Haber Detayı

Bu film için 1 değil, 2 değil 3-4-5 kez sinemaya gidenler oldu!
Yazarlar hurriyet.com.tr
23/11/2025 08:26 (4 hafta önce)

Bu film için 1 değil, 2 değil 3-4-5 kez sinemaya gidenler oldu!

Michael B. Jordan-Ryan Coogler ikilisinin birlikte imza attığı “Sinners” (Günahkârlar) yılın en iyi filmlerinden biri olarak gösteriliyor. İkiliyle filmin başarısını ve arkasındaki yaratıcı motivasyonu konuştuk.

◊ “Günahkârlar”a yönelik harika tepkileri gördükten sonra, sinema izleyicisi hakkında neler düşündünüz?- Michael B.

Jordan: Bence dünya artık daha fazla özgün içerik için hazır, bu da harika bir şey.

İnsanların sinemaya gidip özgün filmleri ve yeni fikirleri desteklemesi, bizim için büyük bir kazanımdı ve özellikle sektör için moral vericiydi.İnsanların bu filmi bir kez değil, iki kez değil; üç, dört, beş kez izlemek için tekrar tekrar sinemaya gitmesi, doğru bir şey yaptığımızın açık bir işaretiydi.

Umarım bu, diğer yönetmenler ve yaratıcılar için de cesaret ve ilham verici olur.

Pek çok kişinin reddedeceği ya da “İyi fikir değil” diyeceği şeylere cesurca atılmak konusunda umarım ilham oluruz.

İçgüdünüze güvenin, kalbinizin söylediğini yapın, insanlar gelecektir.◊ Artık yönetmen kimliğiniz de var, keza yapımcısınız.

Bu durum “Günahkârlar”a yaklaşma biçiminizi değiştirdi mi?- Michael B.

Jordan: Pek sayılmaz.

Bence Ryan’ın bu filmde benden istediği en önemli şey, yönetmen şapkamı bir kenara bırakmam ve sadece karakterlere odaklanıp oyunculuk yapmamdı.

Bu defa elimde iki rol; Smoke, Stack ve Vampir Stack gibi fazladan sorumluluklar olacağını biliyordu ve bu alanı benim için boşaltmak istedi.

Multitasking (birden çok görevi aynı anda yapmak) yaptığımı iyi bilir ama bu kez sadece performansa odaklanmamı istedi.

Ben de aynen öyle yaptım.EĞER İNANIYORSAN PEŞİNE DÜŞMELİSİN◊ Çift rol oynadınız.

Bu iki karakteri yan yana canlandırmak, size kendinizle ilgili neler öğretti?- Michael B.

Jordan: Bu bayağı derin ve felsefi bir soru.

Bana ne öğretti...

Sanırım iç düşüncelerimizin karmaşıklığını.

İç sesimiz var, vicdanımız var.

Bazen zihnimize giren o rahatsız edici, müdahaleci düşünceler var. “Smoke bu durumda ne yapardı, Stack ne yapardı?” diye ikisinin arasında gidip gelmek ilginçti.

Çünkü neredeyse her zaman yan yanalar.Ayrıca ikizlerde genelde biri bir konuda gerçekten iyidir, diğeri değildir, hep birbirleriyle birlikte oldukları için bağımlılık oluşur.

Benim için bir işi yapmanın her zaman iki yolu olduğunu öğrenmek gibiydi.

Bir işi başarmanın tek bir yolu yoktur.

Smoke ve Stack’te bunu görüyorsunuz: Strateji, fikir ve yaklaşım konusunda farklılıkları var.

İşte bu, oynaması ilginç bir şeydi.◊ “Günahkârlar” korku ve ölümsüzlük üzerine derinlere iniyor.

Bu hikâyeyi yaşadıktan sonra ölümle ilgili kendi bakış açınızda bir değişiklik oldu mu?- Michael B.

Jordan: Hayır, sanmıyorum...

Zamanın sınırlı olduğunu ve bu dünyada sahip olduğumuz zamanı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Hepimizin doğum yılı ve ölüm yılı var.

Önemli olan içini nasıl doldurduğun.

Bu dünyada ne yapacaksın, nasıl bir iz bırakacaksın, nasıl bir miras inşa edeceksin?

Benim için cevap hayır; bakış açımı değiştirmedi.

Sadece hayatın içinden olabildiğince çok şey almam, elimden geldiğince çok insana yardım etmem gerektiğini tekrar hatırlattı.

Ne kadar tuhaf ya da popüler olmayan bir fikir olsa da; eğer inanıyorsan peşine düşmelisin.Ryan Coogler - Michael B.

JordanHAYALLERİNE VE BÜYÜK FİKİRLERİNE DAHA ÇOK SARIL◊ Bu deneyim, yönetmenlik açısından sizin yol alış şeklinize etki etti mi?- Michael B.

Jordan: Bence evet.

Ben her zaman kendine güvenip risk alan biri oldum.

Bence hayallerine ve büyük fikirlerine daha çok sarılmak gerekiyor.

Ne kadar tuhaf ya da popüler olmayan bir fikir olsa da, eğer inanıyorsan peşine düşmelisin.

Kendine bir fırsat ver, kafanda net olarak gördüğün şeyi kurmaya çalış.

Eğer gerçekten elinde iyi bir “iş” varsa, insanlar gelir.◊ Günün sonunda insanların bu filmden ne hissederek ayrılmalarını istiyorsunuz, onlara vermek istediğiniz duygu neydi?- Michael B.

Jordan: Açıkçası, her şeyden biraz.

İzleyicinin bu deneyimden gülerek, ağlayarak, biraz korkarak, ilham alarak ayrılmalarını; duygusal, ruhsal ve yaratıcı olarak beslenmiş hissetmelerini istiyorum.

Bu filmle iyi vakit geçirmelerini istiyorum.

Ama aynı zamanda bizi birer insan olarak görmelerini de...O dönemde, Jim Crow döneminde bile girişimciler, zanaatkârlar, gelişen topluluklar vardı, kendileri ve çevresindekiler için daha iyisini isteyenler vardı.

Tarihin o kısmı çok önemli ve günümüzde artık tarih biraz çarpıtılırken, sansürlenirken, değişime uğrarken, “Günahkârlar” gibi bir filmin bu ölçekte sahneye çıkabilmesi birçok insan için ruhu besleyen bir şey.Film yoğun, birçok katmanı var.

İnsanların onu çözmek için vakit ayırması, izleyip içinden anlamlar çıkarması...

İşte bu, bizim neden sanat yaptığımızın bir parçası.

İlham vermek, nezaket göstermek, empati kurdurmak istiyorum.Sanatın özü; insanlara yakınlık kuramadıkları şeyleri anlayabilecekleri şekilde göstermek ve anlamaları için alan sunmak.

Bence bu, son derece önemli.Atalarımızın yaptığı sanat dünyayı değiştirdi◊ Sizi, yönetmen ve senarist olarak imza attığınız “Günahkârlar”ın hikâyesini anlatmaya iten neydi?- Ryan Coogler: Benim çıkış noktam amcamla olan ilişkimdi.

Mississippi’liydi.

Biz Oakland’dan Richmond’a taşındıktan sonra o da Richmond’a taşındı.

Yeni bir şehirde bana Oakland’dan kalan bir parça gibiydi.

Hep blues dinlerdi. 2015’te onu kaybettiğimde, kendimi onu hatırlamak için blues plakları dinlerken buldum.

Sonra bu türde derin bir araştırmaya girdim ve bazı keşifler yaptım.

Fark ettim ki 1930’larda Afrikalı Amerikalılar tarafından yaratılan bu müzik zamanla pop müzik haline gelmiş, bu fikri ele alan bir film hiç yapılmamıştı.

Daha önce yapmadığım bazı tür denemelerini ekledim ve bu film ortaya çıktı.◊ Filmde kardeşlik, ahlâk ve doğaüstü olaylar gibi temaları ele alıyorsunuz.

Jim Crow dönemi Mississippi’sinin tarihi ortamını bu unsurlarla nasıl dengelediniz?- Kaliforniya’ya baktığınızda, Oakland siyah kültürün şehirde baskın kültür olduğu uç noktalardan biri. “Black Panther” için araştırma yaparken kıtaya (Afrika’ya) geri dönmek benim için çok önemliydi.

Atalarımın dört yüzyıldan fazla zaman geçirdiği yer orasıydı.

Neden şimdiye kadar gitmedim diye kendime sorunca bunun ardında büyük bir utanç olduğunu fark ettim.Atalarımız daha iyi bir yaşam umuduyla göç etti ama “ev” olan şeyleri de arkada bıraktılar. 1930’larda o bölgede yaşayanların oy hakları elinden alınmış, bir şeylere sahip olmaları yasaklanmıştı.

Amerika’nın acımasız düzeni altında yaşıyorlardı.

Ama her hafta sonu juke joint’lerde (müzikli barlar) ya da kilisede insani şeyleri hatırlıyorlardı.Ve ürettikleri sanat...

Bu sanat, dünyayı değiştirdi.

Kulüp kültürünü, diskotek kültürünü ve pop müzik kavramını yarattı.

Ve o zaman fark ettim ki bu, efsanevi bir hikâyeydi ama hiçbir zaman efsanevi bir bağlam içinde anlatılmamıştı.◊ Çocukken ne tür filmleri severdiniz? - Hepsini severdim.

Bu yüzden “Günahkârlar” gibi bir film ortaya çıkıyor.

Annemle babam tam birer sinefildi.

Bana her şey onların zevklerinin birleşiminden geldi.

İlgili Sitenin Haberleri