Haber Detayı
Özgür Özel: O kurumu yok etmeye geliyoruz
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'Herkes gelirken ‘YÖK’ü kaldıracağız’ dedi, kimse kaldırmadı. Biz o yüzden biz ‘YÖK’ü kaldıracağız’ demiyoruz. ‘YÖK’ü kaldıracağız’ dersek yalan. Kaldıramayız. Biz YÖK’ü yok etmeye geliyoruz arkadaşlar.' dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de yapılan “Her Gencin Hakkı: Nitelikli, Özerk, Demokratik ve Yaşanabilir Üniversite” paneline katıldı.
Burada konuşan Özel, "YÖK’ü yok etmeye geliyoruz arkadaşlar.
YÖK’ü yok edeceğiz.
Çünkü bir şeyi kaldırınca başka bir yere kondurmak lazım.
Orada da bir takım mahsurlar var.
YÖK’ü yok edip, akademinin özerkliğinin ve özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız." ifadelerini kullandı. 'O GÜN BUGÜNDÜR REKTÖR ATAMASI KAYYUM ATAMASI ŞEKLİNDE' Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: "2016’dan beri rektör atamalarını kayyum ataması şeklinde yapıyorlar.
Üniversitelerin başına günü, süresi dolanın yerine kayyum bir rektör atıyorlar ve öyle yönetmeye devam ediyorlar.
OHAL kalktı, Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.
İptal ettirdik.
Geçen sene tekrar iptal ettirdik.
Anayasa Mahkemesi en son 4 Haziran 2024’te Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisini yeniden iptal edip, ‘Anayasaya göre seçimle belirlenecek’ dedi.
Bir yıl süre verdi.
O süre bu yıl 4 Haziran’da doldu. 18 Haziran günü yeniden kanun yapıp, bir kelimenin yerine değiştirip, yine kanuna ‘Cumhurbaşkanı belirler’ yazdılar." 'AKADEMİK ÖZGÜRLÜKLERDE EN ALTTAKİ YÜZDE 10 İÇİNDEYİZ' "Bu yıl açıklanan Akademik Özgürlükler endeksinde Türkiye yine en alttaki yüzde 10’luk dilimde yer aldı.
Türkiye’de akademinin özgürlüğü; yani rektörün böyle seçildiği, böyle atandığı, üniversiteye sorulmadığı, en lazım olduğu yerden sandık ilk kaldırıldığı için Türkiye’nin bulunduğu dilimdeki ülkeler Kuzey Kore, Güney Kore, Güney Sudan, Katar ve İran." 'TÜRKİYE’Yİ BU CENDEREDEN ÇIKARMAYA TALİBİZ' Herkes gelirken ‘YÖK’ü kaldıracağız’ dedi, kimse kaldırmadı.
Biz o yüzden biz ‘YÖK’ü kaldıracağız’ demiyoruz. ‘YÖK’ü kaldıracağız’ dersek yalan.
Kaldıramayız.
Biz YÖK’ü yok etmeye geliyoruz arkadaşlar.
YÖK’ü yok edeceğiz.
Çünkü bir şeyi kaldırınca başka bir yere kondurmak lazım.
Orada da bir takım mahsurlar var.
YÖK’ü yok edip, akademinin özerkliğinin ve özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız.
Nitelikli, özerk, demokratik ve yaşanabilir bir üniversitenin her gencin hakkı olduğuna inanıyoruz.
Bunun için çalışıyoruz.
Rektörlerin liyakatli, şeffaflığı esas alan kriterlerle başvurmasını.
Yani rektör adayının başvuracağı zaman hangi kriterleri yerine getirmesi gerektiği, hangi liyakat sisteminin içinden bir şeyleri ispat etmiş olarak gelmesinin şeffaf ölçütlerini görmek istiyoruz.
Sonra?
Sonrasında o adaylar içinden sandık kurulacak.
Kim oy kullanacak?
Belli katsayılarla üniversitenin akademisyenleri oy kullanacak.
Üniversitenin öğrencileri ve emekçileri oy kullanacak.
Üniversite ile bağını koparmamış mezunlar oy kullanacak.
Rektör adayı olmaya layık adaylar içinden bir sandıkla kim seçiliyorsa, o seçilecek.
Cumhurbaşkanı sadece ve sadece onu atayabilecek arkadaşlar.
Eğitimi, öğretimi, eleştirel düşünceyi, üretkenliği, inovasyonu teşvik eden, disiplinler arası yaklaşıma sahip, dijital ve yapay zeka teknolojileri desteklenen şekilde yepyeni bir eğitim - öğretim tasarımı hazırladık, onu hepinizin takdirlerinize sunacağız. 'ÖĞRENCİ KREDİSİ HEDEFİMİZ KADEMELİ OLARAK 1,5 ÇEYREK ALTINDIR' “Üniversite öğrencisi, yine Erdoğan’dan konuşacağız.
Hiç gözünün yaşına bakmadan hatırlatacağız.
Ya yaşına hürmetim var.
Onun yoktu kimsenin yaşına hürmeti.
Erdoğan kendi benim yaşımdaydı, rahmetli Erbakan onun yaşındaydı. ‘Yaş 70, iş bitmiş’ diyordu kendini yetiştiren hocaya.
Oysa bizi yetiştiren hocaya kim diyebilir ‘Yaş 70, iş bitmiş.’ Ya da rahmetli Ecevit‘e ‘Ölünce mi bırakacaksın be adam?
Bırak biraz da gençler yönetsin’ diyordu.
O Ecevit’in o kadar hakkını yedi, o kadar ahını aldı ki, fitil fitil burnundan çıkıyor.
Ne olmuştu?
Deprem olmuştu.
Deprem İstanbul, İzmit, Yalova, Gebze.
Hepimizi perişan etti.
Depremden üç gün sonra, daha depremin üçüncü günü, ‘Çadır bekleyenler var, hükümet istifa’ diyordu. 2023’te 6 Şubat‘ta depremin 33’üncü gününde çadır bekleyenler vardı.
Kızılay, depremin üçüncü gününde çadır dağıtmak yerine, çadır satmıştı. 33’üncü gün, ‘Üç günde çadır veremeyen Başbakan istifa etsin’ diyen, 33’üncü gün bu soruları duymazdan geliyordu.
Şimdi de dediği lafa bakın. ‘Biz geldiğimizde Ecevit’in verdiği burs 45 liracıktı.
Biz onu şimdi 3 bin lira yaptık’ diyor.
Gençler, bana en çok kızdığı şey, ‘Çıkmış bütün Türkiye’yi geziyor sarraf sarraf, kuyumcu dolaşıyor.
Altın hesabı yapıyor’ diyor.
Bir altın hesabı da sizin için yaptım.
Karşıdaki en yakın kuyumcuya girin yapın. ‘45 liracık’ Ecevit‘in son verdiği yani Ekim 2002’de ‘45 liracık’ üniversite bursu 30 liracık olan çeyrek altından 1,5 tane alıyormuş.
Bugün çeyrek altın 11 bin lira.
Ecevit‘in verdiği 1,5 çeyrek altını versen, üniversite bursunun 16 bin 500 lira olması lazım. ‘3 bin lira yaptım’ diye övünüyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında kademeli olarak 1,5 çeyrek altın hedeftir.
Ancak iktidara geldikten bir yıl sonra öğrenci bursları bugünkü parayla, bugünkü kurla 11 bin 500 liraya, bir çeyrek altın düzeyine çıkarılacak.
Sonra kademeli olarak 1,5 çeyrek altın hedefine ulaşılacaktır.”