Haber Detayı
Algoritma yorgunluğu: Djital dünyanın yeni tükenmişlik sendromu
Eskiden günün yorgunluğunu anlatmak kolaydı. “Trafikte bittim”, “Toplantılar süründürdü”, “Markette sıra çok uzundu” gibi cümlelerle meseleyi özetlerdik. Bugünse yeni bir yorgunluk türü hayatımıza yerleşti: algoritma yorgunluğu. Yani, önümüze konulan sonsuz seçenek içinde kaybolup yorulmak.
Dijital platformlarda film seçmek için 20 dakika harcayıp bir türlü karar veremediğiniz oldu mu?
Ya da “Bir şarkı açayım” deyip Dijital müzik platformlarında sürekli liste değiştirip en sonunda hiçbir şey dinlemeden kapattığınız oldu mu?
İşte algoritma yorgunluğu tam da bu.
Doç.
Dr.
Mehmet Yakın algoritma yorgunluğu kavramını şöyle açıklıyor:“Teknoloji bize o kadar çok seçenek sunuyor ki, hangisini seçeceğimizi şaşırıyoruz ve bu durum bizi yoruyor.
Hani markete gidersiniz, yüzlerce marka makarna vardır, hangi birini alacağınızı bilemezsiniz ya… İşte telefon ve bilgisayarda yaşadığımız şey de bunun dijital hali.
Fazla seçenek kafamızı karıştırıyor, karar veremez hâle geliyoruz.” Doç.
Dr.
Mehmet Yakın’ın bu benzetmesi, aslında bu yeni yorgunluğun nasıl gündelik hayatımıza sızdığını çok net gösteriyor.
Bizi tanımaya çalışan değil, tanımlayan algoritmalarAlgoritmalar başlangıçta hayatı kolaylaştırmak için vardı. “Sen bunu beğenirsin”, “Bu şarkı tam sana göre”, “Bu videoyu kaçırma” gibi önerilerle yükümüzü hafifletmesi bekleniyordu.
Fakat zamanla bizi belli bir kalıba sokmaya başladılar.
Bu durumu Doç.
Dr.
Yakın şöyle yorumluyor:“Algoritmalar aslında bizi bizden daha iyi tanımaya çalışan sistemler.
Ama bazen fazla ileri gidiyorlar.
Bir kere komedi izledik diye sürekli komedi öneriyorlar.
Bu tıpkı bir kafeye gidip bir kez çay içtiğiniz için garsonun ‘Demek hep çay içersin, sana sadece çay getiriyorum’ demesine benziyor.
Oysa insan bazen çay ister, bazen kahve, bazen limonata.” Algoritma yorgunluğunun belirtileri nedir?• Bir şey seçmek için ekrana bakıp dakikalarca karar verememek• “Başka daha iyi bir şey vardır” diye sürekli seçenek değiştirmek• Sunulan önerilerin dışına çıkınca rahat edememek• Fazla seçenek yüzünden hiçbir şey yapmadan vazgeçmekBu durumu Doç.
Dr.
Mehmet Yakın’a göre; “Seçenek çok olunca beynimiz yoruluyor.
Bu tıpkı kalabalık bir pazara girip ne alacağınızı şaşırmaya benziyor.
Ne tarafa bakacağınızı bilemiyorsunuz.
Bu kafa karışıklığı dijitalde daha da güçlü yaşanıyor.” Gerçeklik ile bağın zayıflamasıDijital dünya bizi o kadar çok yönlendirmeye çalışıyor ki, bir noktada kendimize şu soruyu soruyoruz: “Gerçekten ben mi istiyorum, yoksa bana sunulduğu için mi istiyorum?”Yakın, bu konuda bir uyarıda bulunuyor:“İnternette gördüğümüz öneriler bizi fark etmeden belli bir çizgiye sokabilir.
Sanki hep aynı şeylerden hoşlanıyormuşuz gibi davranırlar.
Bu durum, insanın kendi zevklerini keşfetmesini bile engelleyebilir.” Bu yorgunluktan kurtulmak mümkün mü?Elbette mümkün.
Üstelik çok büyük değişikliklere gerek yok. 1.
Algoritmayı arada bir şaşırtınHiç dinlemediğiniz bir müzik türüne tıklayın, farklı bir film açın.
Bu, algoritmanın sizi daha dar bir kalıba hapsetmesini engeller.2.
Rastgelelik ekleyinEskiden televizyonu açınca ne çıkarsa izlerdik.
Arada bunu bilerek yapmak iyi gelir.3.
Kısa molalar verinTelefonu bir süre kenara koymak, beynin nefes almasını sağlar.4.
İnsan tavsiyelerinin gücünü unutmayınBazen en iyi öneriyi bir algoritma değil, yıllardır sizi tanıyan bir arkadaş yapar.Bu önerileri destekleyen Doç.
Dr.
Yakın, konuyu şöyle özetliyor:“Kullanıcı biraz daha kontrolü eline alırsa algoritmaların onu yönetmesi zorlaşır.
Ne kadar bilinçli seçim yaparsak, o kadar az yoruluruz.” Sonuç: biz mi yorulacağız, algoritmalar mı?Belki bir gün algoritmalar da bizi anlamaya çalışmaktan yorulup “Bu kullanıcı çok karışık, pes ediyorum!” diyecek.
O gün geldiğinde dijital dünya gerçekten dengelenmiş olabilir.
O zamana kadar yapmamız gereken belli: Teknolojinin sunduğu yol haritasını tamamen reddetmeden, kendi rotamızı da cesurca çizebilmek.
Çünkü unutmayalım: İnsan, bazen kendisine bile sürprizdir.