Haber Detayı
‘Bu sene tedavide dönüm noktası oldu’
Akciğer kanseri dünya genelinde hâlâ en sık görülen ve en çok can kaybına neden olan kanser türü. Ülkemizde de durum farklı değil. Uzmanlara göre bu hastalık çoğunlukla çevresel faktörlerden kaynaklanıyor. Tüm kanser vakalarının yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan akciğer kanseriyle ilgili umut veren bilimsel gelişmeler var.
Türkiye’de kansere bağlı her üç ölümden biri akciğer kanserinden kaynaklanıyor.
Dünyadaki vakaların yaklaşık yüzde 70’i sigaraya bağlı ama bu sene yayımlanan araştırmalar hava kirliliğinin de riski belirgin biçimde arttırdığını ortaya koyuyor.
Bu yıl 6-9 Eylül tarihlerinde, Barselona’da Dünya Akciğer Kanseri Kongresi (IASLC 2025) düzenlendi.
Memorial Göztepe Kanser Merkezi Başkanı Prof.
Dr.
Mustafa Özdoğan bu kongrede öne çıkan en önemli 10 bilimsel çalışmayı anlattı: “Her hastanın tümörünün genetik yapısı farklı, tedavi de buna göre şekilleniyor.”Artık akciğer kanserine tek bir hastalık olarak değil, farklı genetik alt gruplardan oluşan bir hastalık ailesi olarak bakıyoruz.
Tedavide de bu sene bir dönüm noktası oldu.
Örneğin EGFR pozitif akciğer kanseri dediğimiz özel bir alt tip var.
Bu hastalarda sadece akıllı ilaçlar kullanılırdı.
Ama çalışmalar gösterdi ki akıllı ilaç ve kemoterapi birlikte verildiğinde yanıt oranı artıyor.Son yılların en parlak yıldızlarından biri antikor-ilaç konjugatları (AİK) denen yeni nesil tedaviler.
Bunlar adeta akıllı güdümlü bir sistem gibi davranıyor: Tümör hücresini buluyor, o hücreye bağlanıyor ve içindeki kemoterapi benzeri maddeyi doğrudan oraya bırakıyor.
Bu yıl tanıtılan (TROP2 ve HER3 proteinleri hedefli) bu yeni ilaçlar tümör küçülmesi ve yaşam süresinde artış sağladı.Eskiden bağışıklık sistemi tedavileri sadece ileri evre hastalarda kullanılırdı.
Artık erken evre akciğer kanserinde de bu tedaviler devreye girdi.
Bu sayede ameliyat öncesinde tümörde belirgin bir küçülme elde edilebiliyor.
Hatta hastaların yaklaşık 5’te 1’inde, immünoterapi ve kemoterapinin birlikte uygulanmasıyla tümör tamamen kaybolabiliyor.En zorlayıcı durumlardan biri, hastalığın zamanla beyne yayılmasıydı.
Çünkü klasik kemoterapi ve eski hedefe yönelik ilaçların çoğu beynimizi koruyan kan-beyin bariyerini geçemiyor.
Bu yılki çalışmalarda EGFR, ALK ve ROS1 geni pozitif olan hastalarda kullanılan yeni nesil hedefe yönelik ilaçların beyin metastazlarında yüzde 60-80’e varan yanıt oranlarına ulaştığı gösterildi.Tüm akciğer kanserlerinin yalnızca yüzde 1-2’sini oluşturan ROS1 adlı gen değişikliği olan hastalar için bu sene onaylanan taletrectinib isimli ilaç hem vücutta hem beyinde yüzde 80’in üzerinde yanıt sağlayarak yeni standart haline geldi.KRAS G12C mutasyonlu hastalarda (yüzde 12-14 oranında görülüyor) yapılan yeni kombinasyon çalışmalarıyla (immünoterapi ve KRAS hedefli ilaç kombinasyonları ya da kemoterapi ve KRAS inhibitörleri) tedavi direncinin geciktirilebildiği ve yanıt süresinin uzadığı görüldü.MET mutasyonu, hastaların yüzde 3-4’ünde görülüyor.
Yeni ilaçlar bazı kişilerde yüzde 30-40 tümör küçülmesi sağladı.
Bu yılki çalışmalar kimlerin gerçekten MET tedavisinden fayda göreceğini belirlemeye odaklandı.Sıvı biyopsi testleriyle hastalığın geri dönüp dönmediği radyolojik görüntülemeden 3-6 ay önce anlaşılabiliyor.
Henüz rutin değil ama yakın gelecekte önemli bir takip aracı olacak.Bazı ilaçlarla gereksiz uzun tedavinin fayda sağlamadığı görüldü.
Bu nedenle bu sene ‘kişiye göre, yeterli dozda ve yeterli sürede’ tedavi anlayışı öne çıktı.Binlerce hastanın günlük pratikteki verileri yeni kombinasyonların sahada da etkili ve tolere edilebilir olduğunu gösterdi.
Bu da araştırma sonuçlarının gerçek hayata başarıyla yansıdığını doğruluyor.‘50 yaşından sonra yıllık akciğer tomografisi...’İSTATİSTİKLER NE DURUMDA?
BELİRTİLERİ NELER?”Her yıl dünyada yaklaşık 2,5 milyon kişi akciğer kanserine yakalanıyor (2022 verileri).
Bu da tüm kanser vakalarının yüzde 12’sine denk geliyor.
Dünyada hâlâ en sık görülen ve en çok ölüme neden olan kanser türü.
Dünyada kansere bağlı ölümlerin neredeyse beşte biri akciğer kanserinden kaynaklanıyor.
Türkiye’de de her yıl yaklaşık 41 bin yeni vaka tespit ediliyor.
Türkiye’de de en sık görülen kanser türü ve kansere bağlı her üç ölümden birinin nedeni.””Akciğer kanserinde çevresel faktörler genetik yatkınlıktan daha baskın.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre akciğer kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 70’i sigaraya bağlı.
Bu yıl yayımlanan uluslararası araştırmalar hava kirliliğinin, yani soluduğumuz havadaki ince toz parçacıklarının (PM2.5) akciğer kanseri riskini arttırdığını ortaya koydu.
Radon gazı, asbest, silika, dizel egzozu, kaynak dumanı gibi maddelere maruz kalanlarda risk daha da yüksek.””Bu hastalığın belirtileriyse şöyle: Geçmeyen öksürük, kanlı tükürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüs ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, ses kısıklığı, tekrarlayan zatürre atakları. 50 yaşından itibaren yıllık akciğer tomografisiyle hastalık erken evrede yakalanabilir.”