Haber Detayı
Kulağa söylenen bir itiraf
Kadebostanynin eski vokali olarak tanıdığımız Saint Stacy, ilk solo albümü Beginner Again ile yeniden sahnelerin merkezinde. 10 Ekimde yayınlanan albümün turnesi kapsamında Saint Stacy, İstanbula geliyor.
Kadebostanynin hipnotik sahnelerinde sesiyle tanıdığımız Saint Stacy, şimdi kendi evrenini kuruyor.
İsviçreli sanatçı, puslu vokalleriyle şekillendirdiği ilk albümü Beginner Againde hem kendine hem dinleyiciye yeni bir başlangıç sunuyor.
Elektronik tınılarla zarif bir dinginlik arasında gezinen albüm, sanatçının içsel dönüşümünün müzikal bir günlüğü gibi. 10 Ekimde müzik raflarında yerini alan albüm turnesi kapsamında, 14 Şubatta İstanbul Blindda sahne alacak Saint Stacy ile konuştuk.
Daha ne kadar ileriye gidebilirim Öncelikle tebrikler, 10 Ekimde müzik ahalisini şenlendirdiğiniz Beginner Again adlı ilk albümünüzle umarım tüm dünyada istediğiniz biçimde bir yankı uyandırırsınız!
Manidar albüm adı, aklıma şu iki soruyu düşürdü: Yeniden başlayan mı, yoksa baştan başlayan mı?
Albüm artık elimizde, yaratım sürecinden geriye hangi hisler kaldı?
Bu albümü yaratmak için birçok beklenmedik durumla yüzleşmek zorunda kaldım!
Gerçekten zorlayıcı ama komik anlar da, asla başaramayacağımı düşündüğüm zamanlar da oldu.
Net olarak diyebileceğim, bu albümü hayata geçirmek büyük bir emek ve zaman gerektirdi.
Yeni şeyler öğrenmek ve yeni bir yola uyum sağlamak, yeni bir insan olmak gibiydi.
Albümdeki şarkılar üzerinde çalışmak benim için büyük bir meydan okumaydı.
Yazmanın yanı sıra, daha önce yapmadığım şeyleri nasıl yapacağımı ve kaydedeceğimi de öğrendim.
Bildiklerimi yeniden gözden geçirmek ve yeni bir alana adım atmak iç içeydi.
İlk albüm genelde bir sanatçının kendine ilk defa uzun baktığı andır.
Bu albümde kendinizde ilk kez neyle karşılaştınız?
Giderek güçlenen bir dayanıklılığım ve çalışma ahlâkım olduğunu fark ettim.
Bu küçük enerjinin ve bu üretim makinesinin her geçen gün biraz daha büyüdüğünü görmek bende daha ne kadar ileriye gidebilirim sorusunu uyandırıyor.
Eleştirmenler, ses dünyanızda hem minimal bir dinginlik hem de modern elektronik bir akış olduğunu söylüyor.
Bu bağlamda Beginner Againin ilhamı neydi; prodüksiyon süreci nasıl şekillendi ve kimlerle çalıştınız?
Miks ve ek prodüksiyon için İsviçreli prodüktör FlexFab ile iş birliği yaptım.
Bugün, çok yakında izleyebileceğiniz canlı performansımı yaratmak için de onunla çalışıyorum!
İlhamımı her zaman birçok farklı şeyden alıyorum; kendi hayatımdaki hikâyelerden, bana ilham veren kitaplardan ya da tamamen hayal ürünü hikâyelerden...
Ayrıca yalnızca bir his veya ruh halinin beni etkilemesini de severim.
Bence, insanlar bunu gerçekten hissedebiliyor; bu yüzden sık sık müziğimin onlara sakinlik ve dinginlik hissi verdiğini söylüyorlar.
Bazı şarkılarınızda sesiniz neredeyse bir fısıltıya dönüşüyor, sanki dinleyicinin kulağına söylenen kişisel bir itiraf gibi.
Bana yansıyan bu samimiyet hâli, sanki müzik anlayışınızın bir parçası gibi.
Sizin yorumunuz ne olur?
Ayrıca bu albümü dinleyen birine, sadece tek bir cümle bırakma şansınız olsa, o cümle ne olurdu?
Bu kesinlikle tarzımın bir parçası!
Onu kişisel bir itiraf olarak tanımlamanı gerçekten sevdim; daha önce bu şekilde düşünmemiştim.
Ama haklısınız, bunda kesinlikle bir doğruluk payı var!
Kesinlikle o cümlem şu olurdu: Yolunu cesaretle takip et!
Sizi ilk defa, 2016-2020 yılları arasında Kadebostanynin vokalisti Kristina olarak radarımıza almıştık; Mind If I Stay performansınız -bence- hâlâ birçok müzikseverin belleğinde özel bir yerde!
Ardından Saint Stacy solo projenizle ilk tekliniz By the Wind ile bizlere selam verdiniz.
Ve 2023te yayınladığınız Purple Vibe, Remind Me, Warm Beginning of November ve Feel Like Myself şarkılarınızla artık kendi hikâyenizi anlatmaya başladınız.
Şimdi ise ilk albümünüz Beginner Again ile karşımızdasınız.
Kadebostany döneminden sonra artık kendi hikâyemi anlatmalıyım dediğiniz an nasıl gelişti?
Aslında mesele kendi hikâyemi anlatmak değil, onu yaratmakla ilgili.
Kadebostany ile olan deneyimim harikaydı!
Performans sergilemeyi çok seviyordum ama yeni bir şey keşfetmek istedim.
Başta bu pek gerçekçi görünmüyordu, Kadebostany turnelerini bırakıp beste ve prodüksiyona odaklanacağımı söylediğimde, çevremdeki insanlar, Delirdin mi sen? diyordu ama Asla başaramazsın sözünü duymak beni hiç caydırmadı, aksine motive etti.
Yaratmaya çalıştığım bir persona yok Şarkıcı, söz yazarı ve moda sanatçısı kimliklerinizle sizi yeni keşfedecek olanlar için, müzikte derdiniz nedir?
Sizi müzikal yolculuğunuzda etkileyen isimler kimler/di?
Beni etkileyen belirli sanatçılar olmadı. 14 yaşında gitar çalmaya başladım ve klasik müzikten popa, bluesa kadar her şeyi keşfetmeyi sevdim.
O yaşta bile oldukça meraklıydım. 18–19 yaşlarındayken caz bölümünde bir konservatuvara girdim ve buna bayıldım!
Müzisyen kimliğinizin yanı sıra başarılı bir girişiminiz de var: La Peau De Peche markanız hayatınızda nasıl bir yer tutuyor?
Çünkü görünen o ki, üretim sizin için sadece müzikle sınırlı değil, sanki bir yaşam biçimi...
Yaratımı en geniş anlamıyla hep sevdim.
Birkaç yıl önce el yapımı alternatif aksesuarlar satan küçük bir butik açtım.
İsviçrede bu tür dükkânlar nadirdir; Berlin veya canlı kulüp sahneleriyle öne çıkan diğer şehirler gibi değil.
Doğal olarak dark fashion kavramına ilgi duymaya başladım.
Moda dergisi çekimleri için sık sık benzersiz, alternatif parçalar yaratmam isteniyordu.
Ancak albüm kayıtlarına odaklanmak için giyim üretimini yavaşlattım.
Saint Stacy isminin içinde bile bir ikilik var: Kutsal ama dünyevi, sakin ama yaralı!
Bu isim sizin için ne ifade ediyor?
Bir persona mı, yoksa kimliğinizin başka bir boyutu mu?
Bu isimle yaratmaya çalıştığım bir yüz ya da persona yok.
Saint Stacy, benliğimin farklı yönlerinin bir birleşimi.
Örneğin, Kadebostany ile yaptığımız son turnede bir WhatsApp grubumuz vardı, adı Saint Kristi idi ve bu ismi ben vermemiştim, grubun yöneticisi koymuştu!
Şubatta İstanbulda sahne alıyorsunuz.
Kadebostany döneminde İstanbullu müzikseverlerle buluşmuştunuz ama bu kez sizi ilk defa solo dinleyecekler.
O geceye özel neler var; nasıl bir konser bekliyor gelenleri?
Her şeyi açıklamayacağım!
Gelip görmelisiniz!
Ama diyebilirim ki Türkiyeye geri dönmek ve sizler için sahne almak için gerçekten sabırsızlanıyorum!
İstanbulda her zaman harika anılarım oldu; bu sefer solo performansımla yeniden sahneye çıkmayı dört gözle bekliyorum.
Bugünlerde size iyi gelen neler var; kitap, albüm, şarkı, sergi, bir an ya da yürümek gibi?
Günlük rutininizde sizi besleyen şeyler neler??
Erken kalkıp yürüyüşe çıkmayı seviyorum!
İtiraf etmeliyim ki son birkaç ay yürüyüşe vakit ayıramayacak kadar yoğun geçti ama umarım yakında hiçbir şey yapmadan, temiz hava soluyarak ve sonbaharın düşen yapraklarını izleyerek yeniden enerji toplayabilirim.