bir Suriye'nin açıkçası daha modern, insanlığın geliştirdiği daha nitelikli en son yazılım olduğunu düşünüyoruz, siyasi yazılım.
Bu konuda adım atarlarsa kendileri için de iyi olur."