Haber Detayı
Prof. Dr. Hasan Sözbilir: Türkiye’nin deprem tehlikesi yeniden değerlendirilmeli
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’de bilimsel çalışmalarla yeni fayların keşfedildiğini söyledi. Sözbilir, “1992’de Türkiye için hazırlanan fay haritasında 150 fay vardı. 2013’te bu sayı 485’e çıktı. Fay sayısı arttıkça depremden etkilenme ihtimalimiz de artıyor” dedi ve 2025 yılı itibarıyla fay sayısının daha da artmış olabileceğini belirtti. Sözbilir, Türkiye genelindeki deprem risk haritasının güncellenmek zorunda olduğunun altını çizdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.
Dr.
Hasan Sözbilir, İzmir’in deprem riskleri, güncel fay araştırmaları ve kent için olası senaryoların ele alarak, DEÜ rektörlük binasında açıklamalarda bulundu.
DEÜ ev sahipliğinde düzenlenen “Bilim Kafe” etkinliklerinin üçüncü buluşmasında Prof.
Dr.
Hasan Sözbilir, Türkiye’deki fay sayısının hızla arttığını ve mevcut yapı stoğunun büyük bölümünün depreme dayanıksız olduğunu söyleyerek, “Deprem tehlikesi yeniden hesaplanmalı” diyerek uyardı.
Prof.
Dr.
Sözbilir, 1950’lerden bu yana bina zemin etütlerinin yapıldığını ancak yapıların zemine rağmen tasarlandığını söyledi.
Sözbilir, “2019 yönetmeliği sonrası 2023 yönetmeliği geldi ama ona rağmen binalar yine zemine eğiliyor.
Yıl sonunda ya da yeni yılın başında Türkiye’nin bu konuda daha gerçekçi tedbirler alması gerekecek” dedi.
İnşaat ve mimarlık disiplinlerinin yeni zemin gerçekliğine göre yeniden şekilleneceğini kaydeden Sözbilir, mevcut yapı stoğunun büyük bölümünün 1990 öncesi yapılardan oluştuğunu belirtti. “MEVCUT YAPI STOĞUMUZ DEPREME DAYANIKLI DEĞİL” Türkiye’deki yapıların önemli kısmının depreme karşı riskli olduğunu ifade eden Sözbilir, “Şu anda bizim mevcut yapı stoğumuz DPT’ye göre çok dayanıklı değil.
Özellikle 1990 öncesi yapılar büyük risk taşıyor” diye konuştu.
Kentsel dönüşümün doğru planlanması gerektiğini vurgulayan Sözbilir, başlangıçta sadece ‘gecekondu yıkıp yerine bina yapmak’ şeklinde ele alınan dönüşümün artık jeolojik veriler ışığında yeniden değerlendirildiğini söyledi.
FAY SAYISI ARTTI, TEHLİKE DE ARTTI Türkiye’de bilimsel çalışmalarla yeni fayların keşfedildiğini hatırlatan Sözbilir, “1992’de Türkiye için hazırlanan fay haritasında 150 fay vardı. 2013’te bu sayı 485’e çıktı.
Fay sayısı arttıkça depremden etkilenme ihtimalimiz de artıyor” dedi. 2025 yılı itibarıyla fay sayısının daha da artmış olabileceğini belirten Sözbilir, Türkiye genelindeki deprem risk haritasının güncellenmek zorunda olduğunu söyledi.
İZMİR’İN AVANTAJI: 90’LARDAN BERİ SÜREN FAY ÇALIŞMALARI İzmir’in bu konuda avantajlı olduğunu dile getiren Sözbilir, “1990’lı yıllardan beri İzmir’de fay çalışmaları yapıyoruz.
Ben o günden bu yana sadece fay çalışıyorum” dedi.
Fayların nereden geçtiğini, kırılınca ne olacağını ve hangi bölgelerin daha fazla zarar göreceğini anlamaya çalıştıklarını belirtti.
UZMAN AÇIĞI VAR: “DAHA YETKİN İNSANLARA İHTİYAÇ VAR” Türkiye’de jeoloji, inşaat ve mimarlık gibi bölümlerin mezunlarının sahaya çıktığında yeterince donanımlı olmadığını söyleyen Sözbilir, “İnsanüstü düzeyde, doktora seviyesinde uzmanlara ihtiyacımız var.
Deprem mühendisliği, deprem risk azaltma gibi alanlarda daha fazla yetişmiş insan gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İZMİR’DE DEPREM MASTER PLANI BAŞLIYOR Sözbilir, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile üniversite arasındaki iş birliğiyle şehirde yeni bir deprem master planı hazırlıklarının son aşamaya geldiğini açıkladı: “İzmir’in ilk deprem master planı 2000 yılında yapılmıştı.
Bu nedenle son 25 yılda yapılan yapılar o planda yer almıyor.
Mevcut planın bilimsel olarak yenilenmesi şart.
Çok yakında yeni deprem master planı başlayacak.” dedi.
İzmir’de 40 fay hattının olduğunu söyleyen Sözbilir, 13 aktif fay üzerinde çalışma yürüttüklerini belirtertti. “UZMAN OLMAYANLAR EKRANLARI DOLDURUYOR” Bazı akademisyenlerin deprem konusunda uzman olmamasına rağmen ekrana çıkarıldığını söyleyen Sözbilir, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de depremle ilgili çok fazla yanlış bilgi veriliyor.
Jeoloji ya da deprem üzerine çalışmamış kişilere ‘deprem uzmanı’ deniyor.
Bu, toplumu yanlış yönlendiriyor.” dedi.