Haber Detayı
Orijinali güzeldi bu daha da güzel
Türkiye’de “Can Dostum” adıyla gösterime giren Fransız filmini pek sevmiştim.
Bağırıp çağırmayan bir samimiyeti vardı filmin.Kendine özgü bir mizahı vardı.Zıtlıkların altı çizilmiyordu, muazzam bir kararındalık söz konusuydu.Büyük insanlık idealine dair nutuklar yerine alçakgönüllü bir umut vardı filmde.*“Yan Yana” adlı film, işte bu filmin yerli ve milli adaptasyonu.*Adaptasyon denilince insan korkuyor.Fransızlara özgü bir öyküyü yerlileştirmek zor.
Ele yüze bulaştırılabilir.
Ortaya ne Fransız ne Türk tuhaf bir şey çıkabilir.*Fakat başarmışlar.
Gerçekten başarmışlar.Orijinali güzeldi.Bu daha da güzel olmuş.*Dün akşam üzeri filmi izledim.Normalde “çok komik” denilen filmlerde bile kolay kolay gülmem, gülemem.Bu filmde kendimi gülerken, hem de yüksek sesle gülerken yakaladığım anlar çok oldu.*Bugün gösterime giren filmi hararetle tavsiye ederim:Sinemayı özleyenler için bulunmaz fırsat.Gidin ve görün.
FEYYAZ YİĞİT TARZI ESPRİ FEYYAZ Yiğit’in espri tarzı için şunları söyleyebilirim:- Tam bana göre.- Fazlasıyla zekice.- Zorlamasız komik.- Değişik bir kafa.*“Yan Yana” filminin senaryosunda üç ismin imzası var:Feyyaz Yiğit, Aziz Kedi ve filmin yönetmeni Mert Baykal.*Filmdeki mizah, Feyyaz Yiğit mizahı.Feyyaz Yiğit’in kendini Feyyaz Yiğit gibi hissettiği ve ifade ettiği bir film çıkmış ortaya.
HALUK BİLGİNER’İN PERFORMANSI HALUK Bilginer’in oyunculuğunda bir sıçrama noktası olmuş bu film.*Diyeceksiniz ki:Haluk Bilginer için hâlâ bir sıçrama noktası kaldı mı?Bu filmi izleyince kaldığını fark edeceksiniz.*Tepeden tırnağa felçli bir adamı oynuyor.Enstrümanları son derece sınırlı bu rolü alıp en tepeye çıkarmasını bilmiş Haluk Bilginer.*Haluk Bilginer’e çok alıştık, biliyorum.Sinemada, tiyatroda, reklamlarda falan.“Artık bizi kandıramaz” noktasındayız yani.*Sürpriz!Haluk Bilginer, bu filmde bizi öyle bir kandırıyor ki...İzlediğimiz oyuncunun Haluk Bilginer olduğunu unutuyor, can verdiği karaktere odaklanıyoruz.Başka hiçbir oyuncu, bu rolün hakkını Haluk Bilginer kadar veremezdi.DÖRT AÇIDAN FİLM 1.
MİZAHSkeçlere dayalı bir mizah değil filmin mizahı.
Sadece söze dayalı da değil.
Absürtlüklere, tuhaflıklara da yaslanmıyor.Öykünün içine ustalıkla yedirilmiş bir mizahtan söz ediyorum.Komedi olsun diye komiklik yok filmde.Öykünün gerektirdiği ölçüler içinde espriler var.Yani tam benim istediğim tarzda bir mizah.2.
SAMİMİYETBir samimiyet filmi bu.Komedisi de samimi, dramı da.İnsanlık halleri de samimi çelişkileri de.Sululuklara yer vermeyen bir samimiyeti var filmin.Oyunculuklara da yansımış bu samimiyet.Hatice Aslan da çok iyi oynamış, Roman annesi rolündeki oyuncu da.3.
MÜZİKTürk Sanat Müziği’ni ne kadar ihmal ettiğimizi fark ettim filmi izlerken.Öyle güzel yedirilmiş ki eski şarkılardan küçük esintiler filme.Roman müziğinin küstahlığıyla aryalar iç içe geçmiş filmde.10 parmağında 10 marifet olan Feyyaz Yiğit, müzisyenliğini konuşturup film için bir şarkı yapmış.O şarkı da muhteşem.4.
İSTANBULFilmin arka planında şu var:İstanbul’un en güzel tarafları ile en çirkin tarafları.İkisinin de altı çizilmeden verilmiş.Şehrin her iki tarafını hırsla görme isteği uyandırıyor izleyende.FİLMİN UZUN ADI FİLMİN tam adı şöyle:*“Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana.”*Bu isimle ilgili şunları söyleyebilirim:- Filmi çok iyi anlatıyor.- Filmdeki mizahın ucunu azıcık gösteriyor.- Soyutun da dışavurumculuğun da tüm rengi, kokusu filmde.