Haber Detayı
Sessiz çığlık: Türkiye’nin NEET gerçeği
Türkiye’nin sokaklarında sessiz bir hareket var. Bir nevi görünmeyen bir yürüyüş... Gençler, ağır adımlarla evlerinin salonlarında turluyor.
Kiminin elinde telefon, kiminin yüzünde boş bir ifade.Ne okuldalar, ne işteler...
Ne de hayallerinin peşinden gidiyorlar.Sanki ülke bir jenerasyonu “bekleme odasına” almış gibi.Son yıllarda bu gençlere bir isim kondu: NEET gençler — ne eğitimde, ne istihdamda olanlar.
Ben daha çok “kayıp potansiyel” diyorum.
Çünkü mesele sadece işsizlik değil.
Sadece eğitim değil.
Bir ülkenin geleceğini taşıyan omurganın yavaşça inceldiğini gösteren bir işaret bu.Rakamlar buz gibi; duygu tarafı çok daha sıcak, hatta yakıcı.
Yukarıda gördüğünüz tablo 15-29 yaş arası OECD ülkelerindeki ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının gösteriyor.
Türkiye ne yazıkki OECD oranının ortalamasının üstündeki rakamla dikkati çekiyor.* TÜİK’in son verilerine göre ise gençlerin yüzde 22.9’u ne okula gidiyor ne bir işte çalışıyor.
Neredeyse bir büyükşehir dolusu genç evde; sessiz, üretmeden, umutsuz bekliyor.
Ve bu gençlerin çoğu kadın.
Genç kadınların neredeyse yarısı, güneydoğuda yüzde 40’ı, yani her iki genç kadından biri NEET.* Dünya ne durumda derseniz...
Küresel ortalama yüzde 20 civarında.
Ancak Hollanda’da yüzde 4.5.
Norveç’te 5.TÜRKİYE’DE SAHA ARAŞTIRMASI NE SÖYLÜYOR?Gelelim OPTİMAR’ın Eylül 2025’te yaptığı Türkiye’nin Nabzı araştırmasına.
Elde edilen veriler şöyle:* Katılımcılar, gençlerin en büyük problemini ezici bir oranla ‘iş bulamama/işsizlik’ olarak tespit etti.* Kamuoyunun yüzde 81’i bu durumu önemli veya çok önemli bir sorun olarak tanımlıyor.
Daha çarpıcı olan, katılımcıların yüzde 60’ının ‘çok önemli’ kategorisini seçmesi.* Beş farklı neden iki boyutta kümeleniyor.
İlk faktör iş imkanı yetersizliği, eğitim sisteminin uyumsuzluğu ve düşük ücretler gibi yapısal nedenleri içeriyor.
İkinci faktör ise motivasyon ve beceri eksikliği gibi bireysel nedenleri bir araya getiriyor.* Araştırmanın en önemli sorusu, sorumluluğun nerede arandığı.
Katılımcıların yüzde 39’u sorumluluğu doğrudan sistemsel sorunlara yüklüyor.
Yüzde 31’i hem sistemi hem gençleri sorumlu tutuyor.
Gençlerin kendi tercihlerini birincil sorumlu görenler ise yalnızca yüzde 22’de kalıyor.* Peki Türkiye’nin siyasal kutuplaşması, NEET algısına nasıl yansıyor?
Muhalefet seçmenleri NEET’i daha önemli bir sorun olarak görme eğiliminde.
Muhalefet seçmenleri, yapısal faktörlere daha fazla vurgu yapıyor.
İktidar seçmenleri ise bireysel faktörlere daha fazla ağırlık veriyor.POLİTİKA ÇIKARIMLARI NELER?* Toplum makro düzeyde istihdam yaratma, adil ücret politikaları ve eğitim-istihdam uyumunu sağlayacak reformlar bekliyor.* Eğitim sisteminin iş hayatına hazırlamaması, kamuoyunun yüzde 68’i tarafından etkili bir faktör olarak görülüyor.
Bu, müfredat reformu ve sektör-üniversite işbirliğinin aciliyetine işaret ediyor.* Düşük ücretlerin benzer oranda etkili bulunması, asgari ücret politikalarının ve çalışma koşullarının sorgulanması gerekliliğini ortaya koyuyor.
KISA BİR TOPARLAMA Sahadaki analizin verilerini okudunuz.
Şimdi gelelim hem gazeteci hem de bir anne olarak yaptığım görüşmelerden elde ettiğim sonuçlara:* Eğitim ile iş dünyası arasında derin bir uçurum var.
Gençler yıllarca sınava hazırlanıyor ama mezun olduklarında ortada meslek yok, beceri yok, yönlendirme yok. “Tamam, mezun oldun, şimdi ne yapacaksın?” sorusunun yanıtı yok.* Rakamların ötesinde bir umutsuzluk var.
İş aramaktan vazgeçenler, yılgınlar, “zaten işe almıyorlar” diyenler, yani sessiz sedasız sistem dışına çıkanlar.* Sorunun en acı tarafı genç kızlar ve kadınlarda saklı.
Genç kadınların neredeyse yarısı ne eğitimde ne işte.
Kimi erken evlendiriliyor, kimi bakım yükü altında eziliyor, kimi ailesi izin vermediği için okuyamıyor.* Bölgesel farklılıklar dikkat çekiyor.
Bazı bölgelerde fırsata erişebilmek daha kolay, bazıları hayatlarına yön verecek bir kapı bulamıyorlar.* Avrupa yıllar önce “Gençlik Garantisi” programlarını devreye soktu: Bir gencin mezun olduktan sonra boşta kalmasına izin vermeyen bir sistem.
Türkiye’de ise bu konuda parçalı, dönemsel programlar dışında bütüncül ve kalıcı bir model olmadı.
PEKİ BU GENÇLER NE YAŞIYOR?
Dışarıdan bakınca “evde oturan genç” gibi görünebilir ama tablo bundan çok daha karmaşık:* Özgüven kaybı* Gelecek korkusu* Yalnızlık ve izolasyon* Aile içi baskı* Psikolojik çöküş.Birleşmiş Milletler’in araştırmasına göre NEET gençlerin yarısında depresyon ve kaygı belirtileri görülüyor.
İngiltere’de yapılan bir çalışmada gençlerin yüzde 52’si “geleceğe dair hiçbir umudum yok” diyor.
YUSUF TEKİN: MESLEKİ EĞİTİMİ GÜÇLENDİRDİKÇE SORUNU AŞMAK DAHA KOLAY OLACAK Konuyu Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile de konuştuk.
Tekin bu konuda ilgili bakanlıklarla ve paydaşlarla çalışma yürütüldüğünü açıkladı:“* Bu problem, tüm dünyada en önemli risk faktörleri arasında yer alıyor.
Tüm dünya NEET oranlarını düşürmeye çalışıyor.* Bu sorunu çözmek için ortaöğretimden yükseköğretime eğitim öğretim süreçleriyle istihdam arasındaki bağı daha da artırmamız, gençlerin kariyer planlarını gerçekçi bir gelecek projeksiyonuyla yapmasına imkan sağlamamız gerekiyor.* Mesleki eğitimi güçlendirdiğiniz noktada bu sorunu aşmak daha kolay olacaktır.
Örneğin, 2025-2026 eğitim öğretim yılında, her 100 öğrencinin 42’si mesleki eğitimi tercih etti.
Burada bu yıl bir artış var ancak ortalamaya bakarsak, her yıl 100 öğrencinin 39’u meslek lisesine gidiyor.
Bu oranı ne kadar artırırsak NEET oranlarını da o kadar düşürürüz.
SONUÇ...
Bu sorunu çözmek tek bir bakanlığın, tek bir kurumun görevi olamaz.
Eğitim, çalışma, aile, yerel yönetimler, özel sektör… Hepsi aynı masada olmak zorunda.
Burada sizlerle kendi düşüncelerimi paylaşmak isterim;* Meslek liseleri güçlendirilmeli.* Gençlerin yeteneğine göre yönlendirilmesi sağlanmalı.* Kadınlara özel destek programları yani kreş desteği, esnek çalışma, hatta burs imkanları artırılmalı.* İşsizliğin yoğun olduğu bölgelerde cazibe merkezleri, yeni sektörler ve teknoloji yatırımları yapılmalı.* Dünyada bazı ülkelerde uygulanan sistem uygulamaya sokulabilir, yani her gence mezun olduktan sonra 6 ay içinde eğitim–staj–iş imkânı garanti edilmeli.* Gençlerin yalnız bırakılmadığını hissetmesi gerekiyor.
Sadece iş değil, aidiyet duygusunu da kaybediyorlar.
Bu nedenle psikolojik destek mekanizmaları oluşturulmalı.Unutmayalım, gençliğini hayata katamayan hiçbir ülke geleceğini kuramaz.
Türkiye, gençlerini yitirme lüksüne sahip değil.
Bugün adım atmazsak, yarın çok geç olabilir.