Haber Detayı
Rasyon kartlarından pastalara; savaş sonrası şekerin yükselişi
Yeni bir BMJ araştırması, 1950’li yıllarda İngiltere’deki şeker karne uygulamasının, o dönemde doğan bireylerde kalp hastalıklarını yüzde 20 oranında azalttığını ortaya koydu. Uzmanlara göre erken dönemdeki beslenme politikaları, kalp sağlığının temellerini belirliyor.
Yeni yayımlanan bir analiz, bebeklikte sınırlı şeker tüketiminin, yetişkinlikte kalp ve damar hastalıkları riskini anlamlı biçimde azalttığını gösterdi.
İngiltere’de 1953 yılında sona eren savaş dönemi şeker karne uygulamasından önce doğan kişilerin, kalp krizi, inme ve kalp yetmezliği gibi rahatsızlıklara yakalanma olasılığı yaklaşık yüzde 20 daha düşük bulundu.Araştırma, Çin ve Avrupa’daki üniversitelerden bilim insanlarının iş birliğiyle yürütüldü.
Ekip, 1951 ile 1956 yılları arasında doğan 63 bin İngiliz vatandaşının sağlık verilerini inceledi.
Bu kişiler, UK Biobank adlı geniş katılımlı veri tabanında yer alıyordu.ŞEKER TÜKETİMİ RASYON SONRASI İKİ KATINA ÇIKTIİkinci Dünya Savaşı sırasında başlatılan karne uygulaması, kişi başına haftada 8 ons (yaklaşık 32 gram) şekerle sınırlandırılmıştı. 1953’te kısıtlamaların kalkmasıyla birlikte İngiltere’deki ortalama şeker tüketimi bir yıl içinde iki katına çıktı.Bilim insanları, bu “doğal deneyin” erken yaşam beslenmesiyle kalp sağlığı arasındaki güçlü bağı gözler önüne serdiğini belirtti.
Araştırma sonuçları, BMJ dergisinde yayımlandı ve Guangzhou Belediye Araştırma Fonu tarafından desteklendi.DİYABET VE TANSİYON BAĞLANTISIYeni bulgular, bir yıl önce Science dergisinde yayımlanan ve Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından finanse edilen araştırmayla da paralellik gösteriyor.
Söz konusu çalışma, erken dönem şeker kısıtlamasının diyabet riskini yüzde 35, yüksek tansiyonu ise yüzde 20 oranında düşürdüğünü ortaya koymuştu.BMJ yazarlarına göre, bu iki etken —diyabet ve yüksek tansiyon— kalp hastalıkları riskindeki azalışın yaklaşık üçte birini açıklıyor.UZMANLAR NE DİYOR?Imperial College London’dan Prof.
Azeem Majeed, çalışmayı “metodolojik olarak güçlü” olarak nitelendirirken, “demografi, genetik, ebeveyn sağlığı ve bölgesel farklılıklar gibi değişkenler için yapılan istatistiksel düzeltmeler oldukça sağlam” dedi.
Ancak Majeed, araştırmanın en büyük kısıtının “gerçek şeker tüketiminin bireysel olarak ölçülmemiş olması” olduğunu vurguladı.British Heart Foundation diyetisyeni Dell Stanford, bulguların bebeklik döneminde fazla şekerden kaçınılması gerektiğine dair Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerini güçlendirdiğini söyledi.
Stanford, hükümetin ocak ayında yürürlüğe girecek olan yüksek şekerli gıda reklam yasaklarının önemini hatırlattı.Buna karşılık, Reading Üniversitesi’nden Prof.
Gunter Kuhnle araştırmaya temkinli yaklaştı: “O dönemdeki diğer sosyal ve ekonomik faktörlerden şekerin etkisini tamamen ayırmak mümkün değil.
Bu nedenle bulgular, doğrudan politika geliştirmek için yeterli olmayabilir.”KÜRESEL UYARIAraştırmacılar, günümüzde hamile ve emziren kadınların günlük ortalama 80 gramdan fazla eklenmiş şeker tükettiğine dikkat çekerek, bunun “fetüs için olumsuz bir ortam oluşturabileceği” uyarısında bulundu.Sonuç olarak uzmanlar, ilk bin gün —yani gebelikten ikinci yaşın sonuna kadar olan dönem— boyunca şeker tüketiminin kısıtlanmasının, ilerleyen yaşlarda kalp hastalıklarını önlemede güçlü bir koruma sağlayabileceğini vurguluyor.Kaynak: Financial TimesOdatv.com