Haber Detayı
Küba Devlet Başkanı Aydınlık’a konuştu: ABD küresel jandarma değil
ABD’nin açıkça Küba Devrimi’ne karşı ülkede rejim değişikliği istediğini söyleyen Miguel Diaz-Canel, ‘Onlar, dünyanın jandarması değiller. Kimse onlara dünyanın imparatoru statüsü vermedi.’ dedi.
Moskova merkezli Fidel Castro Vakfı Başkanı Leonid Savin, Aydınlık Gazetesi adına Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel ile bir röportaj yaptı.
Başkent Havana’daki Devlet Başkanlığı Sarayı’ndaki röportajda Küba Lideri, halkın on yıllardır ABD saldırıları ve yaptırımlarına karşı geliştirdiği mücadeleyi anlattı.
Yaptırımların geçmişe göre arttığını belirten Diaz-Canel, Küba’nın buna karşı ülkesini ayakta tutma yönteminin çok özgün bir model olduğunu vurguladı. ‘60 YILDIR ABLUKADAYIZ’ Küba Devrimi’nin şu anki aşamasını özetleyen Diaz-Canel, “Küresel düzeyde çok karmaşık bir durumun ortasında, sosyalist inşanın devam ettiği bir aşamadayız.” dedi.
Küresel krize dikkat çeken Diaz-Canel, “Ülkemiz son yıllarda, özellikle 2019’un ikinci yarısından itibaren, yaptırımların yeni bir özelliği veya niteliği ile belirginleşen çok karmaşık bir durum yaşıyor. 60 yılı aşkın bir süredir ABD Hükûmeti tarafından abluka altındayız.
Bu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle Küba halkının devrimden kopmasını amaçlayan, agresif, azami baskı ve boğma politikasının bir parçasıdır.
Ancak bu yaptırımlar, 2019’da Trump’ın yaptırımları daha da sertleştiren 240’tan fazla önlem uygulamasının ardından yeni bir nitelik kazandı.
Dolayısıyla, yaptırımların sertleşmesi bizi yeni bir duruma soktu.
Buna ek olarak, yaptırımların artmasıyla Trump bizi tek taraflı olarak, teröristleri desteklediği iddia edilen ülkeler listesine dahil etti.
Ve bu listeye dahil edildiğinizde, uluslararası finans ve bankacılık sistemi tüm kredilerinizi ve işlemlerinizi keser.” ifadelerini kullandı.
Diaz-Canel, Trump döneminde başını ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun çektiği bir grup Kongre üyesinin ablukayı daha da sıkılaştırdığının altını çizdi.
Küba Lideri bu zor şartlar altında Küba halkının devrime verdiği desteği “yaratıcı direniş” olarak adlandırıyor.
BİRÇOK ÜLKE KÜBA İLE DAYANIŞMA İÇİNDE Küba Lideri, kapsayıcı ve açık bir dış politika izlediklerini belirtti. “Bu nedenle, dünyanın çoğu ülkesi ve halkıyla ilişkimiz var.” diyen Diaz-Canel, “Dünyanın hemen her köşesinde Küba ile dayanışma hareketleri ve Küba dostları dernekleri var.
Ve tabii ki, Küba ile dostluk ve stratejik ittifak içinde olan, bize çok farklı davranan ve büyük destek veren ülkelerle doğrudan ilişkilerimiz var.
Bunlar arasında, sosyalist inşayı savunan iki ülke olan Çin ve Vietnam var.
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti de bu ülkelerden biridir.
Rusya Federasyonu da bu ülkelerden biridir.
Avrupa Birliği ile siyasi diyalog anlaşmamız var.
Tüm Afrika ülkeleriyle mükemmel ilişkilerimiz var.” şeklinde konuştu.
Her kıtadan ülkeyle ilişkilerinin yanı sıra Diaz-Canel, Kanada ve ABD ile de önemli ilişkilerinin olduğunu vurguladı. ‘ABD KÜBA DEVRİMİ’Nİ YIKMAK İSTİYOR’ Barack Obama döneminde ilişkilerin yeniden kurulduğuna dikkat çeken Diaz-Canel, “Ancak bugün bu ilişki çok karmaşık bir durumda, çünkü ABD her geçen gün ablukayı daha da sıkılaştırıyor ve gerginliği artırıyor, Küba halkını küçümseyen, hor gören, hafife alan ve şartlar dayatan bir politika izliyor.” dedi.
ABD’nin açıkça Küba Devrimi’nin yıkılmasını, ülkede rejim değişikliği olmasını istediğini söylediğini belirten Devlet Başkanı, “Bir ülkeye karşı böyle davranmaya ne hakları var?
Onlar dünyanın jandarması değiller, öyle davransalar bile kimse onlara dünyanın imparatoru statüsü vermemiştir.” ifadelerini kullandı.
ABD’nin sürekli olarak Küba’ya saldırmaya çalıştığını vurgulayan Diaz-Canel, “ABD terörist planlar yapıyor, dış ve iç karşı devrimci grupları destekliyor, devrimin başarılarını karalamak için yoğun bir medya kampanyası yürütüyor.” dedi.
AVRASYA BİRLİĞİ VE BRICS Avrasya Birliği’nde gözlemci devlet olduklarını ve yakın zamanda BRICS’e dahil edildiklerini hatırlatan Diaz-Canel “Bu ülkeler, kimsenin geride kalmamasını, barışı, çok taraflılığı ve uluslararası işbirliğini savunan ülkelerdir.
Dolayısıyla, bu iki alanda yer almak, ortak projeler geliştirmemize, belirli finansmanlara erişmemize, karşılıklı yarar sağlayan uluslararası işbirliği projelerinde birlikte çalışmamıza olanak tanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu alanlarda dayanışma örneklerinin de olduğunu belirten Küba Lideri, “Ve tabii ki, ülke olarak hem Avrasya Birliği’nde hem de BRICS’teki konumumuzu büyük bir sorumlulukla üstleniyoruz.
Küba’nın da bu sahnelerde diğer ülkelerle aktif olarak katılabileceği, sadece ülkemize değil, tüm katılımcı ülkelere katkı sağlayacak projeler öneriyoruz.” şeklinde konuştu. ‘HER KARAR SOSYAL ADALET İÇİN’ Diaz-Canel, Küba devrim tarihinde siyaset yapmanın kendine özgü bir yolu olduğunu söyledi. “Armando Jara’nın çeşitli yazılarında çok iyi tanımladığı üzere, Küba’da siyaset yapmanın kültür ve tarihin bir karışımı veya etkileşimi olduğunu, çünkü köklerimizi ve kimliğimizi kapsadığını düşünüyorum.” diyen Küba Lideri, “Dolayısıyla, bu tarih ve kültürde, yapmamız gereken ve savunduğumuz her şeye yanıtlar bulunmakta.
Bu tarih ve kültürde, Küba’nın bağımsızlık, egemenlik, refah ve ülkemizin kalkınması için tek alternatif olarak sosyalizmi savunmasının nedeni yatmaktadır.
Öte yandan, bu şekilde siyaset yapmak, hakkı, yani adaleti ve özellikle sosyal adaleti savunmaktır.
Küba’da her çözüm, her politika, sosyal adalet kavramına, sosyal adaletin savunulmasına yöneliktir.
Öte yandan etik vardır ve etikle birlikte gerçek vardır.” değerlendirmesinde bulundu. ‘İNSANLIĞA OLAN SEVGİ ŞEHİTLİKTEN GELİR’ Devrim döneminde Küba’da siyaset yapmanın unsurlarından bahseden Diaz-Canel, Kübalılığın, Küba kimliğini, köklerini, tarihini, kültürünü benimsemek ve bunu savunmak olduğunu söyledi. “İnsanlığa olan sevgi, şehitlik kavramından kaynaklanır.
Vatan, insanlıktır.” diyen Küba Lideri, “Ve her şeyden önce, Komutan’ın siyasi düşüncesinin mirasının tüm potansiyelini özetleyen şey, daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna ve Küba’nın bu daha iyi dünyaya katkıda bulunabileceğine olan inançtır.
Bu da Kübalılığın savunulmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Not: Bu röportaj dün akşam Ulusal Kanal’da da yayınlanmıştır.