Haber Detayı

Kargaşa büyüyor: Anayasa Mahkemesini kaale almayan Yerel Mahkeme
Güncel odatv.com
08/11/2025 09:45 (1 ay önce)

Kargaşa büyüyor: Anayasa Mahkemesini kaale almayan Yerel Mahkeme

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman’ın AYM kararına rağmen tahliye ve yeniden yargılama talebini reddetti. Karara eşinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski danışmanına kadar pek çok isim tepki gösterdi.

İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman’ın yeniden yargılanması yönündeki Anayasa Mahkemesi kararını görmezden gelerek, tahliyesi ve yeniden yargılanma talebini reddetti.EŞİ İSYAN ETTİBu karara ilk olarak Tayfun Kahraman'ın eşi tepki gösterdi.

Meriç Demir Kahraman sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:"Bugün sabah Silivri'de Tayfun ile görüştük, karardan habersiz, umutla birbirimize sarıldık.

Şu an gerçekten çok üzgünüm.

Vera'yı okuldan alacağım ve ona ne diyeceğimi bilmiyorum...

Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmadığında ne yapılır bilmiyorum.Biz kimseye zarar vermedik, biz hayatımız boyunca kimseye kötülük etmedik, şimdi bize bunları neden yaşatıyorlar anlamıyorum.

Hayatım boyunca hayal dahi edemeyeceğim bir zulmün hedefi olmanın ağırlığını kelimeye dökemiyorum.Umutlu olmak istiyorum, zorlanıyorum.

Göz göre göre, masum olduğumuz halde ailemize çile çektirilirken ne denir, ne yapılır cidden bilmiyorum.

Kimsenin buna engel olamamasının çaresizliğini tarif edemiyorum.

Perişan haldeyiz"CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ESKİ DANIŞMANINDAN TEPKİİlk derece mahkemesinin kararını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski hukuk danışmanı olan Prof.

Dr.

İzzet Özgenç, X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:“İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri ile AZMETTİRİCİLERİ tarafından alınan/alınması sağlanan, 6.11.2025 tarihli ve 2021/178, K. 2022/178 sayılı ek kararla SUÇ işlenmiştir ve işlenmeye devam edilmektedir.

HSK tarafından gereğinin yapılması, toplumun beklentisidir.Yargı gücü kötüye kullanılarak Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığının çiğnenmesi ve bu suretle bir kişinin hürriyetinden yoksun bırakılmaya devam edilmesi, açıkça bir ANAYASA İHLÂLİdir.

Bu hukuksuzluğa karşı ilk tepkinin Anayasa Mahkemesi tarafından gösterilmesi gerekir.

Bu tepki, soyut açıklama şeklinde değil, eylemli olmalıdır.

Hukuka dönmek ve Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığını korumak için, tepki olarak Başkan derhal İSTİFA etmelidir."AKP'Lİ ŞAMİL TAYYAR: "TÜRKİYE BUNU HAK ETMİYOR"İlk derece mahkemesinin kararını eleştiren AK Partili Şamil Tayyar, mahkemenin AYM kararını yok saymasını hukuk dışı bir tutum olarak nitelendirdi.

Tayyar, açıklamasında şunları söyledi:"İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Anayasa Mahkemesi’ni yetki gasbında bulunmakla suçlayıp Tayfun Kahraman’la ilgili yeniden yargılama kararını yok sayması, çok açık ve net hukuk dışı karardır.

Anayasa'da açıkça belirtildiği gibi AYM kararları kesindir.Eğer bir yerel mahkeme, AYM’ye meydan okuyup kararlarını yok sayarsa en büyük zararı Türkiye’ye verir.

HSK, bu yerel mahkemeyi incelemeye almalıdır.

AYM de iktidar da takipçisi olmalıdır.

Bu, basit ve sıradan bir hadise değildir.

Anayasa rafa kaldırılıp her kurum kendi özel hukukunu oluşturmaya kalkarsa, gayri nizami unsurlar ülkeye hükümdar olur, kaos olur, yazık olur.

Türkiye bunu hak etmiyor"CHP LİDERİ ÖZGÜR ÖZEL: "ANAYASA YOK SAYILIYOR"Özel, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman hakkında verdiği hak ihlali kararına rağmen İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeniden yargılama ve tahliye talebini reddetmesine sert tepki gösterdi.Özel, kararın “anayasanın yok sayılması” anlamına geldiğini savunarak “Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinin anayasasızlaştırma, kuralsızlaştırma, kurumsuzlaştırma sürecinde bir eşik atlanıyor.

Herkes aklını başına alsın” dedi.

AYM kararlarının Anayasa’nın 138 ve 153’üncü maddeleri gereğince tüm organlar için bağlayıcı olduğunu hatırlattı.CHP lideri, AYM’nin hem adil yargılanma hakkı hem de sağlık yönünden ihlal tespiti yaptığını, buna rağmen ilk derece mahkemesinin karara uymadığını belirtti.

Özel, “Bu vakitten sonra düzen tutmaz.

Toplum sözleşmesini kişiye göre uygularsanız, mülkiyet ve yatırım güveni de sarsılır” dedi."ANAYASA'YA KARŞI FİİLİ DİRENİŞTİR"Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da söz konusu karar için “Bu yanlış bir karar değil, Anayasa’ya karşı fiili direniştir” ifadelerini kullandı.

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Özdağ, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan uzaklaştığını savunarak şu değerlendirmelerde bulundu:“Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya göre en üst yargı organıdır ve kararları tüm devlet kurumları için bağlayıcıdır.

Gezi olaylarıyla hükümeti devirmeye çalıştığı iddia edilen Tayfun Kahraman hakkında AYM hak ihlali kararı vermiştir.

Ancak ilgili ağır ceza mahkemesi bu kararı uygulamayı reddetmektedir”GAZETECİLER NE DEDİTürkiye Gazetesi Yazarı Cem Küçük, TGRT Haber'de katıldığı Medya Kritik programında AYM'nin Tayfun Kahraman hakkında verdiği hak ihlali kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmamasını eleştirdi. “Bence AYM kararı yanlış” diyen Cem Küçük, “Buna rağmen AYM’nin verdiği kararlar kesin ve tartışılamaz.

Mahkeme hak ihlali kararını uygulamalıydı” ifadelerini kullandı.Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin Tayfun Kahraman hakkındaki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına uymamasına tepki göstererek, şu köşe yazısını kaleme aldı:"Anayasa Mahkemesi, Tayfun Kahraman’la ilgili bir karar verdi.

Dedi ki:Yeniden yargılama yapılmalıdır.

Yerel mahkeme ise bu kararı tanımadı.*Anayasa Mahkemesi kararları...Tabii ki tartışılır.

Tabii ki eleştirilir.

Tabii ki beğenilmeyebilir.Ancak bir yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını tanımaması kabul edilemez.Anayasa’da açıkça belirtilir: AYM kararları kesindir.*Hukuk düzenindeki bu tür kararlar, Türkiye’nin ilerleyişinin önünü tıkıyor.Yerel mahkeme, “AYM yetki gaspı yaptı, o yüzden kararını tanımıyorum” dememeli, diyememeli.Yetki gaspı tartışması daha önce de yapılmıştı.Artık bu tartışmaya bir son verecek adımlar atılmalı, düzenlemeler yapılmalı"İSTANBUL BAROSU'NDAN TEPKİİstanbul Barosu, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından Tayfun Kahraman hakkında verilen hak ihlali kararının, ilk derece mahkemesi olan İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmamasına sert tepki gösterdi.

Baro, bu durumu anayasal düzene yönelik bir tehdit olarak değerlendirerek şu açıklamayı yaptı:"Anayasa Mahkemesi’nin Tayfun Kahraman ile ilgili verdiği ihlal kararına ilk derece mahkemesi tarafından uyulmaması hukuka aykırı olduğu gibi, anayasal düzeni ilga girişimidir.Anayasa Mahkemesi’nin daha evvel başka bir kararında da belirttiği gibi 'Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunan mahkemelerin ve kamu gücünü kullanan diğer organların, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez' (Şerafettin Can Atalay No. 3, §68-69)İstanbul Barosu olarak bir kez daha tekrar ediyoruz: Mahkemelerin birbirinin kararını 'tanımadığı' bir düzen yaratma çabasını kabul etmiyoruz.

Tayfun Kahraman hakkında verilen karar, tıpkı öncesinde birçok kişi için verilen Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gibi, anayasamızın 6, 11 ve 153. maddeleri uyarınca bağlayıcıdır.

Aksi davranışlar hukuku, toplumu ve nihayet hepimizin güvenliğini tehlikeye atmaktadır"AVUKATLARDAN TEPKİProf.

Dr.

Adem Sözüer Tayfun Kahraman kararı için yaptığı paylaşımda, "Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruda hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket ettiğini ileri sürüp AYM kararını uygulamıyorum demesi, Anayasa'ya ve kanuna açıkça aykırıdır" dedi.Prof.

Dr.

Ersan Şen de şu ifadeleri kullandı:"AYM kararları kesindir ve bağlayıcıdır. 'Yetki gasbı' veya 'yetki aşımı' tartışması, AYM’nin verdiği kararın kesinliğini ve bağlayıcılığını da engellemez.

Mahkeme kararlarına herkesin uyması gerektiğine dair Anayasa hükmü bir yana; yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, AYM’nin ihlal kararında belirttiği ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar vermekle yükümlüdür.

Mahkeme ancak yeniden yargılama yaparak gidereceği ihlalin sonucunda vereceği kararda serbesttir""AYM KARARLARINA UYUM DEMOKRASİNİN ASGARİ ŞARTIDIR"Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar da Tayfun Kahraman kararına tepki göstererek, Birgün Gazetesi'nde şu yazıyı kaleme aldı:"İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin, şehir plancısı Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği hak ihlali kararını “yetki gaspı” iddiasıyla uygulamayı reddetmesi, hukuk devleti ilkesini derin biçimde zedeleyen bir adımdır.

İlgili mahkemenin bu tutumu, AYM kararlarının bağlayıcılığına ilişkin Anayasa hükümlerinin lafzına ve yerleşik içtihada mutlak şekilde aykırıdır.Anayasa’nın 153. maddesi, AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını bağladığını belirtmekte; 90. maddesi ise temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla kanunlar çatıştığında antlaşma hükümlerinin esas alınacağını düzenlemektedir.

Bu hükümler, emek ve demokrasi mücadelesinin “asgari müşterek” zemini olup bugün de yürürlüktedir.

Bu zeminin fiilen askıya alınması, yalnızca bireysel davaları değil, tüm hak düzenini ve hukuk devleti ilkesini aşındırır.Emek hareketi açısından da bazı hatırlatmalar yapmak istiyoruz: AYM, sendikamızın ilgili başvurusunda (B.

No: 2015/14862; 09.05.2018) grev ertelemesini hak ihlali saymış; “ekonomik gerekçelerle” fiilî grev yasağının hukuk devletiyle bağdaşmadığını vurgulamıştır.

Bu içtihat, grev ve toplu pazarlık hakkının çekirdeğini korumuştur.

Ancak 14 Aralık 2024’te gece yarısı Resmî Gazete’de yayımlanan 9231 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, sendikamızın bazı işyerlerindeki grevleri “milli güvenliği bozucu nitelikte” denilerek ertelenmiş, sendikamız buna “grev yasağı” diyerek itiraz etmiştir.

Erteleme kararına rağmen metal işçileri, Ocak 2025 boyunca fiilen grevlerini sürdürmüş; nihayetinde süreç, kazanım getiren anlaşmalarla sonuçlanmıştır. 2025 yazında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürerken, AKP iktidarı yeniden “grev erteleme” adı altında grev yasaklarını devreye sokarak, AYM kararlarını ısrarla tanımadığını göstermiştir.Toplu iş sözleşmesi yetkisi için, çoğunluk tespiti ardından işverenlerce açılan yetki itirazı davaları yıllarca sürerek toplu pazarlığı kilitlemekte, üyelik düşüşleri ve işten atmalarla örgütlenmeyi ve TİS hakkını fiilen engellemektedir.

AYM bu gecikmelerin Anayasanın 51.

Maddesindeki sendika hakkını ihlal ettiğine defalarca hükmetmiştir: örneğin Şeker-İş, Petrol-İş, Nakliyat-İş ve sendikamızın son 5 yıl içindeki başvurularında, makul sürede sonuçlanmayan yetki itirazı yargılaması ihlal olarak kayda geçmiştir.

Ancak AYM kararlarına rağmen söz konusu, yasaların ve ilgili mevzuatın, Anayasa ve AYM kararlarına uygun olarak düzenlenmeyerek hakkın ihlali ısrarla devam ettirilmektedir.Anayasa Mahkemesi’nin 1 Mayıs/Taksim kararlarında da (DİSK ve Diğerleri (2), 12.10.2023), toplantı-gösteri özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlanamayacağı açıkça belirtilmiştir.

Uygulanmayan her AYM kararı, sahadaki sendikal hakları ortadan kaldırmakta ve demokratik alanı daraltmaktadır.AYM kararları kesindir; yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar.

Bu ilkeye uyulmaması, Anayasa Mahkemesi’nin kendi ifadesiyle, ihlalin bizzat kendisidir.Nitekim Şerafettin Can Atalay başvurularında AYM (B.

No: 2023/53898, 25/10/2023; B.

No: 2023/99744, 21/12/2023) seçilme hakkı ile kişi hürriyetinin ihlal edildiğine hükmetmiş ve uygulama yükümlülüğünü açıkça hatırlatmıştı.AİHM’in Demirtaş ve Kavala kararlarına da uyulmamıştır.

Bu yalnızca uluslararası yükümlülüklerin değil Anayasanın 90. maddesinin de ihlalidir.

Bu durum bir bütün olarak temel hakları ve özgürlükleri rafa kaldırmakta, hukuki güvenceyi de zayıflatmaktadır.Bugün gelinen noktada; AYM kararlarının “süper temyiz” söylemleriyle etkisizleştirilmeye çalışılması, hukuk hiyerarşisini tersine çeviren, yargı birliğini bozan ve toplumsal barışı tehdit eden bir çizgidir.

İstanbul 13.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin dünkü kararı bu bakımdan geri dönülmesi gereken bir hatadır.AYM’nin Tayfun Kahraman dosyasındaki kararı derhâl uygulanmalı, yeniden yargılama yapılmalı ve hak ihlali giderilmelidir.AYM ve AİHM içtihadına eksiksiz uyum sağlanmalı; grev ertelemesi ve toplantı-gösteri özgürlüğü alanında verilen ihlal kararlarının gereği yerine getirilmelidir.Yetki itirazları yoluyla yıllara yayılan yargılama gecikmeleri son bulmalı; çalışanların örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını fiilen ortadan kaldıran uygulamalar sonlandırılmalı, gerekli yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.Son olarak “Yeni anayasa” tartışılacaksa, önce mevcut Anayasa’nın, AYM’nin ve AİHM’in “emek ve özgürlük” lehine kararları tam olarak uygulanmalıdır.

Hatırlatırız ki demokrasi, bir haklar rejimidir; hakları için işyerlerinden başlayarak tüm ülke sathında mücadele eden biz metal işçileri, demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, hukuk devletini savunmaya devam edeceğiz"Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri