Haber Detayı
Haydi, Kalbini Fırlat!
Haydi, Kalbini Fırlat!
Doğmakta olan şafağa bir karanfil at, Haydi, sen de kalbini fırlat, Büyüsün al bayrağın alı, kendini şafağa kat. *** Doğuyor güneş, doruklar hızla kızarıyor, Gözlerini yere indiren, sen, kaldır başını, Kaldırın başlarınızı dostlar yukarı, daha yukarı. *** Geliyoruz uzak yoldan, en az yüz elli yıllık, Yorgun değiliz, ölesiye genciz ki o kadar, Karışmış aramıza, üç binlerde doğan çılgınlar. *** Dörtnala, dört ayrı yönden uçuyor atlarımız, Karışıyor kanlarımız köpük köpüğe… Çıkıyor topraktan tunç alaylar, çırılçıplak. *** Ataların öğütlerini yanımıza aldık, Geliyoruz, geçmiş hatalara ağlayıp sızlamadan.
Geleceğin halatlarını kollarımıza bağladık. *** Ağır ağır emdiriyoruz güneşi kanımıza, Eritir gibi turunçlu akideyi ağızda… İçiyoruz biz de meçhul askerin içtiği kaynaktan. *** Dizlerinin üstünde uyuşan, sen, ayaklan, Haydi, göster kendini Tandoğan’da… Çıkıyoruz buradan yükseğe, daha yükseğe. *** Yıkarak geliyoruz ihanet barikatlarını, Elimizle buruşturduk yolda birkaç panzeri, Zulüm gazı panzehirdir bize, yayla havası gibi. *** Çağrıldık ana karargâha, Kasımın tam On’u.
Geçerek özgürlük kulelerinin arasından, Adımlıyoruz birlikte, birliğin aslan kesildiği yolu. *** Namık Kemal de aramızda, Fikret de, Nazım da, Binbaşı Şahin de, Kartallı Kazım da… Çıkıyoruz ulu başbuğun huzuruna, başımız dik. *** Geldik, yarım kalan işi tamamlamaya, Yanıp yakınmak için değil, yanıp yaşamak için, Açık kalan ölüm kapısını kapatmaya. *** Anıtkalp, dev bir karanfil gibi: Güm!
Güm!
Çarpıyor derinden: Güm!
Gümm!
Gümmm!
Çarpıyor… Çarpıyor… Çıkacak yerinden!