Haber Detayı

Mazlum Abdi’den Türk Ordusu’na davet
Gündem aydinlik.com.tr
19/11/2025 23:00 (1 ay önce)

Mazlum Abdi’den Türk Ordusu’na davet

Türkiye’nin, Suriye’de 10 Mart Anlaşması’na uymak için yılsonuna kadar süre tanıdığı terör örgütü PYD, ayrılıkçı taleplerinde diretiyor. Örgüt elebaşı Mazlum Abdi, ‘Suriye’nin merkezi devlet sistemine dönmesine izin vermeyeceğiz.’ dedi; ABD ve Fransa’dan yardım istedi.

Terör örgütü PYD/YPG’nin çatı yapılanması Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin elebaşı Mazlum Abdi, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Duhok kentinde düzenlenen “Ortadoğu Barış ve Güvenlik Forumu’nda (MEPS25)” konuştu.

Abdi, Suriye’nin “merkeziyetçi sisteme dönmeyeceğini” savunarak bölünmüş bir Suriye’ye kapı aralayan mesajlar verdi.

Takım elbise ile kürsüye çıkan Abdi, tehdit olmadıklarını iddia etse de açıklamaları Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan bir siyasi çizgiyi ortaya koydu.

Forumun üçüncü gününde konuşan Abdi, kendisini barış yanlısı bir aktör gibi göstermeye çalışsa da “Suriye’nin eski merkezi devlet modeline dönmesi mümkün değil” ve “ademimerkeziyetçi yönetim zorunludur” ifadeleriyle PKK/PYD çizgisinin yıllardır savunduğu fiilî bölünme hedefini yeniden dile getirdi.

Abdi şöyle konuştu: ‘ESAD MERKEZİYETÇİLİKTE ISRAR ETTİĞİ İÇİN DÜŞTÜ’ “Değerli katılımcılar, biz savaşın içinden geliyoruz, savaşanlar iyi bilir, her savaşın sonu diyalogdur.

Sorunlar diyalogla çözülür.

Savaşta kazansan bile diyalog her zaman masada önümüzdedir.

Biz bu gerçeği Suriye’de güçlü bir şekilde gördük. “Esad rejiminin düşmesinin temel sebebi, diyalogu reddetmesi ve merkezi sistemde ısrar etmesiydi.

Bu yüzden Suriye halkı ona karşı başkaldırdı, devrim yaptı ve onu yenilgiye uğrattı. “Esad düştüğünde müttefikimiz Fransa ve ABD ile süreci başarıya ulaştırmak için çok çabaladık.

Çünkü savaş artık sorunların çözüleceği bir yol değildir.

Esad rejimi düştüğünde (zayıfladığında), en başında, biz ve müttefiklerimiz -ister Fransız hükümeti olsun ister Amerikan- bir görüşme sürecinin başlaması, diyalogun oluşması ve Suriye sorununun görüşmelerle çözülmesi için çaba harcadık.

Bugün ne kadar ağır ilerlese de Suriye’de bir görüşme süreci var ve müttefiklerimizin desteğiyle bu süreci başarıya ulaştırmayı umuyoruz.” ‘10 MART ANLAŞMASI AĞIR BİR SAVAŞI ÖNLEDİ’ “10 Mart Anlaşması, Cumhurbaşkanı Sayın Şara ile yapıldı ve imzalandı, bu birçok şeyin önünü aldı.

Her şeyden önce biz bir savaşın içindeydik, ağır bir savaşın önü alındı.

Suriye’nin parçalanma tehlikesinin önü alındı.

Suriye’de radikal bir dil, bir intikam ruhu vardı; Suriye’nin tüm bileşenleri arasında bunun önü alındı.

Yüz yıllık bir mesele olan Kürt sorunu, Suriye devleti kurulduğundan beri hep inkar ediliyordu.

Ancak bu anlaşmada ilk kez, bu sorunun, Kürtlerin haklarının Suriye anayasasında güvence altına alınması gerektiğini vurguladık.

Sadece Kürtlerin hakları değil, Suriye’deki diğer tüm bileşenlerin hakları da yazılmalı ve tanınmalı; yeni Suriye bu esas üzerine kurulmalıdır. ‘HALEP KUŞATILMIŞ DURUMDA’ “10 Mart Anlaşması’nda gördüğümüz ve yaşanan pratikler bizde güvensizlik oluşturuyor.

Hala Afrîn göçmenleri dönmedi, Resulayn ve Tel Abyad göçmenleri dönmedi.

Halep’teki Kürt mahalleleri,ki kimseye bir tehdit oluşturmuyorlar, kuşatılmış durumda, yolları kesilmiş, göçmenlere zorluk çıkarılıyor, öğrencilerin diplomaları kabul edilmiyor. ‘İRADE SAHİBİYİZ’ “Kendi adımıza, SDG, Kuzey ve Doğu Suriye’deki siyasi güçler olarak, Kürt güçleri olarak, bölgedeki, Rojava’daki tüm Kürt güçleri olarak biz siyasi irade sahibiyiz.

Aynı zamanda Suriye devletinden, Şam hükümetinden de iradeli davranmalarını talep ediyoruz ki adım atabilelim. ‘ŞAM’A VERDİĞİNİZ ŞANSI BİZE DE VERİN!’ “Şimdi yeni bir Suriye kuruluyor.

Uluslararası toplum başta olmak üzere birçok devlet, Suriye’ye bir fırsat vermek, yeni bir sayfa açmak, birçok şeyi geride bırakmak istiyor; Suriye’nin ayağa kalkması ve gelişmesi için bir şans vermek istiyorlar.

Aynı yaklaşımı kendi güçlerimiz için de, Kuzey ve Doğu Suriye için de, Rojava için de istiyoruz.

Mademki biz Suriye’nin bir parçasıyız ve uluslararası toplum Suriye’ye bir şans veriyor, yeni bir siyaset gelişiyor; bu bizim için de gereklidir. ‘MERKEZİ YÖNETİME DÖNÜŞ YOK’ “Biz kendi açımızdan; Suriye’nin eskiye, bahsedilen o merkezi devlete dönmesi mümkün değildir.

On beş yıllık savaştan sonra merkezi olmayan bir Suriye olmalı ve bölge halkı Suriye içerisinde kendini yönetebilmelidir, savunabilmelidir.

Bir gerçeklik oluşmuştur; bu gerçeği kimse inkar edemez, herkes mecburdur; bu var olan bir gerçektir.

Bunu kabul edip buna göre hareket edilmelidir.” “Washington’da yapılan son toplantılardan sonra, Suriye devleti IŞİD’e karşı Uluslararası Koalisyon’a resmi bir şekilde dahil olduktan sonra, uluslararası düzeyde yaşanan bu gelişmelerden sonra; umut ediyoruz ki bu görüşme süreci, uzlaşı süreci, diyalog hattı daha güçlü yürütülür ve biz kısa bir sürede bazı kazanımlar elde edebiliriz veya daha güçlü ilerlemeler sağlanabilir.” “Yıl sonuna kadar bir adım atmaya veya 10 Mart Anlaşması’nı hayata geçirmeye çalışacağımızı söylemiştik.

Yıl sonuna kadar bu uzlaşı treninin, diyalog treninin bir mesafe kat etmesi ve hedefine ulaşması için bir kapı aralaması adına çalışıyoruz.” Abdi konuşmasında Türkiye’ye de mesaj verdi, “Biz hiçbir zaman kimseye saldırmadık, geçmişte de saldırmadık, bugün de saldırmıyoruz; hep kendimizi savunduk.

Kimseye tehdit oluşturmadık, geçmişte de oluşturmadık, şimdi de oluşturmuyoruz.” dedi.

Ankara’yı bölünmüş bir Suriye’ye ikna etmeye yönelik ifadeler de kullanan Abdi şunları kaydetti: “İlgili güçlerden ve başta komşumuz Türk devletinden -herkesten değil ama onlardan da- şunu istiyoruz: Kurumlarımızın; emniyet, güvenlik, askeri ve idari kurumlarımızın -ki bugün Rojava Kürdistanı’nda, Kuzey ve Doğu Suriye’de varlar- Suriye devleti içerisine dahil olmasını (entegrasyonunu) kendileri için bir tehdit olarak görmesinler.” ifadeleri ile “Komşu ülkeler için tehdit değil huzur ve güvenlik kaynağıyız.” Abdi 10 Mart Anlaşmasına ilişkin de şu bilgileri verdi: “Birçok kişi hangi aşamaya vardığımızı merak ediyor.

Bu uzun süredir devam eden bir süreç, anlaşmalar yapıldı, görüşmeler var.

Birçok kez üst düzeyde görüşmeler yapıldı.

Elbette herkes nereye vardığımızı bekliyor.

Bu sürecin işlediğini, ağır da olsa işlediğini söyleyebiliriz.

Hassasiyeti ve zorluğu olan birçok dosyada başarı sağladık, en azından bir uzlaşıya vardık.

Belki görüşmelerin sonunda o pürüzler giderilir.

Özellikle askeri ve güvenlik dosyalarında, ki önemli dosyalardır, nasıl bir katılım (entegrasyon) sağlayacağımız konusunda bir hatta (çizgide) anlaşıldı, bir anlaşma yapıldı; detaylar kaldı, ayrıntılar kaldı.

Elbette önümüzdeki süreçte ilerleyecektir.

Sonuçta imzalı belgelerin bahar aylarında yapılması gerekebilir; şu an bunları açıklamak için burada değiliz ama bir ilerleme olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak aynı zamanda, idari konular gibi başka konular var, anayasa ile ilgili konular var.

Henüz bir anlaşma sağlanmadı, diyalog var.

Özellikle Suriye sistemi merkezi mi olacak, ademi merkezi (yerel) mi olacak; bu konuda sorunlarımız var.

Anayasa ne kadar değişecek?

Bizim katılımımız hükümette hangi düzeyde olacak?

Parlamentodaki temsil oranı ne olacak?

Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi ne olacak?

Bunlar üzerinde tartışılan, üzerinde durulması gereken konulardır.

Elbette birçoğu henüz önümüzdedir.” Abdi sözlerini bitirirken Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne kendilere yönelik destekleri için teşekkür etti ve “bu desteğin önümüzdeki süreçte daha güçlü bir şekilde devam etmesini umuyor ve buna inanıyoruz.” diye konuştu.

ŞAM’I SUÇLADI, MERKEZİ SİSTEMİ HEDEF ALDI PYD’nin elebaşlarından İlham Ahmed de forumda sahneye çıktı.

Suriye’deki krizin temel kaynağının “merkeziyetçi zihniyet” olduğunu ileri süren Ahmed, Şam yönetimini eleştirdi.

Ahmed, “Suriye’de rejim başından beri yetkiyi sadece kendi elinde tutmak istiyor.

Bu yaklaşım sorunların kaynağıdır.

Şam süreci tersine çeviriyor; bu nedenle diyaloğa yanaşamıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Merkezi devlet yapısının “tüm hakları bastırdığını” savunan Ahmed, “Tek dil ve tek renk anlayışıyla yönetilen bir Suriye’de sorunlar çözülemez.” dedi.

Konuşmasında bölgenin sorunlarını “zihniyet”, “ulus meselesi” ve “otoriter yönetim” başlıklarında toplayan Ahmed, mevcut sistemin Sykes-Picot düzeninden miras kaldığını savunarak “Bu sistemden kurtulmak büyük mücadele gerektiriyor.” dedi.

Ankara’nın ‘yıl sonu’ uyarısı Türkiye, son aylarda SDG–Şam entegrasyonunun hızlanması için birçok kez “yıl sonuna kadar somut adım” mesajı vermişti.

Bu uyarılar; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay kaynakları ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Kurulu üyeleri tarafından farklı açıklamalarla kamuoyuna yansımıştı.

Ankara, SDG’nin Suriye ordusuna bağlanmasının gecikmesini “oyalama taktiği” olarak değerlendiriyor.

Abdi’nin MEPS25’te yaptığı açıklamalar da entegrasyonun yıl bitmeden tamamlanamayacağını gösterdi.

WASHINGTON FRENLEME HAMLESİ YAPMIŞTI Geçen ay Aydınlık’a konuşan Emekli Tuğgeneral Prof.

Dr.

Fahri Erenel de Donald Trump’ın Washington’da Ahmed Şara ile görüşerek geçiş hükûmetine meşruluk kazandırdığını; bunun hem ABD’nin SDG sürecini bilinçli şekilde ağırdan aldığını hem de Türkiye’nin Washington tarafından frenlendiğini ortaya koyduğunu söylemişti.

Ankara’nın beklentisi entegrasyonun sonuçlanması yönündeyken, SDG’nin Duhok’taki açıklamaları sürecin şimdilik çıkmaza girdiğini teyit ediyor.

Bu tablo, “Türkiye yıl sonunda operasyon seçeneğini masaya koyacak mı?” sorusunu yeniden gündeme taşıyor.

İlgili Sitenin Haberleri