Haber Detayı
Uzmanlardan tartışma yaratan çağrı: Sosis ve salama sigaradaki gibi ‘kanser riski’ etiketi basılsın
İngiliz biliminsanları süpermarketlerde satılan sucuk, salam, pastırma ve jambon gibi işlenmiş kırmızı et ürünlerinin üzerine, tıpkı sigara paketlerinde olduğu gibi “kanser riski” etiketleri konulmasını istedi. Bu çağrı, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde büyük ses getirdi. Peki “işlenmiş” kırmızı et ve ürünleri bu kadar sağlıksız mı gerçekten? Hafta sonu sucuk ya da pastırmalı bir yumurtaya ekmek banarak, tüm sağlığımızı riske mi ediyoruz? Sordum.
TÜRKİYE’DEKİ SUCUK, SALAM VE PASTIRMADA KANSER RİSKİ VAR MI Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) 2015 raporuna göre, her gün 50 gram işlenmiş et tüketmek, bağırsak (kolorektal) kanseri riskini yüzde 18 artırıyor.
DSÖ’de aynı yıl, IARC raporuna dayanarak işlenmiş et ürünlerini, “kansere yol açma riski” olduğu gerekçesiyle “tütün ve asbest ile benzer risk grubu”na dahil etti.İngiliz uzmanlar ise hükümetin 10 yıldır bu konuda bir aksiyon almadığını, piyasada satılan pastırma ve jambonların yüzde 90-95 oranında nitrit içerdiğini ve bu sebeple de son 10 yılda yaklaşık 54 bin kişide bağırsak kanseri görüldüğünü iddia ederek yayımladı ses getiren o çağrıyı.‘AZI KARAR ÇOĞU ZARAR’Peki benzer tehlike Türkiye için de geçerli mi?
Kendi kanser öykümden dolayı sucuk, salam, pastırma, sosis gibi işlenmiş kırmızı et ürünlerini tüketmeyi pek tercih etmesem de hafta sonları pastırmalı, kavurmalı ya da sucuklu bir yumurtaya ekmek banmak bizi gerçekten kanser eder mi?Uludağ Üniversitesi, Besin-Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.
Dr.
Mustafa Tayar, “Her şey zehirdir.
Önemli olan miktarıdır” diyerek giriyor söze, şöyle devam ediyor: “Şimdi ben sana ‘su da zehirler’ dersem, inanmazsın ama doğrudur.
Çünkü bir insanın günlük su ihtiyacı en fazla 3 litredir.
Fakat ‘faydalı’ diye, her gün 5-10 litre içersem 1 haftaya kalmaz, böbrek yetmezliğinden ölürüm.
Et ve işlenmiş et ürünlerinde de durum böyle.”“Detaylandırayım; et çabuk bozulan bir üründür, muhafaza etmek adına ise bazı işlemler uygularız.
Bu işe, teknoloji girince de yani et işlem görünce, bir bakteri (clostridium botulinum) riski oluşur, ki bunu önlemek için de tuz, nitrat (NO3) ve nitrit (NO2) kullanılır.
Bu kimyasallar, işlenmiş et ürünlerine pembemsi-kırmızı rengi vermeye, antioksidatif etki oluşturmaya, aroma vermeye de yarar.
Ancak bu kimyasallar, avantajları yanında ‘kanserojen bileşikler’ oluşmasına da neden olabilir.
İşte bu noktada, bu kimyasalların ‘doğru teknik’ ve ‘uygun miktar’da kullanımı çok önemlidir.”NE KADAR YERSEM TEHLİKELİAraştırdım.
Türk Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde sucuk tipi fermente et ürünlerinde kullanılabilecek sodyum nitrit miktarı 150 mg/kg, satış noktasındaki kalıntı miktarı da 50 mg/kg.
Bir kişinin alabileceği günlük, güvenli miktar ise 0,06 mg.
Buna göre, 80 kilo biri için “günlük en fazla 4.8 mg nitrit kabul edilebilir” sınır. 1 kilo sucukta -satış noktasında-50 mg’a izin verildiğine göre 80 kiloluk biri ‘tehlikeli’ görülen 4.8 mg. üst sınırı geçmek için her gün 100 gr’dan fazla işlenmiş et tüketmeli.KORKMAKTAN FAYDA GELMEZ BİLİNÇLENMEK ŞART Prof.
Dr.
Tayar ekliyor: “Ki İngilizler ile bizim yeme alışkanlıklarımız farklı.
Onlar daha çok hazır-işlenmiş gıda, biz tencere yemekleri tüketiyoruz.
İşlenmiş et ürünleri sofralarımızın ana ürünü değil.
Ancak hafta sonu kahvaltılarda, bayram, seyranda masaya geliyor ya da pizza üstünde var en fazla.
Ancak insan olan her yerde ‘üç kâğıt’ da var.
Dolayısıyla olası riskleri ortadan kaldırmak için;1.
Bakanlık denetimlerini sıklaştıracak, merdiven altına göz açtırmayacak...2.
Sanayi işini doğru yapacak, şeffaf bir üretim ve denetime açık olacak...3.
Vatandaş da korkmaktan ziyade etiket okur-yazarı olacak, sebze meyve tüketimini arttırmaya, yerel beslenmeye önem verecek, işlenmiş et ürünlerini kararında tüketecek.”KAYSERİLİ ÜRETİCİLER SERT ÇIKTI: KANSER SÖYLEMLERİNİ KABUL ETMİYORUZ Konu pastırma, sucuk olunca Kayseri Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Ercan Aras’ı da aradım.
Diyor ki: “Türkiye’de pastırma, sucuk başta işlenmiş et ürünleri İngiltere’ye göre farklı üretilir, doğal üretim yapılır bizde, kullanılan nitrit miktarları Gıda Koteksine uygundur.
Oradaki gibi jel ile işlem yapılmaz.
Baharat, salça, çemen, biber gibi doğal ürünler kullanılır.
Tarım Bakanlığı denetimindeki hiçbir firma, belirlenen sınırları aşamaz, içinde ne varsa etiketine de yazmak zorundadır.
Dolayısıyla ‘pastırma, sucuk kanser yapar’ gibi bir söylemi kesinlikle kabul etmiyoruz.
Merdiven altı üreten, bize ‘zehir’ yedirmeye çalışan var mı?
Var tabii.
Ama bunu denetlemek yetkililerin, uyanık olmak ve ne yediğini bilmek de vatandaşın görevi.”İTHALAT ÇÖZÜM DEĞİL ZAM BEKLİYORUZAntrikot pastırmanın kilosu 2 bin 400 lira şu an.
Haliyle konu, fiyatlara da geliyor.
Aras, enflasyona rağmen, son 3 yıldır karkas et fiyatlarının 450 lira seviyesinde sabit kaldığını belirterek, “Yem, saman ve diğer girdi maliyetleri her gün artıyor.
Üretici zor durumda.
Biz de vatandaşın ucuz et yemesini isteriz.
Ancak maliyetlerimiz sürekli artarken fiyatların sabit kalması çoğu üreticimizi iflasa sürükledi.
İthalatla fiyatları baskılamak çözüm değil.
Bu durum yerli üreticiyi piyasadan çeker ve bizi daha fazla ithalata bağımlı hale getirir.
Üreticinin nefes alabilmesi için karkas etin kilosunun 600 TL bandına çıkması şart” yorumunu yapıyor.