Haber Detayı
Karasu’dan bütünleşmeye set!
Abdullah Öcalan’ın mektubundaki “kültüralist çözümler cevap olamamaktadır” sözlerine rağmen PKK terör örgütü yöneticisi Mustafa Karasu, bütünleşmeye şart koştu. Kürt kökenli yurttaşların kimliği inkar edildiği için devletle bütünleşemediğini savundu.
Abdullah Öcalan 27 Mart’ta PKK’ya silah bırakma ve fesih çağrısı yaptığı mektubunda “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.” tespitine yer vermişti.
Öcalan “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın” demişti. ‘TERÖRLE MÜCADELE YASASI VAR’ PKK/KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu ise Kürtlerle devlet arasında 100 yıllık bir sorun olduğunu savunarak yasal düzenleme istedi.
Karasu “Diyelim biz oraya gittik, demokratik siyaset yapacağız, konuşacağız. ‘Şöyle bir Türkiye istiyoruz’ diyeceğiz, ‘Kürt halkının özgürlüğü istiyoruz, şunlar yapılması gerekir’ diyeceğiz.
Bunun için mücadele vereceğiz.
Peki ne olacak?
Hemen derler ‘bölücülüktür’, şöyledir, böyledir.
Herkes zindanı boylayabilir.
Terörle Mücadele Yasası var.
Ne diyor? ‘Örgüt üyesi olmamakla birlikte…’ Her Kürt örgüt üyesi içine konulabilir, atılabilir.
Bu yönüyle özgürlük yasalarının çıkması gerekiyor.” ifadelerini kullandı. “Şimdi bir süreçten söz ediyoruz.
Niye bu süreç var?
Kürtlerle Türk devleti arasında sorun var, 100 yıllık sorun var.
Ne derlerse desinler böyle bir sorun var.
İşte Dersim Katliamı, Şêx Saîd direnişi, insanların idam edilmesi, Ağrı ve daha birçok Kürt isyanı, itirazı var.
Bizim 50 yıllık mücadelemiz var.” diyen Karasu, bu nedenle bütünleşmenin önünde engel olduğunu öne sürdü. ‘İNKAR VAR’ DEDİ Karasu Medya Haber TV’ye 30 Ekim’de verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: “Kürtlerle Türk devleti arasında bir kopukluk var, bütünleşemiyor.
Bunu kendi devleti olarak görmüyor.
Çünkü kimliğini inkar ediyor, dilini inkar ediyor, her şeyi inkar ediyor.
Bu bakımdan Önderliğin ‘demokratik entegrasyon’ dediği yasalar, bu kopukluğu giderme yasalarıdır.
Kürtler kendilerini bu devletin parçası görecekler.
İkincisini vatandaş görmeyecekler, itilen kakılan bir topluluk olarak görmeyecekler.
Kendi kimliği, kültürleriyle yaşadıklarını görecekler.
Böyle yasaların çıkması gerekiyor.
Kürtleri bu duygudan kurtaracak yasaların çıkması gerekiyor.
Yani Kürtlerin de bir toplum, bir halk olarak mevcut Türkiye siyaseti, sistemi, demokrasi, toplumsal kültürel siyasi yaşam içine girmesi gerekiyor.
Ötelenmemesi gerekiyor. “Biz bunların demokratik entegrasyon yasalarıyla olacağını düşünüyoruz.
Yoksa bu sorun nasıl çözülecek?
Sadece silah sorunu değil ki!
Biz böyle bir sorun olduğu için ortaya çıktık, mücadele ettik.
On binlerce insan zindanlara girdi, işkence gördü.
O kadar şehit var, halk o kadar eziyet çekti.
Elli yıldır görülmeyen zulüm kalmadı.
Bunlar niye?
Bu bedel niye verildi?
Bu bedellerin ödenmesi, verilmesi ciddi sorunlar olduğundan dolayıdır.
Bu sorunların ne olduğunu herkes bilmektedir.” ULUSLAŞMAYA KARŞI ÇIKTI “Bir de şunu vurguluyorum, böyle yanılgılı yaklaşım olmasın.
Türkiye’de demokratikleşme, belirli demokratik adımlar atılmazsa sorun çözülmez.
Bazıları diyor, demokrasi olmadan da sorun çözülebilir.
Evet, dünyanın başka yerlerinde sorun çözülebilir.
Ama Kürt sorunu gibi inkar edilmiş, Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı yapmak isteyen bir zihniyet, yüz yıllık politika ancak demokratik zihniyetle değişebilir, demokratik zihniyetle aşılabilir.
Hiç kimse kendini kandırmasın.
Bu zihniyet başka türlü adım atmaz, başka türlü bu sorunun çözümüne yanaşmaz.”