Haber Detayı

108 yıl önce ‘bütün iktidar Sovyetlere!’ geçmişti
özgürlük meydanı aydinlik.com.tr
09/11/2025 00:00 (1 ay önce)

108 yıl önce ‘bütün iktidar Sovyetlere!’ geçmişti

Ekim Devrimi, aynı zamanda hem başka ülkelerdeki işçi ve emekçi sınıflar için hem de bir avuç emperyalist ülke tarafından köleleştirilen ve köleleştirilme tehlikesi altında bulunan uluslar için de kurtuluş şafağını tutuşturan bir rol oynadı

“25 Ekim (7 Kasım) 1917’de sabah erkenden Bolşevik kuvvetler harekete geçtiler.

Kentin kilit noktaları işgal edildi.

Geçici Hükûmet üyeleri tutuklandı ya da kaçtı.

Öğleden sonra, Petrograd Sovyeti’nin bir toplantısında Lenin, “İşçi ve Köylü Devrimi’nin” zaferini ilan etti.

Aynı günün akşamı İkinci Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi, Rusya’da tüm iktidarın, ‘İşçi, Köylü, Asker Temsilcileri Sovyetleri’ne devredildiğini’ duyurdu. 26 Ekim 1917 akşamı, kongrenin ikinci ve son toplantısında, barış ve toprak sorununa ilişkin kararnameler kabul edildi ve yaygın olarak Sovnarkom adı verilen ve ilk işçi ve köylü hükûmeti olan Halk Komiserleri Konseyi’nin kurulması onaylandı. (E.

H.

Carr, Bolşevik Devrimi 1, Metis Yayınları, Birinci Basım, İstanbul, Kasım 1989, s. 100) 70 günlük Paris Komünü’nden sonraki ilk başarılı sosyalizm pratiğinin ilk iki gününü böyle özetliyor İngiliz tarihçi Edward Haller Carr.

Carr, aynı yerde, “25 Ekim (7 Kasım) zaferinin hemen hemen hiç kan dökülmeksizin gerçekleştiğinin” altını da çizerek, daha sonra yaratılan “korkunç, katil, cani, kan dökücü Bolşevikler” masalına da en anlamlı yanıtı vermiş oluyor.

KURTULUŞ ŞAFAĞINI TUTUŞTURAN ROL      Aslında Carr’ın özetlediği ilk iki gün, onu takip eden diğer günler, haftalar, aylar, yıllar ve on yıllar aslında şu anlama geliyordu: “İşçiler, emekçiler, köylüler, emekçi köylülerden oluşan askerler, bir ülkede iktidara gelebilir, iktidarda kalabilir, devleti yönetebilir; hem de burjuvalardan, toprak ağalarından, kilise mensuplarından çok daha iyi yönetebilir… Ve onların yönettikleri bir ülkede insanlar, çalışarak, üreterek, öğrenerek, kültürel faaliyetlere katılarak, eğitim ve sağlık imkânlarından, spor yapma olanaklarından özgürce ve hiçbir ücret ödemeksizin yararlanabilirler.” Ama sadece bu değil!

Ekim Devrimi, aynı zamanda hem başka ülkelerdeki işçi ve emekçi sınıflar için hem de bir avuç emperyalist ülke tarafından köleleştirilen ve köleleştirilme tehlikesi altında bulunan uluslar için de kurtuluş şafağını tutuşturan bir rol oynadı.

O Ekim Devrimi’dir ki, Mustafa Kemal önderliğindeki Millî Kurtuluş Savaşı’mıza maddi-manevi her türlü desteği verdi ve yine o Ekim Devrimi’dir ki, bütün mazlum milletlerin temsilcilerini 1-7 Eylül 1920’de Bakü’de, emperyalizme karşı Birinci Doğu Halkları Kurultayı’nda bir araya getirdi.

O Ekim Devrimi’dir ki, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman faşizmini toprağa gömdü, Kızıl Bayrağı Berlin’in burçlarına dikti.

Ve nihayet… O Ekim Devrimi, Asya’dan Avrupa’ya; Latin Amerika’dan Okyanusya’ya kadar dünyanın her yerinde işçilerin, emekçilerin, köylülerin, ezilenlerin, sömürgelerin kalbinde, bağımsızlık ve ayağa kalkma ateşini yaktı.

Ki, o ateş, bütün saldırılara, işgallere, ihanetlere, geri dönüşlere rağmen yanmaya devam ediyor… Onun yolundan giden Çin Halk Cumhuriyeti, sosyalizm sayesinde bugün dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girmiş bulunuyor.

Ekonomik ve askeri varlığıyla Amerikan emperyalizminin en korkulu rüyası ve gelişmekte olan dünyanın gözünü diktiği, kulaklarını sonuna kadar açtığı bir ülke olmuş durumda.

Ve o Ekim Devrimi’nin etkisidir ki, bugün Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti, İran ve Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizme karşı stratejik ortaklığını sağlayan… Devrime giden Türkiye, hem Ekim Devrimi’ne hem de Cumhuriyet Devrimi’ne çok şey borçludur ve borcunu en kısa sürede ödeyecektir… Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın!

İlgili Sitenin Haberleri