Haber Detayı

Perinçek: ‘Muhatap’ kabul etmek PKK ile sözleşme yapmak anlamına gelir
Gündem aydinlik.com.tr
26/11/2025 21:53 (4 hafta önce)

Perinçek: ‘Muhatap’ kabul etmek PKK ile sözleşme yapmak anlamına gelir

‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaptığı planı sözleşmeye çevirmek, PKK'yı yerel otorite yapmanın önünü açar’

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr.

Doğu Perinçek, feshedilen PKK’nın devletle ve toplumla bütünleşmesi sürecinde Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasına tepki gösterdi.

Perinçek, “Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması, sürece bomba atmaktır.

Çünkü muhatap aldığınız zaman bir sözleşme yapmış oluyorsunuz.” ifadelerini kullandı.

Önceki akşam Ulusal Kanal’da Çıkış Yolu programında konuşan Doğu Perinçek, gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Nadir Temeloğlu ve Ulusal Kanal Ege Bölge Temsilcisi Muhammed Çopur’un sorularını yanıtlayan Perinçek, şu açıklamaları yaptı: “Öcalan’ın 25-27 Şubat deklarasyonunu yayınladığı zaman biz hangi tespiti yaptık? ‘Bu, Türk Devleti’nin yürüttüğü bir plandır.’ Bu bir sözleşme değildir.

Yani Türk Devleti karşısına bir muhatap almış, onunla masaya oturmuş, bir sözleşme yapmış değil.

Türk Devleti, ‘Terörsüz Türkiye’ adıyla, Bütünleşen Türkiye hedefiyle bir plan uyguluyor.

Bu devletin bir kararı ve Abdullah Öcalan da bu plana katılıyor.

Katılması çok kıymetli. ‘İŞ FEDERE DEVLETE GİDER’ “Ama muhatap alma sözü çok büyük yanlış.

Bu süreci anlamayan ve süreci dinamitleyen bir kavram ‘muhatap’.

Çünkü muhatapta iki taraf var, bir sözleşme var.

Bir devlet uygulaması yok.

Yani birbirine eşit iki güç oturuyor, bir plan yapıyor.

Bu yanlış.

Bunu böyle koyduğunuz zaman süreç zehirlenir ve biter, yürüme şansı da olmaz.

Gerçeğe de aykırıdır. “Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getiren Türk Devleti, İmralı’dan da Ankara’ya getirir, Ankara’nın istediği yerinde dinler, fikirlerini alır, ondan sonra onu tekrar sağlıklı ve güvenli bir şekilde İmralı’daki mekanına götürür.

Mekanını da isterse değiştirir.

İsterse Ankara’da bir cezaevinde hükmünün infazını da sürdürebilir.

O ayrı mesele.

Ama muhatap kelimesi bu süreci dinamitlemektedir ve bu süreci zehirlemektedir.

Muhatap dediğiniz zaman bu iş federe devlete, Türkiye topraklarında iki devlet, iki otoriteye gider.

Çünkü muhatap alıyorsunuz.

Muhatap aldığınız zaman onu ayrı otorite olarak kabul ediyorsunuz.” PKK’da ‘muhatap’ sevinci ‘Muhatap’ gafleti Feshedilen PKK güdümündeki Yeni Yaşam gazetesi ve DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan’ın ‘resmen muhatap’ kabul edildiği ‘müjdesini’ verdi TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan üç kişilik heyetin İmralı’da Abdullah Öcalan’ı ziyaretiyle ilgili önceki gün Gaziantep’te açıklama yapan DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan şunları söyledi: “Başkan artık resmi olarak da bu sürecin muhatabı oldu.

Ailelerimiz, arkadaşlarımız büyük bedeller ödediler.

Artık bizler yeni bir sürece giriyoruz.” Yeni Yaşam gazetesi de haberi birinci sayfasından, “Öcalan artık resmi muhatap” başlığıyla verdi.

Gazetenin haberinde “Komisyon Meclis ve Türkiye halkları adına Önder Apo’yu muhatap almıştır.

Meclis adına resmi olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşen heyet muhataplık sorununa son noktayı koydu.” denildi. ‘Heyet son noktayı koydu’ TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan üç kişilik heyetin İmralı’da Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesinin ardından Yeni Yaşam gazetesi, “Meclis komisyonu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı muhatap olarak tanıdı:” dedi; “Eşik Aşıldı Yasa Zamanı” diye manşet attı.

Haber iç sayfada da, “Meclis adına resmi olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşen heyet, muhataplık sorununa son noktayı koydu.” ifadeleriyle sunuldu. ‘Resmi muhatap’ DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan da önceki gün Gaziantep’te partisinin düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, “Başkan artık resmi olarak da bu sürecin muhatabı oldu.

Ailelerimiz, arkadaşlarımız büyük bedeller ödediler.

Artık yeni bir sürece giriyoruz.” dedi.

Yeni Yaşam, bu konuşmayı da birinci sayfasından, “Öcalan artık resmi muhatap” başlığıyla verdi.

Gazetenin manşetinden paylaşılan yazıda da, “Komisyon, Meclis ve Türkiye halkları adına Önder Apo’yu muhatap almıştır.” denildi.

KILIÇDAROĞLU ÇÖZÜMÜ MİLLİ DEVLETLE GÖSTERDİ Vatan Partisi Lideri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 21 Kasım Cumartesi günü yayınladığı videolu açıklamayı da değerlendirdi.

Perinçek, Kılıçdaroğlu’nun ‘CHP’de arınma yapılsın’ çağrısı ve ‘Türkiye’ye yönelik ABD ve İsrail tehdidi’ tespitleriyle ilgili şunları kaydetti: “Açıklamaya baktığınız zaman, olgun bir devlet adamının bildirgesini görüyoruz.

Bu aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin devrimci köklerini tekrar ayağa kaldıran bir bildirge.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ifadesine göre bildirgenin iki maddesi var.

Birincisi, yolsuzluğa karşı çok kesin, kararlı bir tavır alıyor ve yolsuzluğu yapanlara meydan okuyor.

Bu Türkiye için çok güzel bir gelişme.

Ama esas ikinci madde çok önemli. ‘Milli devletle önümüzdeki bütün sorunları çözeceğiz’ diyor ve o milli devletin stratejisini koyuyor ortaya.

Türkiye’nin önündeki sorunlarında  Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’i başa almış. “Milli devletin bir hesaplaşma sürecinde olduğunu, Ortadoğu’da karşımıza Amerika ve İsrail’in dikildiğini, Türkiye’yi tehdit ettiğini, sorunlarımızı da milli devletle çözeceğimizi gören, devlet düşmanlığına karşı son derece kararlı bir tutum ilan etmiş oluyor.

Bu aynı zamanda CHP içindeki sorunları da çözecek bir tavır. “Bu açıklama Türkiye’nin bir devrim dönemine girdiğini gösteriyor.

Sayın Devlet Bahçeli Türkiye-Rusya-Çin ittifakı önerdi, İran’ı da daha sonra ekledi.

Türkiye-Rusya-Çin-İran ittifakı Türkiye’nin sorunlarını çözer.” UÇUM STRATEJİK TESPİT YAPIYOR Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un ‘ayrılıkçı eğilimlerin kökten yok edilerek Kürtlerin tamamının devletle eksiksiz bütünleşmesini’ konu alan son pazar yazısını değerlendiren Perinçek, şunları ifade etti: “Ben Sayın Mehmet Uçum’un ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini, ‘Bütünleşen Türkiye’ stratejisi içerisinde bir taktik hedef olarak değerlendiren sağlam tutum aldığını görüyorum.

Zaten Abdullah Öcalan da 25-27 Şubat 2025 tarihli deklarasyondaki tavrında ‘Devletle ve toplumla bütünleşme amacıyla silah bırakacağız ve bu amaçla PKK örgütüne son vereceğiz.’ diyordu.

Yani stratejik hedef koyuyordu.

Devletle ve toplumla bütünleşme.

Vatan Partisi bunu en başından ortaya koydu ve bir af kanunu hazırladı.

PKK lider ve mensuplarının devletle ve milletle bütünleşme amacıyla silah bırakmaları ve örgütlerini feshetmeleri sonucunda haklarındaki soruşturmalara son verilmesi ve cezalarında infazının durdurulması şeklinde bir af kanunu hazırlamıştık.

Sayın Mehmet Uçum o analizde bunu ifade ediyor.

Dolayısıyla ‘Terörsüz Türkiye’ önümüzde bir stratejik hedef değildi.

Taktik bir hedefti.

Silahları bıraktı ama ama kafalardaki silahlar bırakılıyor mu?

Bu insanlar Türk toplumuyla, Türk milletiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yle nasıl bütünleşecekler?

Nasıl kaynaşacağız, birleşeceğiz, el ele vereceğiz, bir olacağız?

Eğer biz devlette ve millette bütünleşirsek yeni terör girişimleri de temelinden yok olmuş olacak.

O bakımdan stratejik amaç nedir?

Devlette ve millette bütünleşmek. “Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devleti.

Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.

Atatürk de bunu o zamanki Yurttaşlık Bilgisi, Medeni Bilgiler kitaplarına koymuştu. ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türkiye halkına Türk Milleti denir.’ diye bir tanım yapmıştı.

Orada ne var?

Türkiye Cumhuriyeti devrimle kuruldu.

Devrim yapan Türkiye halkına Türk Milleti denir.

Türkiye halkı Ağrı’dan, Van’dan, Hakkari’den Muğla’ya, İzmir’e, Kırklareli, Tekirdağ, Trabzon, Rize, Sakarya’sına, Yozgat’ıyla, Nevşehir’iyle, Sivas’ıyla bütün Türkiye halkı Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle bir devrim yaptı.

Atatürk’ün önderliğinde bir devrim yaptı ve kaynaşıyor.

Ama bu devrim yalnız Atatürk’ün önderliğindeki devrim değil.

Türk Devrimi’nin Atatürk’ten önce Namık Kemaller, Talat Paşalar, Enver Paşalardan gelen kökleri de var.

O Türk Devrimi bizi ne yapıyor?

Bütünleştiriyor.

Dolayısıyla Türk Devrimi’nin tamamlanması sürecine girdik.

Sayın Mehmet Uçum da bütünleşme vurguları yapıyor. ‘Terörsüz Türkiye’ taktiğinin ötesine geçen stratejik çözümü bu analizde ortaya koyuyor.

Bu da aynı zamanda Atlantik sisteminin dışındaki çözüm.

Türk ve Kürt’ün kaynaşması, birleşmesi, bütünleşmesi, Türk devletinde ve Türk milletinde bütünleşmesi nedir?

Türkiye’nin Atlantik sisteminin dışına çıkması, bir devrim yapması.

Atlantik sistemi bizi bölmeye çalışıyor.

Türk ve Kürt’ü bölmeye çalışıyor.

Alevi ve Sünni’yi bölmeye çalışıyor.

Bütünleşme de Atlantik sisteminin planını, Amerika ve İsrail’in planlarını bozuyor.

Burada aynı zamanda Kılıçdaroğlu, Mehmet Uçum, AK Parti, Sayın Devlet Bahçeli Türkiye-Rusya-Çin-İran ittifakı önerisiyle ve Vatan Partisi’nin bir stratejide yani Türk Devrimi’ni tamamlama, Türk Devleti’nde bütünleşme, Türk Milleti’nde bütünleşme, üretim devrimi, refaha ulaşma, zenginleşme, kültürel olarak bağımsız, başı dik yaşama yolunda aynı mevzide buluşmaya başladığını görüyoruz.” ‘BAE İLE TÜRKİYE ARASINI BOZUYORLAR’ Perinçek, önceki gün askeri ve siyasi casusluktan gözaltına alınan üç şahısla ilgili de konuştu. “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı önce ‘Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratı ile irtibatlı kişiler’ dedi.

Sonra da yeni açıklama yayınladı ve ‘Şahısların Birleşik Arap Emirlikleri ile irtibatı yok’ dedi.

Ama şurada kesin olan bir nokta var ki casuslar savunma sanayi kuruluşlarında önemli pozisyonda görev yapıyorlar ve yabancı devletlerle irtibatlılar.

Bunu nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Ben ilk duyduğumda Birleşik Arap Emirlikleri casusu olduklarına ihtimal vermedim.

Olsa olsa bir MOSSAD casusudur, Amerikan casusudur.

Fakat kendisine Birleşik Arap Emirlikleri casusu süsü verir.

İki saat içinde bunun doğrulandığını görüyoruz.

Birleşik Arap Emirlikleri bizim kardeşimiz.

Araplar ve Türkiye ile aynı cephede.

Niye birileri Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye’nin arasını bozmaya çalışıyor, casuslar yakalanıyor?

Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye’nin savunma sanayisindeki müşterileri.

Uçağımızı satıyoruz, tankımızı satıyoruz, anlaşmalar vs. yapıyoruz.” Bostanlı esnafının başarılı mücadelesi Ulusal Kanal Ege Bölge Temsilcisi Muhammed Çopur, programda İzmir pazar esnafının, Bostanlı Pazar Yeri’ni rantçılardan kurtarmak için verdiği ve başarıya ulaşan mücadelesini şöyle anlattı: “Karşıyaka Belediyesi, Cumhuriyet Halk Parti Belediyesi’nde yaklaşık bir aydır süren bir mücadelemizde başarı elde ettik.

İzmir’de ve aslında Türkiye’deki belediyeler yönetilemiyor.

Ekonomik sıkıntılar var.

Bostanlı ve Karşıyaka, İzmir’in incisidir.

İzmir Ege’mizin incisidir. “Bostanlı pazar esnafımız, her çarşamba bine yakın tezgah açıyor.

Belediye ekonomik sıkıntısını çözmek için Bostanlı Pazar Yeri’ni devretmek istedi.

Burası kanun gereği Karşıyaka Belediyesi’ne ücretsiz olarak tahsis edilmiş bir yer.

Belediye pazarcıya diyor ki ‘Ücretsiz kullanabilirsin ama gelir elde edeceksen bana ecrimisil ödemen gerekiyor.’ Burası Milli Emlak’a ait bir yer.

Esnaf da ‘Devlete ecrimisil ödemeyelim.

Biz devletimizin malını korumuş olduk.’ dedi. “Karşıyaka Belediyesi de kendi şirketi olan Kent AŞ’ye verdi.

Kent AŞ orayı işletmedi.

Pazarcılara da vermedi.

O da başka bir şirkete devretti.

Oradan 516 milyon + KDV almayı planladı.

Peki bitti mi?

Bitmiyor.

O şirket de başka bir şirkete devrediyor.

O da 1 milyar + KDV elde ediyor. “Vatan Partisi İzmir İl Başkanı Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa Başkanımız ve İzmir’deki ekibimizle olayın takipçisi olduk ve kamu yararına uyardık.

Düşünün ki bir çark kuruluyor, Komisyoncu gibi yüzde 18’i belediyeye veriliyor.

Normalde bir insan iş getirdiğinde, ticarette de böyledir, o komisyonu alır.

Maalesef öyle bir anlayışla karşı karşıyayız ki devleti komisyoncu çıkarıyor.

Bakın devletin pazar yerini kullanıyorlar ve diyorlar ki bir de yüzde 18. “Olay şöyle sonuçlandı: 25 gün boyunca bine yakın pazarcı esnafı sahadaydı.

İzmir Pazarcılar Derneği Başkanı Sayın Faysal Acar bu işe öncülük etti. 500-600 pazarcı nöbet yerinden hiç ayrılmadı.

Kaçak Pazar kurulmaması için günlerce nöbet tuttular.

Sonuçta kaçak pazarın hukuksuz olduğu ortaya çıktı.

Devletimiz kazandı, bölgenin esnafı kazandı.

Buradan kendilerine teşekkür ediyoruz.

Ben İzmir’deki pazarcıların hepsinin selamını getirdim sizlere.”

İlgili Sitenin Haberleri