Haber Detayı
“Adana pamukta yeniden öncü olabilir”
Adana’da pamuk ekim alanları son yedi yılda yüzde 66 daralırken, Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, desteklerin artırılması, sulama altyapısının güçlendirilmesi ve yerli tohum geliştirilmesiyle kentin yeniden pamukta öncü olabileceğini söyledi.
Recep ŞENYURTAdana'da pamuk ekim alanları, girdi maliyetleri, düşen kârlılık ve çiftçilerin mısır ve narenciye gibi alternatif ürünlere yönelmesiyle büyük oranda azaldı.
Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, destekleme politikalarının ve altyapının iyileştirilmesi gibi radikal adımlarla pamuk ekiminde dışa bağımlılıktan kurtulmanın mümkün olduğunu ayrıca doğru politikalarla doğru politikalarla Adana’nın yeniden pamukta öncü olabileceğini söyledi.Bilgiç, Dünya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, pamuk üretiminin son yıllarda Çukurova’da ciddi biçimde gerilediğini belirterek, mevcut trendin devam etmesi halinde pamuk tarımının bölge için “tarih olabileceği” uyarısında bulundu.
Bilgiç, “Bir zamanlar pamuk ağalarıyla anılan Adana, artık mısır ve tropikal meyve üretimiyle anılan bir şehir haline geliyor” dedi.“Üreticiyi desteklemezsek dışa bağımlılık artar”Adana’da 2018 yılında 362 bin 543 dönüm olan pamuk ekim alanı, 2025 yılı itibarıyla 124 bin 500 dönüme geriledi.
Bu, son yedi yılda yaklaşık yüzde 66’lık bir düşüş anlamına geliyor.
Bilgiç, “Pamuk artık sadece alternatif ürünlerin yetişmediği çorak alanlarda ekiliyor.
Üretici yüksek maliyet, düşük fiyat ve yetersiz destek nedeniyle pamuktan uzaklaşıyor” ifadelerini kullandı.
Reel pamuk fiyatlarının yıllar içinde gerilediğini, girdi maliyetlerinin ise dışa bağımlılık nedeniyle sürekli arttığını söyleyen Bilgiç, çiftçilerin pamuk yerine mısır, narenciye ve yaş meyve-sebze üretimine yöneldiğini vurguladı.Üreticinin bir dönüm pamuktan 10 bin lira kazanırken, mısırdan 16 bin lira kazandığını aktaran Bilgiç, “Bu durumda üretici hangisini eker?
Elbette mısırı.
Pamuk zahmetli bir tarım" diye konuştu.
Pamukta devlet desteğinin yetersiz olduğunu ifade eden Bilgiç, dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmek için prim sisteminin revize edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Dünya pamuğunun ortalaması 80 cent.
Dolar 42 liraysa bu 33-34 liraya denk geliyor.
Bizde 26-27 liraya satılıyor.
Devlet bu farkı, yani 5-6 lirayı destek olarak vermek zorunda.
Vermezse üretici pamuktan kaçar” ifadelerini kullandı.“Yeni sulama teknolojilerine geçiş başladı”İklim değişikliğinin, kuraklığın ve azalan su kaynaklarının pamuk verimini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Bilgiç, “Bu nedenle su yönetimi ve modern sulama teknolojilerine geçiş artık zorunluluktur” diye konuştu.
Pamukta sulama altyapısının hâlen gelişmekte olduğunu ifade eden Bilgiç, “Yeni sulama teknolojilerine geçiş başladı ancak tamamlanmış değil.
Karataş’ta damlama sulama yapılan alanlarda verim yüzde 100 arttı.
Bu model tüm bölgeye yayılmalı” dedi.Hasatta ise makineli toplamanın yaygınlaştığını, ancak küçük üreticilerin bu maliyete erişimde zorlandığını aktararak dekar başına toplama maliyetinin 1.000–1.300 TL’ye ulaştığını, işçilik bulmanın zor olduğunu makineli hasadın artık mecburiyet haline geldiğini bildirdi.
Adana’da pamuk üretimi ile tekstil sanayisi arasında potansiyel olarak güçlü bir tedarik zinciri bulunduğunu söyleyen Bilgiç, “Ne yazık ki bu zincir tam kurulamadı.
Sanayici çoğu zaman ithal pamuk kullanıyor, üretici ise pazar güvencesi bulamıyor.
Oysa Adana, hem üretim hem sanayi açısından doğal avantaja sahip” dedi.Şahin Bilgiç, Türkiye’de pamuk üretiminin son yıllarda düşmesinde yalnızca fiyat politikalarının değil, tohum kalitesi ve iklim uyumsuzluğunun da etkili olduğunu söyledi.
Bilgiç, “Pamukta artık eski tohumlarla yüksek verim almak mümkün değil.
İklim değişti, hastalıklar değişti.
Yeni şartlara uygun, daha az suyla yetişebilen, verimi yüksek tohumlara ihtiyacımız var” diyerek, Türkiye’nin bu alanda yerli tohum geliştirme çalışmalarına hız vermesi gerektiğini de belirtti.
Bilgiç, “Yerli tohum ıslahı çok önemli.
Dışa bağımlı olamayız.
Devlet bu konuda üniversiteleri, araştırma enstitülerini ve özel sektörü bir araya getirmeli.
Yeni pamuk çeşitleri geliştirmeden üreticiyi pamukta tutmak zor” dedi.
Pamukta sadece destekleme primine değil, bilimsel Ar-Ge yatırımlarına da ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayan Bilgiç, “Üreticiye sadece para vermek yetmez; daha az maliyetle, daha verimli üretim yapabileceği teknolojiyi de sunmak zorundayız” ifadelerini kullandı.Adana’nın pamukta eski parlak günlerinden uzaklaştığını belirten Bilgiç, önümüzdeki 5–10 yıl içinde üretim alanının 50–80 bin dekara kadar gerileyebileceğini öngördü.
Bilgiç, “Pamuk Adana tarımında artık merkezi bir ürün olmaktan çıkıyor.
Mısır, narenciye ve tropikal meyve üretimi öne geçiyor.
Bu tabloyu değiştirmek için radikal adımlar şart” diye konuştu.
Bilgiç, pamuk üretimini yeniden canlandırmak için kapsamlı bir stratejik plan gerektiğini vurguladı.“Pamuk üretiminin yeniden cazip hale gelmesi gerekiyor”Bilgiç, Adana Ticaret Borsası çatısı altında yürütülen “Better Cotton” programı ve Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün geliştirdiği “Sarı Gelin” ve “Gelincik” gibi doğal renkli pamuk çeşitlerinin sürdürülebilir üretime katkı sunduğunu söyledi.
Bilgiç, “Rejeneratif tarım modelleriyle su, enerji ve kimyasal kullanımını azaltan çevre dostu üretim uygulamaları yaygınlaşıyor.
Ancak bu modellerin ölçeklenmesi için pamuk üretiminin yeniden cazip hale getirilmesi gerekiyor.”Pamuk üretiminde genç neslin ilgisini artırmak için özel hibe, eğitim ve teknoloji desteklerinin önemine dikkat çeken Bilgiç, “Genç Çiftçi projeleri, dijital tarım atölyeleri, ortak makine havuzları ve tarım turizmi gibi modeller gençlerin pamuk üretimine yönelmesini sağlayabilir” dedi.
Bilgiç, yerli pamuk üretiminin artırılması için öncelikli politikaları da sıraladı: “Destekler artırılmalı, yerli ve kaliteli pamuk çeşitleri teşvik edilmeli, sanayiyle sözleşmeli üretim modelleri kurulmalı.
Üreticiye pazar güvencesi sağlanmazsa ithal pamuk baskısı devam eder.
Ancak doğru politikalarla Adana yeniden pamukta öncü olabilir.”