Haber Detayı

61 yıldır tuvalin karşısında: Zamansız bir çizgi virtüözü
Dünya+ dunya.com
14/11/2025 00:00 (1 ay önce)

61 yıldır tuvalin karşısında: Zamansız bir çizgi virtüözü

Sanatında 60 yılın ardından “Tuval karşısında hala sınava girecek öğrenci gibi hissederim” diyen Gülseren Südor, son sergisinde öncüsü olduğu çini tarama tekniğiyle ortaya çıkardığı yapıtlarıyla doğayla hemhal olan bir özyaşam öyküsü sunuyor izleyicisine.

Sanat yaşamında 61. yı­la ulaşan ressam Gül­seren Südor, “Time­less & Spaceless” adlı son sergisiyle Galeri Diani’de.

Galeri, Cumhuriyet kadınını temsil eden duayen ressam­ları ele alınacağı seri sergi­lerine Südor'la başlıyor.

Tel­ga Südor Mendi küratörlü­ğündeki sergi, kendini bir ‘zaman gezgini ve kaydedici­si’ olarak ifade eden sanatçı­nın, öncüsü olduğu çini mü­rekkebi tarama tekniğinde çalıştığı doğa ilhamlı yapıt­larını içeriyor. 29 Kasım’a dek açık kalacak sergi pa­zar ve pazartesi günleri ha­riç Galeri Diani’de izleyice­lerini bekliyor.

Südor’la yeni sergisini konuştuk.Bu serginize “öz yaşam öykümü yazar gibi” ha­zırlandım diyorsunuz.

Bir anlamda otobiyogra­fik resimler mi bunlar?

Son bir yıldır hemen he­men her gün hatta geceli gündüzlü günlerde bazı ne­denlerle aklımı çelen, yaşa­mın, doğanın bana sunduk­larını kompoze ettim.

Ancak tüm kompozisyonlarımda yan yana gelmesi mümkün olmayan nesneler ile izle­yenlerde, zamansızlık me­kansızlık hissi uyandırma­sını istediğim kompozisyon­lar elde ettim.

Resimlerimi uzun yıllardır yakından izle­yenler bilirler ki insan yaşa­mının, doğanın içindeki cev­heri, değişkenleri resmet­mek için yola çıkarım.

Yani bir anlamda öz yaşam öykü­mü resmederim.Kendinizi anlatmak için doğayı bir tür kişi­sel dil olarak kullanıyor­sunuz.

Bu bir anlamda onunla hemhal olmak mi sizin için?

Görsel sanatçılar doğayı eserlerinde en ön planda tut­makla yükümlüdür.

Nasıl ki bir bestenin yazım elemanı nota ise… Bestecinin doğanın sesinden aldıklarını hayal dünyasında harmanlayarak ondan yararlanmamış olma­sı mümkün değildir.

Edebi­yatın, mimarinin velhasıl tüm sanat dallarının birincil çıkış noktaları doğanın ken­disidir.“Serginin teması içsel yalnızlığımı yenme arzum” Serginin başlığına taşı­nan ‘zamansız ve mekan­sızlık’ izleği yapıtlarınızı nasıl bağlıyor anlatır mı­sınız?

Bu serginin ana teması, yaşamın bana sunduğu son zamanların içsel yalnızlığı­nı yenme arzum oldu.

Ben her zaman zor anlarımda veya en mutlu anlarımda re­sim yaparak kendimi ifade ederek bir tür trans halin­de çalışırım.

Bu bir yılın so­nunda da gerçekten hiç far­kında olmadan ne denli çok çalıştığımı gördüm.

Farkı­na bile varmadan seri halde 50’nin üzerinde resim yap­mışım.Bu serginizde de yıl­lardır öncüsü olduğunuz çini mürekkebi tarama tekniğini kullandığınız yapıtlarınızı görüyoruz.

Ne ifade ediyor bu sizinle özdeşleşen teknik?

Daha ilkokul yıllarım­dan bu yana ilginçtir ki çiz­gi benim için en kolay ken­dimi ifade biçimidir.

Uzun yıllar içinde giderek her tür­lü resimsel malzeme ile hep çizdim, taradım.

Herhal­de dünyayı bir yün çilesi gi­bi saracak kadar kilometre­lerce sarmal, diagonal, ya­tay- dikey çizgi kullandım.

Desenlerimde, yağlı boya re­simlerimde de hep çizgi ele­manını ön planda tuttum.

Hocam Bedri Rahmi “Gün­de on saat ıslık çalarsanız, ıslık virtüözü olursunuz” derdi.

Ben de galiba zaman içinde çizgi virtüözü oldum.

Bu sergimde de her zaman olduğu gibi özel el yapımı gravür kağıtları üzerine yine çini mürekkebi ve kalemler­le çalıştım.

Tarama tekniği uzun zaman ve çok dikkatli çalışmayı gerektirdiğinden biraz uzun süre ve sabır is­ter.

Çizgi ile çalışmak ve ta­rama tekniğinde eser üret­mek ressam olarak kendime ait olan bir ifade özgürlüğü sağlıyor bana.100 yıl sonra resmim bir müzede asılıysa ne mutlu bana!Postmodern sonrası günümüz sanat dünyasında geleneksel ve ‘hala var olan’ resim sanatının duayen bir temsilcisi olmak nasıl hissettiriyor size?Bir resme başlamadan önce, beyaz kağıt ya da tuval önüne oturduğumda her zaman kendimi sanki sınava giren bir öğrenci gibi hissederim.

O an hocaların önünde resim yapıyor gibiyimdir.

Sanatımda belki de geleneksel resim tekniklerini çağdaş ekipmanlar/teknikler doğrultusunda yapmıyorum gibi gözükse de bence her sanatçı yaşadığı günlerin çağdaş sanatçısıdır.

Duayen miyim bilemiyorum.

Evet, çok uzun yıllardır hiçbir gün bırakmadan, çalışıp kendimi geliştirmek, ileri gitmek için çalışıyorum.

Eğer yarım veya hatta bir yüzyıl sonra sadece bir adet resmim bir müzenin duvarında asılmış olur ise ne mutlu bana!

İlgili Sitenin Haberleri