Haber Detayı
Hayatı yaşamaya değer kılan bir güç: Tutku
Tutku “uyumlu” ve “takıntılı” olmak üzere iki şekilde ele alınır. Uyumlu tutkuda, etkinlik kişinin kendi kontrolündedir; kişi bu aktiviteyi yapmak ister ancak hayatına hükmetmesine izin vermez. Takıntılı tutkuda kısa vadeli performans artışı olsa da uzun vadede tükenmişlik yaşama riski barındırır.
PROF.
DR.
TAYFUN DOĞANÜsküdar Üniversitesi Psikoloji BölümüMutluluğun bir formülü ya da yolu var mı diye soranlara, “hayatınıza anlam katan tutkuyla bağlandığınız bir şeyler varsa mutluluğa ulaşmak daha kolaydır” diye cevap veriyorum.
Çünkü tutkuyla bağlı olduğumuz bir etkinlik ya da meşguliyet mental iyi oluş açısından güçlü bir kaynaktır.
Nitekim büyük hekim ve filozof Er-Razi bu durumu, “insan için meşguliyetten daha iyi bir tedavi yoktur” diyerek ifade etmiştir.
Pozitif psikoloji yaklaşımı da tutku kavramına kayıtsız kalmamış ve bu mefhumun kavramsallaştırılması, tanımlanması ve diğer kavramlarla ilişkilerinin anlaşılması için onu pek çok araştırmaya konu etmiştir.Tutku, psikoloji sözlüklerinde yoğun, çok kuvvetli, harekete geçirici his ya da inanç olarak tanımlanmaktadır.
Pozitif psikoloji alanında, Robert Vallerand ve arkadaşları tutkuyu, bireyin sevdiği (hatta âşık olduğu), anlamlı bulduğu, zaman ve enerji harcadığı, kendini tanımlayan bir aktiviteye yönelik duyduğu güçlü bir eğilim olarak tanımlamışlardır.
Bu etkinlik bireyin kimliğine entegre olur ve kişinin kendini tanımladığı bir özelliğe dönüşür.
Herhangi bir etkinliğin tutku olarak değerlendirilebilmesi için kişinin onu severek yapması, bu etkinliğe değer vermesi ve güçlü bir yönelim içinde olması, kimliğinin bir parçası olarak kişinin benliğinde yer alması ve söz konusu bu etkinliğe önemli düzeyde zaman ve enerji harcaması gerekmektedir.Sağlıklı ve zararlı tutkuPeki tutkunun sağlıklı ve zararlı formlarından bahsedebilir miyiz?
Nasıl ki aşkın, güvenmenin, umudun sağlıklı ve zararlı formları varsa, tutku için de aynı şey geçerlidir.
Tutku alanyazında “uyumlu tutku” ve “takıntılı tutku” olmak üzere iki farklı şekilde ele alınmaktadır.
Uyumlu tutku, pozitif psikolojinin idealize ettiği, sağlıklı ve olumlu sonuçlar doğuran tutku türüdür.
Uyumlu tutkuda, etkinlik kişinin kendi kontrolündedir; kişi bu aktiviteyi yapmak ister ancak hayatına hükmetmesine izin vermez.
Yani kişi söz konusu etkinliği özgür iradesiyle seçer ve keyif aldığı için yapar.
Bir zorunluluk hissi yoktur.
Farklı nedenlerle (hastalık, yoğun iş temposu vs.) etkinliği yapamadığı zamanlarda bir stres ve kaygı yaşamaz.
Tutkulu olduğu aktiviteyi hayatının iş, aile, sosyal ilişkiler gibi diğer alanlarıyla dengeli bir şekilde bütünleştirir.
Kişi etkinlik sırasında akış, keyif, mutluluk ve tatmin duygularını deneyimler.
Uyumlu tutku, özerklik ve esnek ısrarcılıkla karakterizedir.
Bu tutku türünde, aktiviteler birilerini memnun etmek, alkış almak ya da onları yenmek için değil içsel bir motivasyonla yapılır.Tutkunun zararlı formu olarak nitelendirilebilecek diğer bir tutku türü ise takıntılı tutkudur.
Bu tutku türü ihtiras olarak da ifade edilebilir.
İhtiras, tutkudan doğan ama denetimsiz hale gelmiş bir arzu ve hırs karışımı olarak nitelendirilebilir.
Takıntılı tutkuya sahip kişiler, muhteris olarak da tanımlanır.
Takıntılı tutku kısa vadede başarı getirse de yaşam dengesini, mutluluğu ve sağlığı olumsuz etkileyen, daha zorlayıcı ve sağlıksız bir tutku türüdür.
Bu tutku türünde, aktivite kişiyi kontrol eder.
Birey etkinliği yapmaya mecbur hisseder.
Sosyal onay alma gibi dışsal motivasyonlar daha hakimdir.
Aktivite, kişinin kimliğinin o kadar merkezinde yer alır ki diğer yaşam alanlarıyla çatışmaya girer.
Kişi, aktiviteyi yapamadığında yoğun stres, kaygı, huzursuzluk ve suçluluk hisseder.
Uyumlu tutkunun aksine kişi etkinlik sırasında bile performans kaygısı yaşayabilir.Vallerand ve arkadaşlarının yaptığı, 97 çalışmayı ve 26 bin katılımcıyı kapsayan bir meta-analiz çalışmasına göre uyumlu tutku, mutluluk, yaşam doyumu, moral yükselmesi, anlam, yaşam enerjisi ve özsaygı gibi olumlu durumlarla pozitif yönde ilişkili bulunmuştur.
Takıntılı tutku ise kaygı, suçluluk, öfke, stres, duygusal tükenmişlik, depresif belirtiler gibi durumlarla ilişkili bulunmuştur.
Yine uyumlu tutkuda sürdürülebilir bir performans söz konusuyken takıntılı tutkuda kısa vadeli performans artışı olsa da uzun vadede tükenmişlik yaşama riski bulunmaktadır.
Uyumlu tutkuda, kişinin yaptığı iş ve uğraşı onun için bir anlam kaynağı olup hayatına anlam katabilirken, takıntılı tutkuda zorunluluk ve kendini ispat ön plana çıkabilir.Uyumlu tutkuda, bir ressam her gün resim yapabilir.
Bu etkinlik onun günlük rutinin bir parçasıdır.
Ancak bu etkinlik o kişinin iş, aile ya da arkadaşlık ilişkilerini aksatmaz.
Bunlara da yeterince zaman ayırır.
Ya da bir akademisyen, araştırma yapmayı sever ve bu tutkusu ona enerji verir.
Araştırmaya zaman ayırırken arkadaşları ve ailesiyle de dengeli bir şekilde vakit geçirir.
Öte yandan saplantılı ya da takıntılı tutkuda, işkolik bir yönetici işine o kadar bağlıdır ki sürekli çalışır, tatil yapmaz ve aile ilişkilerini ihmal eder.
İşten uzak kalmak ona suçluluk ve kaygı verir.
Ya da bir genç sosyal medyada sürekli paylaşım yapma ve beğeni alma ihtiyacı hissedebilir.
Bu durum uyku ve günlük sorumluluklarını olumsuz etkiler.Sonuç olarak sağlıklı, bizim kontrolümüzde olan, iş-yaşam dengemizi bozmayan, bizi akış durumuna sokan, hayatımıza anlam katan, özsaygımızı ve yaşam tatminimizi artıran tutkuyla bağlandığımız bir meşguliyet mental sağlığımız açısından güçlü bir kaynak olarak değerlendirilebilir.
Öte yandan, bizi esir alan, iş-yaşam dengesini bozan ve dışsal motivasyon kaynaklı olan takıntılı bir tutku, suçluluk, kaygı ve stres yaratır.
Bu tür bir meşguliyet ise mental ve fiziksel sağlığımız açısından bir risk faktörüdür.Sizi hapsetmeyen, özgür kılan bir tutkuya sahip olmanız dileğiyle.