Haber Detayı
Kış Yaşansa da Sonu Bahardır Derler… (Öyle mi?)
1981 yılından beri kutlanan (!) “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” ile ilgili yazımı, yazı günüm olmadığı için 2 gün gecikmeli yazıyorum.
2024 Kasım-2025 Kasım arasında 248 kadın öldürülüyor, 271 şüpheli kadın ölümü görülüyor, her nedense bu kadınların çoğu yüksekten düşerek yaşamını yitiriyorsa…Bunca kadın daha yakınları tarafından öldürülmesine rağmen, had ve hududu aşmanın artık moda ve çok yaygın olduğu gerçeği dikkate alınmıyorsa…Bazen eğri oturup doğru konuşan, bazen de doğru oturup eğri konuşanlar giderek artarken, oturuşun doğrusuna değil konuşmanın doğrusuna hala bakılmıyor, yanıt bekleyen pek çok sorun havada asılı duruyorsa…Hele de çarşı pazarda yoksulluk kol gezerken evlerin mutfağında kadınlar bomboş dolaplarına dopdolu gözlerle bakarken, gençlerde umutsuzluk, okumuş kesimde işsizlik, emeklilerde çaresizlik tavan yapmışken ilgili ve yetkililerden çıt çıkmıyorsa…Kişiden kişiye, olaydan olaya değişmesine rağmen eskiden çalınan kapılar sonuna kadar açılırken, şimdilerde yüzümüze çarpılıyorsa, kapıyı çalmakla, kapıyı çırpmak arasında harf benzerliğinin dışında benzeşen yan yoksa…Şimdi sorma zamanı…Tabii ki teselli bulacak halimiz yok ama dünya çapında da kadın vahşeti artmış durumda.
Sadece 2024 yılında 50 bin kadın ya da kız çocuğu eşleri veya tanıdıkları tarafından öldürüldü.
Bu her 10 dakikada bir kadın öldürülüyor demektir.Şimdi soralım?
Neden evde, sokakta, arabada, iş yerinde bitmeyen şiddet kadın ve kız çocuklarını hedef alıyor?
BM Genel Kurulu tarafından hayatımıza giren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü neden kimsenin umurunda değil?Neden kadınlar; evde, çocuklarının gözü önünde, sığındığı baba evinde, sokakta, hastanede, restoranda, okulda, bulunduğu her yerde şiddete maruz kalıp, şiddet kurbanı oluyor.
Yıllara bakınca; 2024’te 452 kadın, 2023’t 419 kadın, 2022’de 414 kadın, 2021’de 434 kadın erkekler tarafından öldürülmüş…Kadın cinayetlerinin ülkelere göre dağılımına bakınca karşımıza şu tablo çıkıyor: Afrika’da 100 bin kadında 3, ABD’de 1.5, Asya’da 0.7, Avrupa’da 0.5. civarında kadın hayattan koparılmış.
Sanırım rekor yine bizde…Bu şu demektir; kadınlar hiçbir yerde güvende değil!
Çoğu ya korktuğu için, ya da utandığı için yardım talep etmiyor.
Yetmezmiş gibi teknolojik gelişim, baskı, tehdit, kontrol, taciz ve zarar verme, sosyal medyada paylaşma gibi yollarla buna dijital şiddet de ilave edilmiş.
Dolayısıyla taban bulan ve ilgi gören dijital şiddet hızla yayılmaya başlamış, psikolojik, fiziksel, tehdit içerikli baskılarla yaşamını sürdürmeye çalışan kadınlar da ölümcül darbeyi alıncaya kadar bunlarla baş etmek için çabalayıp durmuş…Şiddetle mücadele demişken tavsiye ve telkinlere bakalım…Akıllı ve akılcı projelerin kadınların hayatını değiştirdiğini unutmadan, kapıları bazen araladığını, bazen sonuna kadar açtığını hep hatırlayarak, sessiz yaşamlara ses olduğunu, emekleri görünür kıldığını, kadınlara özgüven ve gelir kazandırdığını hep fonda tutarak gerçeklere kulak verelim…Gözlerinde geçmişin hüznü olan kadınlar, kazancıyla, çabasıyla bir yere gelmeye başlayınca, ekonomik özgürlüklerini elde edince, evde söz sahibi olmaya başlayınca artık umutla gülümsemeye, gözlerinin içi gülmeye, sesinden ve gözünden ışıklar saçmaya başlarlar.
Yetinmez elleri ürettikçe, bakışları daha farklı parlayınca da söze hemen; “Halı dokuyarak geleceğe dokundum”, “Para kazanıp evin ihtiyaçlarını alıyor ve daha dik geziyorum”, “Bir gün yüzü görmediğim evimde elim para görünce kıymetim arttı!” diye başlarlar…Böylece umut dolu hikayelerin ve o hikayelerin kahramanlarının sayısı artar.
Oluşturulan iklim rahatladıkça bilinen ve bulunan çareler paylaşılır, dayanışma zinciri büyür, oran çoğalır, halka genişler…Özetle: Yazıyı yazarken düşündüm, taşındım, başımı kaşıdım, sonra da söyleyecek ve yazacak çok şey var ama yorumu okura bırakıp yazıyı noktaladım.Bitirme notu: “Bir sesi, bir sıkıntıyı çözmek için kadınlara, duyurmak için erkeklere iletin!” diye buyurmuş bir bilge.Katkı notu: Şöyle bir katkı sunalım.
Sn.
Bilge!
Unutmayın, kadınlar hem çözer, hem duyarlılıkla duyurur, hem de paylaşarak çözüm yolları arar...