Haber Detayı
‘Eğer robot gibi çalışırsanız, bir robot sizin işinizi alır’
Konuşma yapmak için İstanbul’a gelecek olan fütürist ve yazar Gerd Leonhard’a göre bilimsel ve teknolojik ilerlemeleri doğru şekilde kullanmayı başarabilirsek pek çok sorunun çözüldüğü bir tür ‘Nirvana geleceği’ yaratabiliriz. Kötü senaryoya göreyse yeterince geniş düşünemediğimiz için kendi çöküşümüzü hızlandırabiliriz.
Gerd Leonhard, teknoloji dergisi Wired’ın ‘Avrupa’nın en etkili 100 ismi’ listesine aldığı bir fütürist.
Bu ay da 21-22 Kasım’daki Türkiye E-Ticaret Haftası kapsamında İstanbul’da bir konuşma gerçekleştirecek.
Alman fütürist tipik teknoloji merkezli bir düşünür olmamasıyla biliniyor.
Pratik bilgeliğin peşinde olan, insanlığın yararı için tekno-iyimserliğe mesafeli durabilen bir fütürist.
İnsanlığın geleceğine odaklanan Leonhard, ‘The Good Future (İyi Gelecek)-Teknolojiyi Kontrol Et, Geleceği Koru’ başlıklı konuşması öncesinde sorularımızı yanıtladı.- “Daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir yol ayrımındayız: İnsanlar ve makineler, iyimserlik ve korku, cennet ve cehennem...” diyorsunuz.
Bugün yaptığımız seçimler gelecekte gezegenimizi nasıl etkileyecek?
Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler sayesinde enerji, su, gıda ve hastalıklar gibi pek çok sorunun çözüldüğü bir tür ‘Nirvana geleceği’ yaratma şansımız var.
Ya da birlikte hareket etmeyi başaramaz ve bu olağanüstü bilimsel gücü yalnızca kâr ve güç arayışına yönlendirirsek o zaman yeterince geniş düşünemediğimiz için kendi çöküşümüzü hızlandıracak bir sarmal yaratabiliriz.
Bugün karşı karşıya olduğumuz sorun işbirliği, bilgelik, ortak amaç ve küresel bilinç eksikliği.
Önümüzde 5 ila 8 yıl gibi kısa bir zaman kaldı.
Bu sürede işbirliğini öğrenip yeni güçleri doğru şekilde kullanmayı başarmalıyız.
Umut verici işaretler var.
Muhtemelen bu dönüşümü tetikleyecek bir kırılma anı (yapay zekâ kaynaklı bir borsa çöküşü gibi) yaşandığında gerçek bir eylem başlayacak.- Yapay zekâ insanlığı bambaşka bir seviyeye mi çıkaracak, yoksa bizi önemsiz mi kılacak?Yapay zekâ insan olmanın anlamını değiştiren ilk icat.
Yapay zekâyı eşi benzeri görülmemiş bir ilerleme aracı haline getirebileceğimize inanıyorum.
Ancak bunun için kâr, büyüme ve güç odaklı anlayıştan uzaklaşıp 5P gündemi dediğim değerlere yönelmeliyiz: İnsan, amaç, barış, gezegen ve refah (people, purpose, peace, planet, prosperity).
Ayrıca süper zekâ (insan zekâsını aşan yapay zekâ) veya yapay genel zekâ (AGI) geliştirme çalışmalarına, güvenli biçimde yapabilecek bir mekanizma kurulana kadar ara vermeliyiz.
Gerd Leonhard- Teknolojinin insanlığı tehdit edecek düzeylere ulaşmasını önleyici tedbirler neler olmalı?
En açık çözüm ‘aşılamaz kırmızı çizgiler’ oluşturmak.
Bu çizgiler küresel yaptırımlarla korunmalı.
Örneğin yapay zekânın nükleer füze sistemlerini yönetmek için kullanılmasının kesin biçimde yasaklanması gibi kuralları içermeli.
Ancak bu tür önlemlerin gerçekten işe yarayabilmesi için önce düşünme biçimimizi kökten değiştirmemiz gerekiyor. ‘Para kazandıran her şey iyidir’ anlayışından ‘İnsan, gezegen, amaç, barış ve refah için olan şey iyidir’ anlayışına geçmeliyiz.
Yani, sürdürülebilir ve insana hizmet eden yeni bir kapitalizm biçimine ihtiyaç var.- Son 10 yılda yaşadığımız teknolojik dönüşümleri hangi yönleriyle olumlu, hangi yönleriyle riskli buluyorsunuz?RNA (Proteinlerin dizilimlerinin kodlandığı ve sentezlenmesini sağlayan RNA molekülleri) alanındaki atılımlar ve GPT 1 (İlk büyük ölçekli dil modeli) gibi tıp ve yaşam bilimlerindeki gelişmeler heyecan verici.
Nükleer füzyon enerjisindeki ilerlemeler, elektrikli araçlar ve yapay zekânın günlük işlerle ilgili basit görevlerdeki yetenekleri de umut veriyor.
Bence şunu söylemek adil olur: Tüm teknolojik ilerlemeler, kullanılana kadar olumlu potansiyele sahiptir.
Endişe verense bu teknolojilerin çoğunu yanlış kullanmamız. 4 yaşındaki çocuklar için yapay zekâ oyuncakları üretmek, öğretmenlerin yerini robotlarla doldurmak, friend.ai gibi sahte arkadaşlık uygulamaları yaratmak, yapay zekâ kontrollü silah sistemleri geliştirmek...
Hepsi tehlikeli örnekler.
Asıl risk, bu teknolojilere dair standartların, kuralların ve genel bilgelik anlayışının eksikliği.- Yapay zekânın ilişkiler ve iletişimimiz üzerine etkileri konusunda neler söylemek istersiniz?Tehlike yine aynı noktada; tembellik, sorumluluktan kaçış ve insanlıktan uzaklaşma.
Gerçek arkadaşlar yerine dijital arkadaşlıkları tercih etmeye başlayabiliriz çünkü bu çok daha kolay ve konforlu görünüyor.
Ama bu durum, insan olmanın anlamının tersine çevrilmesidir.
Ne yazık ki bu alan, yapay zekâ şirketleri için devasa bir büyüme pazarı haline geliyor.
Yani insan ilişkilerini, duyguları ve etkileşimi yazılımlar ve makinelerle ikame etmek.
Bu sahte yeni dünyaya karşı durmalıyız. - Yapay zekânın bazı meslekleri insanların elinden alacağı konuşuluyor.
Gençlere hangi becerilerini geliştirmelerini önerirsiniz?
Yapay zekânın, rutin ya da tekrarlayan tüm görevleri (işleri değil) büyük ölçüde devralması oldukça olası.
Dosyalama, kontrol, idari işler, düşük düzeyli finansal danışmanlık gibi.
Eğer işinizin yüzde 30’u rutinse buna uyum sağlayabilirsiniz; ancak yüzde 90’ı rutin olan (örneğin çağrı merkezi gibi) bir iş yapıyorsanız, bu durum ‘yanan bir platformda durmak’ gibidir.- Ne gibi önlemler alınabilir?Yeni işlerin büyük bölümü yalnızca insana özgü alanlarda olacak: Sosyal hizmet, well- being (sağlıklı ve mutlu hissetme hali), yaşlı bakımı, çocuk gelişimi gibi.
Eğitim sisteminin de kökten dönüşmesi gerekiyor: Bilgiyi ezberleyip sonra kullanmak (yani yapay zekâyla yarışmak) yerine, insana özgü becerileri -sezgi, yaratıcılık, hayal gücü- geliştirmeye odaklanmalıyız.
Sonuç olarak; eğer bir robot gibi çalışırsanız, bir robot sizin işinizi alır.
Bir robot gibi öğrenirseniz, zaten geleceğin işlerine hiçbir zaman hazır olmayacaksınız. ‘ZİHİNSEL VE AHLAKİ ÖZERKLİĞİMİZİ KORUMALIYIZ’ - Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken öte yandan bizi tembelleştiriyor da.
En basit hesaplamaları bile zihnimizden yapmıyoruz.
Bu zihinsel tembelleşmenin önüne geçmek için neler yapmalıyız?Eğitim, öğretim ve öğrenme süreçlerinde insan doğasını kabul etmeli; eleştirel düşünme yetimizi ve yalnızca insana özgü şefkat, hayal gücü gibi niteliklerimizi güçlendirmeliyiz.
Örneğin el yazısı dijital geleceğimizde pek kullanışlı görünmeyebilir; ancak beynimizin gelişiminin önemli bir bölümü el yazısı öğrenme süreciyle tetiklenir.
Son kitabım ‘Technology vs.
Humanity’de (Teknolojiye Karşı İnsanlık) insan odaklı birkaç karşı önlem önerdim: Bilinçli dijital disiplin: Empati, etik ve yaratıcı problem çözme gibi insanlığı tanımlayan alanlarda otomasyonu bilinçli olarak sınırlamalıyız.
Teknolojiyi bir araç olarak kullanmalı, düşünmenin yerine geçmesine izin vermemeliyiz.‘Androrithm’leri geliştirme: Bu terim, algoritmaların tersine, duygular, şefkat, etik, sezgi gibi insana özgü nitelikleri ifade eder.
Bu yönleri güçlendirmek, zihinsel ve ahlaki özerkliğimizi korumamızı sağlar.İnsanı önceleyen dönüşümü benimsemek: Teknolojik verimliliği insan değerleriyle dengelemek; teknolojiye gösterdiğimiz enerjinin aynısını insanlığın gelişimine harcamak anlamına gelir.Eğitim ve çalışma hayatını yeniden tasarlamak: Ezber ve veri işleme odaklı sistemler yerine, yaratıcılığı, eleştirel düşünmeyi ve etik muhakemeyi önceleyen öğrenme yöntemlerini teşvik etmeliyiz.