Haber Detayı
ABD’li neoconlardan Trump’a: ‘Kıbrıs planını açıkla Nobel’i al’
ABD derin devletinin yayın organlarından Washington Examiner, Trump’tan Ada’dan Türk askerinin çıkması karşılığında sıra dışı teşviklerin sunulacağı bir ‘Kıbrıs Planı’ ortaya koymasını istedi.
ABD’nin Batı Asya’yı yeniden şekillendirme projesinde oklar yeniden Kıbrıs’a döndü.
ABD derin devletinin yayın organları, Trump’a Kıbrıs’ta bir sözde “barış planı” ortaya koyması için baskı yapmaya başladı.
Geçen hafta Washington Examiner’da çıkan bir makale, bu baskıyı gösteren somut ifadeleri içeriyor.
Ani Chkhikvadze tarafından kaleme alınan analizde, Türkiye’nin 1974’te Kıbrıs’ı işgal ettiği, sonraki yıllarda Ada’yı birleştirme çabalarının sonuçsuz kaldığı ve BM görüşmelerinin iki millet arasındaki ayrılığı artırdığı belirtiliyor. “Ancak durum değişiyor.” denilen analiz, şöyle devam ediyor: “Kuzey’deki seçimde ılımlı bir aday olan Tufan Erhürman, sertlik yanlısı Ersin Tatar’ı yendi.
Erhürman, yıllarca süren çıkmazın ardından Kıbrıs Rum Hükûmeti ile bir çözüm bulmayı vadederek kampanya yürüttü.
Onun zaferi, Ada’da nadir görülen iyimserlik anlarından biri oldu.
Siyasi izolasyonun yorgunluğunu yaşayan ve Türk yerleşimcilerin sayıca üstünlüğünden endişe duyan Kıbrıslı Türkler için, Erhürman’ın zaferi Güney ile ilişkileri yeniden düşünme fırsatı anlamına geliyor. “Değişim sadece Kuzey’de değil, Güney’de de yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis yönetimindeki hükûmet, on yıllardır hem diplomatik ortak hem de finansal destekçi olan Rusya ile yumuşak ittifakını kopararak Washington ve Brüksel ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor.
Lefkoşa, NATO’ya katılma arzusunu açıkladı, ülkedeki yasadışı Rus parasına karşı sert önlemler aldı ve İsrail ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştı.” Bunların yanında ABD’nin de bu yılın başında Baf’taki hava üssünü geliştirme konusunda uzmanlarını Ada’ya gönderdiği, bölgesel krizler sırasında üssün daha geniş yelpazedeki ABD uçaklarını barındırabilmesi için altyapının iyileştirmesini planlandığı aktarılıyor.
Kıbrıs’ın Orta Doğu’ya ulaşabilecek mesafede konumlanmış “düşünülemez bir uçak gemisi” olduğu belirtilen analizde, “Bu coğrafi konum, Washington’un Ada’ya yatırım yapmayı neden ilginç bulduğunu açıklıyor.” deniliyor. ‘SIRADA KIBRIS OLABİLİR’ Güney’in Batı’ya yöneldiği, Kuzey’in ise Türkiye’nin kontrolü altında kalmaya devam ettiği belirtilen analizde, Ankara’nın Ada’yı Doğu Akdeniz’deki güvenlik bölgesinin bir parçası olarak gördüğü, hala 40 bin askerini burada bulundurduğu ve Kuzey’de yeni üsler inşa ettiği hatırlatılıyor.
KKTC’nin ise Türkiye’ye bağımlı olduğu savunulan analizde, şu ifadeler yer alıyor: “Bu da Ankara’nın onayı olmadan yeniden birleşme yolunda hiçbir ilerleme kaydedilemeyeceği anlamına gelir.
Barış süreci bu yüzden başarısız oldu: Hiç kimse Türkiye’ye askeri varlığını ve güç projeksiyonunu feda etmeye değer bir şey teklif etmedi.
Başkan Donald Trump, bu donmuş çatışmanın tam da ihtiyacı olan kişi olabilir.
Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki onlarca yıllık düşmanlığı sona erdirmeyi başardı.
Sırada Kıbrıs olabilir.” TRUMP’IN HAVUÇLARI Analiz, şu önerilerle sona eriyor: “Trump, Türk askerlerinin geri çekilmesi ve Ada için yeniden canlanan güç paylaşımı planı karşılığında, Avrupa’nın desteğiyle savunma işbirliğinin artırılması, ticaret veya enerji anlaşmaları gibi BM’nin asla sunamadığı şeyleri Ankara’ya sunabilir.
On yıllardır Kıbrıs, diplomatların mezarlığı, bir çözümün her zaman yakın göründüğü ama asla ulaşılamayan güvenli bir çatışma alanı olmuştur.
Trump Yönetimi bu konuda harekete geçmeye karar verirse, bu çıkmazı nadir görülen bir dış politika başarısına dönüştürebilir ve Avrupa’nın en uzun süren bölünmelerinden birinin sona ermesine ivme kazandırabilir.” İsrail gazı Güney Kıbrıs’a taşınacak ABD, Doğu Akdeniz’de enerji ve diplomasi alanında eşzamanlı yürüttüğü girişimlerle bölgesel dengeleri kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışıyor.
ABD öncülüğünde, Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile kurulan “3+1” mekanizmasının yeniden devreye alınması gündemdeyken İsrail basınında dikkat çekici bir gelişme yer aldı.
Haberlere göre, Akdeniz’deki Karish, Tanin ve Katalan gaz sahalarını işleten İsrailli Energean şirketi ile GKRY merkezli Cyfield şirketi arasında bir mutabakat zaptı imzalandı.
Anlaşma kapsamında, İsrail gazının yeni bir boru hattı aracılığıyla GKRY’ye ihracı planlanıyor.
Proje hayata geçirilirse, İsrail’in Karish sahasından çıkarılan gazın boru hattıyla GKRY’nin Larnaka kentindeki elektrik santraline taşınması öngörülüyor.
Girişimin uygulanabilmesi için hem İsrail hem de GKRY makamlarının onayının gerektiği belirtiliyor. ‘Trump Nobel alabilir’ Pentagon’un elemanlarından Michael Rubin, iki gün önce dikkat çeken bir Kıbrıs yazısı kaleme aldı.
Türkiye’nin Gazze’ye asker göndermesinin büyük bir tehdit yaratacağını ileri süren Rubin, “daha iyi bir fikir” diyerek şunu önerdi: “Erdoğan, Türk güçlerini Gazze’ye sokmaya çalışarak, devletlerin kendi komşularında barışı koruma konusundaki geleneksel yasağı kaldırdı.
Bu, Trump’a yaratıcı yeni barış gücü konuşlandırmalarını teşvik ederek bölgesel barışı sağlama konusunda yeni fırsatlar sunuyor.
Örneğin, İsrail’in Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün yerini almasını önerebilir.
İsrail ve Kıbrıs demokrasi, ekonomi ve güvenlik ortaklarıdır.
Orduları birbirleriyle uyumludur.
BM, Kıbrıs’ta görev yapmak üzere İngiliz, Arjantinli ve Slovak askerleri ile İrlandalı ve Çinli polisleri işe alırken, İsrailliler daha etkili, ekonomik ve hoş karşılanacaktır. “Washington’un eski barış gücü ve sınır gücü operasyonlarında değişiklik yapması gereken tek ülke Kıbrıs değildir.
Ermenistan artık kesin olarak bir Batı ülkesidir, ancak hala bir Rus askeri üssüne ve sınır gücüne ev sahipliği yapmaktadır.
Bu, NATO üyesi Türkiye ile sınırının potansiyel bir jeopolitik çatışma noktası olduğu Soğuk Savaş günlerinin mirasıdır.
Bugün, Ruslar artık hoş karşılanmıyorlar, ancak Ermeniler Türkiye’ye karşı temkinli davranıyorlar.
Ermenistan gibi Ortodoks Hıristiyanlığı ve Batı yanlısı bir bakış açısını benimseyen Yunanistan, Türkiye-Ermenistan sınırında barışı koruma ve izleme rolünü devralacak doğal bir katkı sağlayıcı ülke olacaktır. “Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’nın üzerinde yükselen Beşparmak Dağlarında, Türk askerleri Türkiye’nin işgalini kutlamak için uzaydan görülebilen 1.400 fit uzunluğunda bir bayrak çizdiler.
Neyse ki, Türk bölgesinin bayrağı, İsrail’inki gibi beyaz zemin üzerine iki yatay şeritli.
Bayrağı İsrail bayrağına dönüştürmek ve yeni barış gücü ve gözlem üssünü işaretlemek için birkaç bin galon mavi boya yeterli olacaktır. “Trump, Kıbrıs’ta yarım asırdan fazla süren çıkmazı aşarsa Nobel Ödülü’nü kazanma şansını artırabilir, ayrıca ailesi de mavi boyaya ve Ermenistan sınırına Yunan bayraklarına yatırım yaparak büyük bir kâr elde edebilir.
Bu, Kıbrıs ve Ermenistan için kazan-kazan durumu olur.”