Haber Detayı

Nazım Hikmet'in zamansız oyunu: 'Yolcu'... Kurtuluş'un karanlığında umut hikayesi
Metin boran odatv.com
08/11/2025 15:28 (1 ay önce)

Nazım Hikmet'in zamansız oyunu: 'Yolcu'... Kurtuluş'un karanlığında umut hikayesi

Metin Boran yazdı...

Seferberlik yılları...

Anadolu’da merkezden uzakta ücra bir yerde bir tren istasyonu ve orada kaygı ve kederle kendi dünyalarında yaşayan iki erkek bir kadın.

İstasyon Şefi, Karısı ve Makasçı.

Ve hikayeye sonra dahil olan tüfekli atlı, Kuva-yi Milliye Süvari Subayı.Nazım Hikmet’in ilk defa 1967 yılında İstanbul’da Gen- Ar Tiyatrosu’nda sahnelenmiş olan dramatik yapıdaki Yolcu adlı oyunu şimdilerde Aysa Prodüksiyon tarafından usta yönetmen Rutkay Aziz’in reji yorumuyla tekrar seyirci karşısına çıkarılıyor.İlk gösteriminden sonra sayısız tiyatro topluluğunda sahnelenen (İstanbul Şehir Tiyatrosu 1977, Ankara Sanat Tiyatrosu 1991), sinemaya da aktarılan Yolcu’da Nazım Hikmet, Kurtuluş Savaşı yıllarında bir tren istasyonunda birbirlerine mecbur üç kişinin dar dünyalarına odaklanır.

Bu şahıslar İstasyon Şefi, Karısı ve Makasçı’dır.

Oyunda Nazım Hikmet arka planı güçlü metaforik bir hikaye anlatır.

İstasyon, kış, uzaklık, karanlık, ışık, dama, silah, telgraf direği hem soyut hem de somut anlamda kullanılarak katmanlı bir oyun ortaya koymuştur.Ülkenin karanlık günleri...

İstanbul işgal altındadır.

Batı Cephesinde savaş devam ediyor.

Fırtınalı bir kış günü, soğuk, ıssız bir istasyon, ortalıkta bir yaşam belirtisi yoktur neredeyse...

Adeta dış dünyadan yalıtılmış, yük trenlerinin bile durmadığı istasyon, telgraf direkleri devrilmiş, merkezle iletişim kopuktur.

Rutkay Aziz yönettiği ve İstasyon Şefi rolünü üstlendiği oyunun dekor tasarımı Serkan Kavurt’a, kostüm tasarımı Rabia Kip’e, ışık düzeni ise Mahmut Özdemir’e ait.

Müzik düzenlemede ise Mazlum Çimen imzası var.

Dekor, efekt ve türkülerle oluşturulmuş dramatik bir ortam.

Bir gözünü savaşta kaybetmiş, İstasyon Şefi duyarlıdır, kaygı içinde cepheden gelecek haberi beklemektedir.

Zaman geçmez, kitap okur, dama oynar, bir bekleyişi sürdürür küçük meşguliyetlerle...Hafif meşrep Karısı, kocasının kaygılarıyla ilgilenmez o gönül derdindir.

Makasçı’yla duygusal bir yakınlık kurar.

Kafkas Cephesi’nde bir bacağını kaybetmiş Makasçı, Cer Atölyesi’ndeki işinden buraya gönderilmiş.

İstasyon Şefi’nin karısıyla yakınlaşmaktan geri durmaz, yalnızdır, iletişim arar, bu kuş uçmaz kervan geçmez beldede bir aşk üçgeninde bulur kendini.

Başlangıçta edim ve eylemleri bireyseldir, kendi mutluluğunu düşünür.

Makasçı ve Kadın’ın yakınlaşması oyunun ilk gerilim noktasını oluşturur.

Hikayenin akışında beklenmedik bir anda Atlı girer sahneye.

Çeşitli cephelerde devam eden savaşın sonuçlarını haber verir.

İstasyondakiler merakla dinlerler.

Düşman geriletilmiş, ihanetçiler temizlenmiş, bir ışık görünür uzaktan.

Umutlanmışlardır...

İyimser bir hava dolar içeriye.Atlı’nın getirdiği haberlerle umutlanan istasyondakiler bireysel dünyalarından çıkarak toplumsal olana yönelirler.

Psikolojik olarak rahatlamışlar, durağanlık ortadan kalkmış, gerçek dünyaya dahil olmuşlardır.Deneyimli yönetmen Rutkay Aziz, oyunu gerçekçi bir yorumla sahneye aktarıyor.

Yorumunda başlangıçta bireysel olanın değersizliğine ve bencillikle ortaya çıkmış çarpık ilişkilerindeki ahlaksızlığa vurgu yaparak toplumsal olanı yüceltiyor.

Nazım Hikmet’in soyutlama yaparak metaforlarla anlattığı hikayeyi Rutkay Aziz, tarihsel arka planı güçlü ve düşünsel derinliği olan politik, ideolojik bir anlatıya dönüştürüyor.

Vatan, savaş, işgal, emperyalizm, mücadele, yurt sevgisi, bağımsızlıkçı tutum, aşk, ihanet, ve karşı tarafla iş birliği gibi olay ve olguları sahici bir yaklaşımla yorumunda öne çıkarıyor.Rutkay Aziz, yerinde bir tercihle oyunu kısaltarak tek perde sahneliyor.

Bu tercih hikayeyi somut bir anlatıma dönüştürdüğü gibi aynı zamanda durağanlıktan kurtararak ritimli bir gösteriye dönüştürüyor.

Oyunda gerçekçi bir yaklaşımla tasarlanan dekor doğal atmosfer yaratmakta önemli bir işlev üstleniyor.

Oyunda kullanılan türküler, Anadolu kokuyor.

Oyunda hüzün, umut, özlem, keder ve yalnızlık durumları türkülerin ahengiyle dile getirilerek dramatik vurguyu pekiştiriliyor.

Işık tasarımı dekorla uyum halinde anlatımda atmosferi güçlendiriyor.Oyunda anlatımın başat unsuru olarak oyunculuk öne çıkıyor.

Rutkay Aziz oyunda İstasyon Şefi’niyorumluyor.

Deneyimli oyuncu Taner Barlas Makasçı, Ekin Aksu ise İstasyon Şefi’nin Karısı rolünde.

Atlı’da Özcan Alpar’ı izliyoruz.

Dış seste ise Enes Sarı var.

Oyuncular hikayenin akışından başlayarak özenli, ölçülü ve samimi bir tavırla sahneye çıkıyorlar.

Oyuncular, oyun kişilerinin bireysel var oluşlarını, iç dünyalarındaki çelişki ve çatışmaları, özlem ve kederlerini, yalnızlık içinde tek düze dünyalarını sahici bir yaklaşımla yorumlayarak çıkıyor seyircinin karşısına.

Her bir oyuncu rolündeki değişimi, ses, duygu ve tavır olarak gerçeğe yatkın bir yaklaşımla ortaya koyuyor.

Oyunda kullanılan dekor, kostüm, ışık ve efektler de uyumlu bir birliktelik oluşturarak hikayenin görsel ve işitsel anlatımına önemli katkılar sunuyor.Nazım Hikmet’in işgal altındaki ülkenin içinde bulunduğu dramatik durumların ıssız bir İstasyondaki dört insanın hayatlarına etkisini sahici bir üslupla anlattığı iki perdelik Yolcu Rutkay Aziz rejisiyle dozu iyi ayarlanmış, tartımlı, dengeli, ölçülü, bir anlatıma dönüştürülmüş.Emeği geçenlere teşekkürler.

Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri