Haber Detayı
Altında yerli ve milli izabe tesisi şart oldu: 200 milyon Dolarlık yatırım için ‘babayiğit’ lazım
Türkiye’de ve yakın coğrafyada altın madeni işletmelerinin sayısının arttığına dikkat çeken Tüprag CEO’su Mehmet Yılmaz, bir izabe tesisi kurulması için gerekli kapasitenin oluştuğunu söyledi. Yılmaz, 200 milyon dolarlık bir yatırım için babayiğit modelinin uygulanabileceğini ifade etti.
Altın fiyatlarının rekor kırması ve son yıllarda artan altın ithalatının cari dengeye olumsuz etki yapması yerli kaynakların önemini daha da artırdı.
Türkiye’de halihazırda 18 altın madeni işletmesi bulunuyor.
Yeni maden işletmelerinin açılması söz konusu.
Bununla birlikte Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya gibi Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinde de yeni işletmelerin devreye alınması bekleniyor.
Tüprag CEO’su Mehmet Yılmaz, bu potansiyeli dikkate alarak Türkiye’nin Trakya Bölgesi’nde bir izabe tesisi kurulmasını önerdi.
İster dore (yapısında altın ve gümüş gibi kıymetli madenleri barındıran yarı saflıktaki yekpare kayaç) olsun, ister konsantre (yüksek bir altın ve diğer mineraller içeriğine sahip bir toz veya çamur), hem Türkiye’nin hem de yakın coğrafyadaki altın işletmelerinin potansiyeli dikkate alındığında mutlaka ülke içinde bir izabe (indirgeme ile cevher ayrılma işlemi) tesisi kurulmasının elzem olduğunu dile getiren Yılmaz, “Üreticiler açısından bu altını alıp yurt dışına göndermek maliyetli.
Çin zaten dünyada ne varsa alıyor.
Türkiye’deki altınların izabesi Çin’de ve Avrupa’daki tesislerde yapılıyor.
O kadar kıymetli ki açık artırma ile gidiyor.
Kime giderse gitsin devlete belli bir hak ödenmek zorunda” şeklinde konuştu.Komşu da altında büyüyecek “İzabe tesisi kurmanın zamanı geldi” ifadesini kullanan Yılmaz, “Değerli metallerde sırada bekleyen 30-40 proje var.
Altında Yunanistan var.
Finlandiya, İsveç, Romanya, Bulgaristan var.
İzabe tesisi kurulması maliyet açısından avantaj sağlar.
Çevre ülkelerdeki konsantreleri çekebiliriz.
Fransa’da bir altın madeni vardı o bitiyor.
Bugün Almanlar’da olsa kökünü getirirlerdi.
Onlarda gümüş var ama altın yok.
İzabe tesislerinin işlediği konsantrelerin yapıları çok önemli.
Samsun’da olur mu diye baktık tesis uygun değildi.
Baştan altın izabesi kurulması lazım.
Kapasite açısından ve kalite açısından şart.
Bir maden kadar maliyeti var; 150-200 milyon doları bulur.
Gümülcine sınırına yakın bir yere koyup Doğu Avrupa’dan ürün çekebiliriz.
Bakanlıkta dile getirdik.
Birkaç babayiğit buluşup yapılabilir bu iş.
Yunanistan’da da altın işletmeleri artacak.
Romanya yolda geliyor” bilgilerini paylaştı.“Devlet hakkı bu yıl yüzde 18’i bulacak” Altın yatakları potansiyeli bakımından Türkiye’nin bölgede bir numara olduğunu kaydeden Mehmet Yılmaz, “Merkez bankaları altın topluyor.
Goldman Sachs ons için 4 bin 900 dolar tahmini yapıyor.
Çok büyük avantajımız; yer altı potansiyelimiz.
Altın 300 dolarken yer altındaki potansiyel 6 bin 500 tondu.
Bugün 10 bin tonun çok üzerinde cevher olduğunu tahmin ediyoruz. 5 bin ton diye baksak 500-600 milyar dolar” diye konuştu.
Sorumuz üzerine altının ons başına maliyetinin 2 bin 200-2 bin 400 dolar civarında olduğunu kaydeden Yılmaz, fiyatların artması sayesinde bu yıl madencilik sektörünün devlete ödeyeceği payın yüzde 18’e çıkmasını beklediklerini dile getirdi.
Buna göre maden işletmeleri, diğer vergiler ve ödemeler hariç sadece devletin yer altındaki cevherlerin mülkiyetine sahip olmasından kaynaklı olarak yüzde 18’lik bir oranı kamuya ödeyecek.“Kaldırımı kazsan nadir element çıkar” Türkiye’nin her yıl 60 milyar dolar maden açığı verdiğini anlatan Tüprag CEO’su Mehmet Yılmaz, nadir toprak elementlerinin önemine işaret etti.
Türkiye’nin yer altı potansiyelinin yalnızca altınla sınırlı olmadığını belirten Yılmaz, kritik minerallerin geleceği şekillendireceğine dikkat çekti.
Yılmaz, “Türkiye, 3,5 trilyon dolarlık yer altı servet potansiyeliyle büyük bir güce sahip” dedi.
Yılmaz, “Nadir toprak elementinde Çin dışında hakim olan ülke yok.
Şuradaki kaldırımı da kazsanız nadir toprak elementi çıkar ama bu cevher olduğu anlamına gelmez.
Yoğun olarak bulunması lazım” diye konuştu.
İzmir Efemçukuru’ndaki Tüprag’ın altın işletmesi yer altı madenciliği anlamında örnek işletmelerden.
Buradaki cevher, damarlar şeklinde olduğundan siyanür kullanılmıyor.Türkiye’de iki altın madeni işletiyorTürkiye’de metalik maden arama ve işletmeciliği faaliyetleri yürütmek amacıyla 1986 yılında kurulan Tüprag, Kanadalı Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye’deki yüzde 100 iştiraki olarak faaliyet gösteriyor.
Tüprag’ın Türkiye’de iki adet maden işletmesi var. 2006 yılında üretime başlayan Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni, Avrupa’nın en büyük altın yataklarından biri ve yılda 12,5 tonluk altın üretim kapasitesine sahip.
Türkiye’de yer altında madencilik yer üstünde ise tarımsal faaliyetin yapıldığı işletmelerden olan Tüprag’ın İzmir Efemçukuru Altın Madeni İşletmesi’nin davetlisi olarak madencilik faaliyetlerini yerinde gözlemledik.
İşletme, her yıl 600 bin ton cevher işleyerek ortalama 3 ton altın üretiyor.
Şirket bugüne kadar Türkiye’ye 2,1 milyar dolar yatırım yaptı.Bu tarz modelleri yaygınlaştırmamız gerek“Üzüm buranın her şeyi.
Başladığımızda şaraplık üzüm üreten çok azdı” diyen Tüprag CEO’su Yılmaz, Efemçukuru’nda yaptıkları tarımsal faaliyetlere ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Teraslama yağmur suyunu bitkiye faydalı hale getirmenin en iyi yolu. 1997’de buranın planlamasını yaparken köy meydanında 200 kişi ile yazılı olmayan bir şekilde el sıkışık, forum yaptık.
Tarımsal faaliyet hiçbir şekilde azalmayacak, artacak sözü verdik. ‘Siyanür kullanmayacaksınız’ dendi.
Kullanılmıyor.
Üretim süreci de buna imkan tanıdı.
Tarımsal faaliyeti korumak ve geliştirmek için Tüprag Tarımı kurduk.
Bu tarz madencilik modellerini yaygınlaştırmamız gerekiyor.
Köylüye tek bir ürüne bağlı kalmadan çiftçilik yapılmasını öğretmek istedik.
Üzüm, badem ve ceviz dışında muşmulalar var, lavantalar var, bal arılarımız var.”