Haber Detayı
Büyükerşen- Yılmaz Güney'in sır ilişkisi
Gazeteci Emre Aygen, “Derin Çerçeve” programında Yılmaz Güney’in Yılmaz Büyükerşen ile cezaevi yıllarına dair bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış bir anısını paylaştı.
Gazeteci Emre Aygen, YouTube’da yayınlanan Derin Çerçeve programında Türk sinemasının “Çirkin Kral”ı Yılmaz Güney’in hayatına dair bilinmeyenleri gündeme getirdi.Programda, Güney’in İzmit Cezaevi’ndeki günlerine ilişkin dikkat çekici bir anıyı paylaşan Aygen, Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen ile yaşadığı olayı da anlattı.Aygen, Yılmaz Güney’in hapiste olduğu dönemde yaşanan bu hikâyeyi aktarırken, ünlü yönetmenin sinemaya olan tutkusunu ve çevresindeki insanlarla kurduğu bağları da gözler önüne serdi.Aygen programda şunları ifade etti:"Gelelim benim ailemle ilgili olarak Yılmaz Güney'le olan bağlantım neydi?
Her şeyden evvel Yılmaz Güney Mamak'ta mahkumdu.
O zaman da eşi Fatoş Güney Alaçam Sokak'ta bizim oturduğumuz apartmanın birkaç ilerisindeki bir apartmanda oturuyordu.
Ben de bütün arkadaşlarıma 'Fatoş Güney'e yardım edin, ona istediği bir şey varsa yerine getirin' derdim ve her cuma günü de akşamüstü Fatoş Hanım'ın ziline basardım.
Fatoş Hanım bir şeye ihtiyacınız var mı derdim.Bu dönem geçti.
Arkasından Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğrenciyim.
Bir seferinde rektör Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen beni çağırdı. 'Gel bakalım' dedi. 'Ne oldu hocam?' dedim.
Efendim Yılmaz Güney o zamanlar İzmit'te mahkum ama bir film çevrilmiş.
Yeşilçam Yılmaz Güney'e montaj makinesi vermemeye başlamışlar.
Dolayısıyla da filmin montajının yapılması lazım.
Yılmaz Büyükerşen de Yılmaz Güney'i hapishaneden aramış. 'Almanların bize verdiği ZDF'in verdiği bir montaj makinesi var.
Bu senin işine yarar mı?' demiş.Yılmaz Güney'in teknik görev yapan bir arkadaşı Eskişehir'e gelmiş.
Makineye bakmış 'tamam' demişler.
Bana da döndü. 'Sen şimdi dedi bu montaj makinesini bu kamyona yerleştirdik.
İzmit'teki hapishanede Yılmaz Güney'e götüreceksin' dedi.
Aman aman Allah'ım.
Derhal kamyona bindim.
Akşamüstü İzmit'te hapishaneye geldik.
Hapishane müdürüne gittik.
Arkasından Yılmaz Güney geldi. 'Çok teşekkür ederim' dedi.
O montaj makinesi hapishanedeki sinema salonuna yerleştirildi.
Ben de o arada Yılmaz Hoca'nın bir yıllık kira sözleşmesini getirdim.
Yılmaz Büyükerşen Yılmaz Güney'e montaj makinesini bir yıllığına kaç paraya kiraya verdi biliyor musunuz? 80 lirası.
Yılmaz Güney de bana 80 lirayı verdi.
O sırada ben hapishane müdürüne dedim ki 'ben bu akşam Yılmaz Güney'in mahkumiyet odasında kalabilir miyim?' dedim.
Müdür dedi ki, 'Efendim' dedi, 'Bir suç işlemeniz gerekiyor.
Yani siz hapishanedeki bir mahkumların bulunduğu odaya giremezsiniz' dedi.
Ben de hapishane müdürüne dedim ki 'ben size hakaret edeyim.
Beni içeriye alın' dedim. 'Olmaz öyle şey' dediler.
Sonra Yılmaz Güney döndü dedi ki, 'Tamam.
Benim sabah kahvaltıma gelsin' dedi.
Hakikaten sabahın köründe Yılmaz Güney'in mahkum olduğu odada kahvaltıya geldim.
Yılmaz Güney geldi.
Diğer bütün mahkumlarla kahvaltı sofrası kurulmuştu.
Yılmaz Güney elindeki soğanı bölerek mahkum arkadaşlarına bir lokma da bana verdi ve beraber bir sabah kahvaltısı yapmıştık.Sonra ben gazeteci oldum ve Fransa'da Yılmaz Güney Kan Film Festivalinde altın portakal ödülüne layık görüldü ve Yılmaz Güney Fatoş Güney'le birlikte Fransa'nın Strazburg kentinde Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesini ziyarete geldi.
Meclisten içeriye girdi ve bütün milletvekilleri ayağa kalktı, alkışladı.
Tabii o sırada Fatoş Hanım’a da 'Nasılsınız Fatoş Hanım?
İyi misiniz?' dedim.
Ondan sonra Yılmaz Güney döndü. 'Sen nereden tanıyorsun?' dedi. 'Fatoş Hanım Ankara'da Alaçam Sokak'ta otururken ben kendisine yardımcı olurdum dedim."Odatv.com