Haber Detayı
Atatürk’ü Ankara’da hissetmek
Atatürk demek... Mücadele demek... Vatan demek... Özgürlük demek... Bağımsızlık demek... Egemenlik demek... Gurur demek... Onur demek... Devrim demek... Cumhuriyet demek... Ankara demek...
Atatürk’ü başkent Ankara’da da hissetmek gerek.*Atatürk’ün mebuslarla beraber dua ettiği o meşhur fotoğrafın çekildiği, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla yönetildiği, ilk anayasanın ve İstiklal Marşı’nın kabul edildiği, Ankara’nın başkent ilan edildiği, Cumhuriyet’in de ilan edildiği; Ulus’taki Birinci Meclis’e gitmek gerek.*1924-1960 arası ilke ve devrimlerin gerçekleştirildiği, önemli yasaların çıkarıldığı, uluslararası anlaşmaların imzalandığı, Atatürk’ün 15 Ekim-20 Ekim 1927 arasında 6 gün süre ile 36 saat 33 dakika boyunca süren ölümsüz eseri “Büyük Nutuk”u okuduğu; Ulus’taki İkinci Meclis’e gitmek gerek.*27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Atatürk’ün karargâh olarak kullandığı, Misâk-ı Milli’nin belirlendiği, Kurtuluş Savaşı planlarının hazırlandığı; Keçiören’deki Meteoroloji Müzesi’ne gitmek gerek.*Atatürk’ün Milli Mücadele’de komuta merkezi olarak kullandığı, “Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” sözünü ilk kez söylediği; Ankara Garı’ndaki Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi’ne gitmek gerek.*Samsun’dan yola çıkıp Ankara’ya gelen Atatürk ve arkadaşlarının 26 Aralık 1919’da fırtınaya yakalandıkları için Beynam Köyü muhtarı Veli Çavuş ve köylülerce misafir edildikleri; Balâ’daki Beynam Atatürk Tarih ve Kültür Evi’ne gitmek gerek.*Sakarya Meydan Muharebesi’nde 23 Ağustos’tan 13 Eylül 1921 tarihine kadar 22 gün Atatürk’ün karargâhı olan; Polatlı’daki Alagöz Karargâh Müzesi’ne gitmek gerek.*Atatürk’ün yapım sürecini bizzat yerinde incelediği ve denetlediği, gittiğinde vakit geçirdiği Cumhuriyet döneminin ilk betonarme barajı Çubuk-1 Barajı’nda yer alan; Atatürk Köşkü’ne gitmek gerek.*Atatürk’ün yalnız kalmak istediğinde gidip dinlendiği günümüzde plazaların gölgesinde kalan; Söğütözü’ndeki Atatürk Kolibası’na gitmek gerek.*Kasapoğlu Köşkü olarak bilinen, Ankaralılar tarafından satın alınarak Atatürk’e armağan edilen, yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün bitirildiği 1932’ye kadar Atatürk’ün 11 yıl boyunca ikamet ettiği; Çankaya’daki Atatürk Müze Köşkü’ne gitmek gerek.*Normalde İsmet İnönü’nün oturduğu, Atatürk’ün de her hafta birkaç akşam konuk olduğu; Çankaya’daki Pembe Köşk’e gitmek gerek.*Ve Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en anlamlı eseri; Anıtkabir’e gitmek gerek...*Gidin, gezin, görün ve ATA’yı hissedin...
Mustafa Kemal Atatürk’e rahmet ve minnetle...‘BİZİM ZAMANIMIZDA KIZILAY’DA TABELA KUYRUKLARI OLURDU’ARTIK şuna alışmamız, yadırgamamız gerekiyor; sosyal medyada özellikle alakasız bir durum ve paylaşım bir anda ülke geneline, hatta dünyaya akım olarak yayılabiliyor.
Buna öncülüğü de gençler yapıyor.*Son örneklerinden birini Ankara’da yaşıyoruz.*Resmi adı “John F.
Kennedy Caddesi” olan, başkentlilerin “Kennedy Caddesi” olarak bildiği caddede “Eskişehir, Ayrancı, Dikmen, Kızılay” yönlerini gösteren bir tabela var.
O tabelanın özellikle en altındaki “Kızılay” kısmı gençler arasında bir anda popüler oldu.*Tabelaya tırmanarak asılmak, fotoğraf çektirmek ve bunu “En Ankara Fotoğrafım” notuyla paylaşmak moda haline geldi.*Başka kentlerden bile fotoğraf çektirmek isteyenler Ankara’ya gelmeye başladı.*Durum böyle olunca Kızılay tabelasının başı da haftalardır bin türlü beladan kurtulamadı.*Popüler hale gelen tabela, çalındı, ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) yenisini taktı.
Belediye, poz vermek isteyen gençler için tabelanın arka kısmına bir de barfiks demiri yerleştirdi.*Yeni takılan tabelanın üstü etiketlerden, yazılardan okunmaz hale geldi.*Belediye, tabelayı ikinci kez değiştirmek durumunda kaldı.
Hatta boyunu da uzattı.*Tabela halen ilgi görmeye devam ediyor, gençler gidip fotoğraflar çektiriyor sosyal medyada paylaşıyor.
Tabelanın önünde kuyruklar da oluyor.*A partisi, B partisi...
Ankara’da trafik sorunu, su sorunu, kiraların pahalılığı, ekonomi filan...
Bunlar bir yana gençlerin gündemi diğer yana.
Görünen o ki başkentteki birçok gencin partisi şu sıralar tabela partisi.*Ve geçmişteki kuyrukları büyüklerinden dinleyen bu gençler, bugünleri yıllar sonra belki de şöyle anlatacaklar; “Bizim zamanımızda Kızılay’da tabela kuyrukları olurdu...”SARI SUYUN 2 NEDENİBU köşeden 27 Ekim’de son dönemde birçok kişiden “Suyumuz sarı akıyor” şikâyetini duyduğumu belirtmiştim.
Kesinti sonrası gelen suyun sarılığından şikâyet edenler kadar sürekli sarımsı renkte aktığını belirtenler de vardı. “ASKİ Genel Müdürlüğü’nün bu konuda bilgilendirici bir açıklama yapması şart” demiştim.
ASKİ’den bir açıklama geldi: “İvedik Arıtma Tesisi, ülkemizin en büyük ve en iyi işletilen tesislerindendir.
Demir, alüminyum, mangan gibi suya renk verebilecek metallerin giderimi yüzde 95-99 arasındadır.
Barajlar her ne kadar dip seviyelerde olsa da üretilen su, TS266, WHO, EPA, EU gibi yönetmeliklere tamamen uygundur.
Tesislerimizde üretim faaliyetleri ve üretilen su 7/24 esasına göre denetlenmektedir.
Bu sonuçlar web sitemizde şeffaf olarak yayınlanmaktadır.
Ayrıca Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu, Ankara il genelinde binden fazla noktadan numuneler alarak üretilen suyu denetlemektedir.
Birimlerimiz tarafından yapılan detaylı kontroller ve analizler sonucunda sarı su şikâyetlerinin 2 genel nedeni olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan çalışmalarda sürekli sarı su şikâyeti alan abonelerimizin çoğunun evinin tesisatının eski olduğu, depoların temizlenmediği, tesisatı yeni olanlarda dahi su saatinin bağlantılarının metal ve paslı olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar içilebilir nitelikte su sağlansa bile bu sebeplerden suyun sarardığı görülmektedir.
Anlık oluşan kısa sürede düzelen sarı su şikâyeti ise kesintilerden sonra yaşanmaktadır.
Bu tip şikâyetler de genel neden su kesintileri sonrası hatlarda suyun basıncının düşmesi ve hatların tam dolu olmaması akabinde su verilmesi ile basınç yükselerek eski olan şebeke hatlarından basıncın aniden artması ile metal hatlarda bulunan materyalin suya karışmasıdır.”*ASKİ yetkililerine detaylı açıklama için teşekkür ediyor, kent sakinlerinin bilgisine sunuyorum.ANKARA KALESİ’NDE KISA BİR TUR ATTIMANKARA Kalesi’nde Emin Antik Sanat Merkezi ve Sanat Kahvesi isimli bir mekân var.
Çok eskiden Keçiören Belediyesi’ndeki görevinden bu yana tanıdığım, bildiğim, Ankara ve sanat sevdalısı İbrahim Terzioğlu, burada oğlu ve kızıyla misafirlerini ağırlıyor.
Geçen hafta çarşamba günü bir buluşma tertip etti, beni de davet etti.
Meslek büyüklerim Yılmaz Bozkurt, Dursun Erkılıç, Cahit Saraçoğlu ve yazar Ümit Yaşar Gözüm ile bir masa etrafında buluştuk.
Geçerken mekâna uğrayan Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Kent Tarihi, Tanıtım ve Turizm Dairesi Başkanı Çetin Ünal da kısa bir süre sohbetimize dahil oldu.
Ankara Kalesi’ni ve bölgeyi konuştuk.
Keyifli sohbet sonrası Zerrin-İlham Enveroğlu çiftinin Emin Antik’teki sergisini gezdik.
Çok da beğendik.
Kıymetli buluşma için Terzioğlu’na teşekkür ettim ve bu ziyareti fırsata çevirip bir de kaleyi gezeyim istedim.*Kale kapısından içeri girip yürürken tarihi Kınacızade Konağı’nın işletmecisi değerli dostum Fuat Ülger’e de uğramak istedim, yerinde yoktu başka bir güne sözleştim.*Alitaşı Sokak’tan Akkale burcuna doğru yürüdüm.
Hisar İtfaiye İstasyonu’nun biraz ilerisinde bana göre en güzel Ankara manzaralarından birine sahip olan parka da uğradım yenilendiğini gördüm.
Hıdırlıktepe’yi ve kenti kuş bakışı izledim.
Geri dönüp kale surlarına çıkıp kentin diğer taraflarını da kuş bakışı gördüm.
Pilavoğlu Han’a uğradım tekrar Koyunpazarı’ndan aşağı Ulus’a doğru indim.
Hızlı ve kısa bir tur olsa da çok iyi geldi.*Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), İç Kale’de etap etap yoğun bir restorasyon ve sokak sağlıklaştırma çalışması yaptı.
Çalışmalarda sona gelinmiş gibi.
Aslında ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Beypazarı’nda uyguladığı başarılı model burada da yürütülüyor.
Ve gerçekten de kalenin çehresinin değiştiği açıkça görülüyor.
Yeni çehreye kavuşan yerlerde de kafeler ve mahalle sakinlerinin satış yaptığı yerler açılmış.
ABB bir de içinde Ankara mutfağının da olacağı Gastronomi Merkezi yapıyor.
Bu da çok önemli.
İşin özü; Kale artık eski Kale değil.
Yakın zamanda gitmediyseniz siz de gidip mutlaka görün...
Tavsiye ederim.