Haber Detayı

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu: Yök, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Elinde Bir Sopa Olarak Kullanı...
Güncel haberler.com
03/11/2025 17:35 (1 ay önce)

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu: Yök, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Elinde Bir Sopa Olarak Kullanı...

İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, YÖK’ün (Yükseköğretim Kurulu) kuruluşunun 44. Yılında yükseköğretimin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. YÖK’ün iktidarın elinde bir sopa olarak kullanıldığının vurgulandığı açıklamada, "Bugün yüksek öğretimde yaşanan akıl ve bilim dışı süreçler 12 Eylül darbecilerinin dahi hayal edemeyeceği boyutlara ulaşmaktadır. Aklın ve bilimin ışığını rehber edinmesi gereken üniversitelerin geldiği hal sorgulanmalıdır. YÖK bütün yan kurumlarıyla birlikte kapatılmalı, ilköğretimden üniversiteye kadar eğitim parasız, eşit, bilimsel, demokratik ve fırsat eşitliğine uygun planlanmalıdır." denildi.

Haber-Kamera: Hakan KAYA(İSTANBUL)- İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, YÖK'ün (Yükseköğretim Kurulu) kuruluşunun 44.

Yılında yükseköğretimin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

YÖK'ün iktidarın elinde bir sopa olarak kullanıldığının vurgulandığı açıklamada, "Bugün yüksek öğretimde yaşanan akıl ve bilim dışı süreçler 12 Eylül darbecilerinin dahi hayal edemeyeceği boyutlara ulaşmaktadır.

Aklın ve bilimin ışığını rehber edinmesi gereken üniversitelerin geldiği hal sorgulanmalıdır.

YÖK bütün yan kurumlarıyla birlikte kapatılmalı, ilköğretimden üniversiteye kadar eğitim parasız, eşit, bilimsel, demokratik ve fırsat eşitliğine uygun planlanmalıdır." denildi.İstanbul Barosu, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası temsilcilerinden oluşan İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu, YÖK'ün (Yükseköğretim Kurulu) kuruluşunun 44. yılında yükseköğretimin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu."Üniversitelerin mutlaka bilimsel özerkliğe, demokratik yapıya ve mali özerkliğe kavuşması gerekir"İstanbul Barosu binasında yapılan açıklama ilk olarak İstanbul Baro Başkanı Prof.

İbrahim Özden Kaboğlu konuştu.

Eski Türkiye zamanında üniversitelerde dekanların, rektörlerin öğretim üyelerinin oylarıyla seçildiğini hatırlatan Kaboğlu, 2017 Anayasa değişikliğinin ardından çıkartılan 703 numaralı Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile rektörlerin seçiminin tamamen kaldırıldığını ve bu yetkinin tümüyle cumhurbaşkanına verildiğini ifade etti.

Kaboğlu, "Üniversitelerin mutlaka bilimsel özerkliğe, demokratik yapıya ve mali özerkliğe kavuşması gerekir.

Bunun için Türkiye'nin demokratikleşmesi gerekir.

Anayasa madde 2'de yazan, insan haklarına dayanan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olma özelliği mutlaka çok uzak olmayan bir günde sağlanmalı.

Bu kazanımlar mutlaka uygulamaya konulmalı" dedi."İnsan gücü planlamasına dayalı nitelikli eğitim anlayışını savunmaya devam edeceğiz"İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Prof.

Dr.

Enver Sedat Küçükay, YÖK'ün Türkiye'de üniversitelerin yönetimini, planlamasını ve denetimini merkezi bir otoriteye bağlama gerekçesiyle kurulduğunu belirterek, "Ancak üniversitelerin başına getirilen bu denetim merkezi, başat amaçlarının birinin de 1981 yıllarında olan öğrenci hareketlerinin üniversitelerden yok edilmesi olduğunu da unutmamak gerekir. 12 Eylül darbesinin otoriter zihniyetini yansıtan bir yapı üzerine kurulan YÖK, 44 yıldır üniversitelerin özerkliğini sınırlayan, akademik özgürlüklerini daraltan ve siyasal iktidarla içiçe geçmiş bir kurum olarak varlığını sürdürmektedir.

YÖK'ün tarihi ne yazık ki 1402 sayılı yasa ile yapılan uzaklaştırmalar, KHK'lar ile akademisyen kıyımları, barış akademisyenlerinin ihraçları ve rotasyon adı altında yapılan sürgünlerle anılmaktadır.

Bu süreçlerin sonucunda eleştiriel düşünceden uzak, sessiz, bireysel ve toplumsal sorumluluk bilincini yitirmiş bir akademik ortam yaratılmıştır.

Meslek örgütleri olarak, insan gücü planlamasına dayalı nitelikli eğitim anlayışını savunmaya devam edeceğiz" diye konuştu."YÖK siyasi rejimin temsilcisi haline geldi"İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Pınar Özcan, YÖK'ün kendi içerisindeki anti demokratik yapılanmanın haricinde siyasi rejimin de bir temsilcisi haline geldiğini dile getirdi.

Özcan, 20 yıl önce 8 olan eczacılık fakültesinin sayısının bugün 63'e dayandığını söyleyerek, "Şu an geldiğimiz noktada her yıl yaklaşık 4 bin eczacı mezun oluyor.

Maalesef ki bu eczacıların yerleştirilebilecekleri bir istihdam alanı yok.

Bu durum buradaki tüm meslek grupları için de geçerli.

Sağlıkla alakalı da yarattığınız akademik olarak yetersiz açılan fakülteler neticesinde nitelikli mezun yetiştiremiyorsunuz.

Nitelikli mezun yetiştiremediğiniz de de sağlık alanında yaratabileceği tahribatı hepimiz tahmin edebiliyoruz.

Çeşitli demokratik eylemlerimizle eczacılık fakülteleri kontenjanlarında bine yakın bir kontejyan düşüşü sağladık ama bu düşüş sadece eski ve köklü devlet üniversiteleri kontenjanlarında yapıldı.

Vakıf üniversitelerinde kontenjan düşüşü yapılmadı tam tersine arttırıldı.

Bu da aslında sağlık gibi eğitimin de nasıl bir ticari amaçla yönetildiğinin de bir göstergesi.

İnsanları paralı sağlık gibi paralı eğitime de yönlendirildiğinin bir ispatı anlamına geliyor." ifadelerini kullandı."En büyük isteğimiz akademik bir meslek grubunun, akademik bir üniversitesinin olmasıdır"Fakülteler bünyesinde mali müşavirlik mesleği fakültesinin oluşmasının zamanının geldiğinin altını çizen İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yücel Akdemir, "Bugün üniversitenin ilgili birimlerinden mezun olan arkadaşlarımız, üniversitelerde verilen niteliksiz eğitimlerde bizim staj döneminde stajyerlerimizin ne kadar sıkıntılar çektiğini de görebiliyoruz.

Stajyerlerimizin eğitimi için kurslarımız var.

Kurslarımızda arkadaşlarımızı mesleğe hazırlıyoruz.

Hazırlama süreci içerisinde de en büyük eksikliklerinin üniversitelerde almış oldukları eğitimin niteliksiz ve yetersiz olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz.

En büyük isteğimiz akademik bir meslek grubunun, akademik bir üniversitesinin olmasıdır." diye konuştu."Bugün yüksek öğretimde yaşanan akıl ve bilim dışı süreçler 12 Eylül darbecilerinin dahi hayal edemeyeceği boyutlara ulaşmaktadır"Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Esin Köymen "YÖK, 12 Eylül rejiminin ürünüdür.

Bugün de mevcut rejim tarafından yüksek öğretimi dizayn etmek açısından bir araç olarak kullanılmaktadır.

Bugün yüksek öğretimde yaşanan akıl ve bilim dışı süreçler 12 Eylül darbecilerinin dahi hayal edemeyeceği boyutlara ulaşmaktadır.

Aklın ve bilimin ışığını rehber edinmesi gereken üniversitelerin geldiği hal sorgulanmalıdır.

YÖK bütün yan kurumlarıyla birlikte kapatılmalı, ilköğretimden üniversiteye kadar eğitim parasız, eşit, bilimsel, demokratik ve fırsat eşitliğine uygun planlanmalıdır." görüşünü dile getirdi."YÖK, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elinde bir sopa olarak kullanılıyor"İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr.

Osman Küçükosman AK Parti'nin iktidara gelmeden önce ana vaatlerinden bir tanesinin YÖK'ü kaldırmak olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu: "İktidara geldiği yıllarda da bugün kaldıracağız, yarın kaldıracağız diye oyaladı.

Ancak güç eline geçince kendisi YÖK'ü araçsallaştırdı.

Şu anda bir araç olarak kullanıyor.

Bütün eğitim alanında olduğu gibi YÖK, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elinde bir sopa olarak kullanılıyor.

Siyasi iktidarın bunda büyük bir sorumluluğu var.

YÖK kuruluşunda askeri cuntanın bir kuruluşu olarak o günlerde yükselen işçi hareketine ve buna koşullu olarak yükselen Devrimci Gençlik Hareketi'ni bastırmak amacıyla bir araç olarak kullanıldı ama günümüzde siyasi iktidar bunu bir tahakküm aracı olarak, gayet rahat devam ettiriyor.

Bugünler de de YÖK'ü kaldıracağız, yerine akademik demokratik bir üniversite kuracağız lafını duymuyoruz.

Akademik meslek odalarında büyük bir nitelik kaybı var.

Eğitimle ilgili büyük bir nitelik kaybı var.

En önemli kaygılardan bir tanesi de eğitimin yetersizliği, bu kontejyanların kontrolsüz olarak arttırılması.""Kamuda çalışan meslektaşlarımız sağlıkta şiddetten, yıpranma payından mahrum bırakılıyor"İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Erdinç Orhan, Sağlık meslek grupları içerisinde en büyük negatif ayrımcılığa tutulan meslek grubu olduklarını belirterek şu görüşlere yer verdi: "Kamuda çalışan meslektaşlarımız sağlıkta şiddetten, yıpranma payından mahrum bırakılıyor. 45 yıllık araçlara bindirilip, şoför olarak kullandırılıp, üzerine araçlar zimmetlendiriyor.

Kaza yaptıklarında o aracın masrafını ödemek zorunda kalıyor.

Çok ciddi sıkıntılarımız var.

Mesela bir sağlık meslek grubunun yardımcı personelinin uzaktan eğitimle meslek sahibi olduğunu düşünebilir misiniz?

Çıraklık okullarını sanayi sitesinin içine kuran bir merkezi idare aklı bunu nasıl düşünemez?

Eline bir tane enjektör almamış, bir tane hayvana dokunmamış, bir tane cihazı görmemiş insanlar veteriner sağlık teknikeri olarak mezun olup,hayata katılmaktadırlar."

İlgili Sitenin Haberleri