Haber Detayı

Seoul Kitchen’ın şefi Jimmy: ‘Aileye, dostluğa, sofraya verdiğimiz değer çok benzer’
Dünya+ dunya.com
31/10/2025 00:00 (1 ay önce)

Seoul Kitchen’ın şefi Jimmy: ‘Aileye, dostluğa, sofraya verdiğimiz değer çok benzer’

Bomonti’nin yeni Korelisi Seoul Kitchen’ın şefi Jimmy Türkiye’de Kore yemeklerine ve kültürüne olan ilgiliyi doğal bulduğunu anlatıyor: “Kore ve Türkiye’nin kültürleri aslında düşündüğümüzden çok daha yakın. Aileye, dostluğa, paylaşıma, sofrada birlikte olmaya verdiğimiz değer çok benzer. Yemek bizim için sadece “karın doyurmak” değil, bir iletişim biçimi.”

AYDİL DURGUNaydil.durgun@dunya.comYemeklerinden güzellik ürünlerine müziğinden di­zilerine Güney Kore popü­ler kültür dalgası etkisi altında tut­maya devam ediyor.

Öyle ki bu fe­nomenin bir adı bile var: Hallyu.

Türkiye de hallyuu’dan nasibini alıyor.Hallyu’nnun kıyılarımıza getir­diği son ürün Bomontiada’ya açı­lan Seoul Kitchen oldu.

Kore so­kak lezzetleri sunan Pop-up meka­nın ocak ayına kadar açık kalması planlanıyor şimdilik.

Ama gördüğü ilgiye bakılırsa bu süre uzatılabilir.Mekanın tasarımı da menüsüyle uyumlu.

Neon ışıklar, renkli tabe­lalarla tasarlanan mekanda kendi­nizi Kore’de bir sokakta gibi hisse­diyorsunuz.

Kapalı bir alanda açık hava hissi yaratmasıyla bir diğer Kore fenomeni “Squid Game” dizi­sinin oyun alanlarını anımsatıyor.

Bir diğer dikkat çeken ayrıntı ise siparişlerin masalardaki tabletler üzerinden verilmesi.

Yani zaman zaman mekanlarda yaşanan ser­vis elemanıyla göz göze gelebilecek miyim, sesimi duyurabilecek mi­yim gerginliğine son!Karaoke yapabileceğiniz alan ise yemekten sonra gece bitmesin, eğ­lence katlansın diyenler için ideal.Yemeklere gelince… Kızarmış ta­vuklar, tteokbokki’ler kimbap’lar, kimchi’ler… Dizilerden, filmlerden gördüğünüz meşhur Kore yemek­leri burada.

Ayrıntıları mekanın şefi Jimmy’den dinledik…Menüye hangi Kore yemek­lerini edeceğinize nasıl karar verdiniz?

Menüde tahin ve An­tep fıstığı gibi yerel malzeme­ler de var.

Sizce bu malzeme­ler Kore yemekleriyle iyi uyum sağlıyor mu?

Menümüzü oluştururken ama­cımız sadece “Kore yemekleri yap­mak” değildi, aynı zamanda Ko­re sokak kültürünün enerjisini ve paylaşım ruhunu da yaşatmak is­tedik.Seoul Kitchen’ın menüsü bu yüzden hem tanıdık hem de sürp­rizlerle dolu.

Korean fried chicken, tteokbokki, jajangmyeon ve kim­bap gibi yemekleri seçmemizin ne­deni, bunların Seul sokaklarının kalbinde yer alması.

Bu yemekler Kore’de günlük yaşamın bir parça­sıdır — iş çıkışı, arkadaşlarla bu­luşurken, gece eğlenceden sonra mutlaka yenir.Ayrıca İstanbul’da olmanın bi­ze sunduğu harika bir avantaj var: Çok güçlü bir yerel mutfak kültürü ve inanılmaz malzemeler!

Tahin, Antep fıstığı gibi ürünleri bazı ta­riflerde küçük dokunuşlar olarak kullanıyoruz.

Bu malzemeler, Kore mutfağındaki susam, yer fıstığı ve kavruk aromalara çok güzel uyum sağlıyor.

Bence iki mutfak da “yo­ğun tatları dengelemek” konusun­da benzer bir ruha sahip.“Dizilerde gördükleri hissi yaşatmaya çalışıyoruz” İlk kez Kore mutfağını dene­yecek birine hangi yemeği öne­rirsiniz?

Kesinlikle Korean fried chicken!

Bu yemek Kore mutfağını ilk kez deneyen biri için mükemmel bir başlangıç.

Çünkü hem tanıdık bir lezzet – sonuçta hepimiz kızarmış tavuğu severiz – hem de Kore mut­fağının tatlı, acı ve umami dengele­rini çok iyi yansıtıyor.

Üzerine sü­rülen gochujang bazlı sos, hem da­makta kalan bir baharatlı tat verir hem de insanı ikinci lokmayı alma­ya davet eder.Daha hafif bir başlangıç isteyen­lere ise Kimbap öneririm; sebzesi, pirinci ve hafif soslarıyla herkesin sevebileceği bir lezzet.Son yıllarda Türkiye’de Ko­re kültürü — özellikle Kore ye­mekleri ve müziği — oldukça popüler.

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Türki­ye’de Kore yemeklerini neden bu kadar çok seviyor?

Ben bu ilgiyi çok doğal buluyo­rum.

Kore ve Türkiye’nin kültürle­ri aslında düşündüğümüzden çok daha yakın.

Aileye, dostluğa, payla­şıma, sofrada birlikte olmaya ver­diğimiz değer çok benzer.

Yemek bizim için sadece “karın doyur­mak” değil, bir iletişim biçimi.

Ben­ce Türk insanı Kore yemeklerini bu yüzden seviyor: çünkü yemek­lerin içinde bir hikaye, bir duygu var.

Ayrıca tabii ki K-pop, K-drama gibi kültürel akımlar Kore mutfağı­na olan ilgiyi artırdı.

İnsanlar dizi­lerde gördükleri yemekleri burada denemek istiyor.

Biz de Seoul Kitc­hen’da tam olarak o hissi yaşatma­ya çalışıyoruz: “bir Kore sokağında yürürken burnuna gelen o mis gibi gochujang kokusu.”İstanbul’da Kore restoranla­rını denediniz mi?

Siz otantik Kore mutfağını nasıl tanımlar­sınız?

Ve misafirleriniz Seoul Kitchen’da otantik bir Kore de­neyimi yaşayacak mı?

Evet, İstanbul’da birkaç Kore restoranını denedim ve açıkçası bazıları beni gerçekten şaşırttı — çok iyi işler yapılıyor!

Tabii her ül­ke, kendi damak zevkine göre bazı uyarlamalar yapıyor.

Mesela acı­lık seviyesi, kullanılan et türü ve­ya sebzeler değişebiliyor.

Ama ben­ce “otantiklik” sadece tarifte değil, ruhta saklı.Bir yemeği hazırlarken niyetiniz “kültürünüzü yaşatmak” ise o ye­mek zaten otantik olur.

Biz Seoul Kitchen’da malzemelerimizi özen­le seçiyoruz, birçok sosu Kore’den getiriyoruz.

Aynı zamanda Türk damak tadına da saygı duyuyoruz.

Yani evet — burada yemek yiyen bi­ri, Seul’deki bir sokakta oturuyor­muş gibi hissedecek ama yanında bir sıcak Türk misafirperverliği de bulacak.“Türk mutfağı beni büyüledi” Türk yemeklerini denediği­nizi söylemiştiniz.

Nasıl buldu­nuz?

Türk mutfağı beni büyüledi di­yebilirim.

Lezzetler o kadar derin, tarih o kadar zengin ki… Her bölge­nin kendine özgü bir karakteri var.

Özellikle meze kültürünüzü ve ba­harat kullanımınızı çok seviyorum.

Bu yönüyle Kore mutfağına biraz benziyor aslında — farklı tabakların bir arada sunulması, çeşitlilik, pay­laşım kültürü.

Bir kebabı ya da man­tıyı tattığınızda, o yemeğin sade­ce “tat” değil, bir geçmişi olduğunu hissediyorsunuz.

Türk mutfağı ger­çekten kalpten pişirilen bir mutfak.Türk mutfağından yalnızca bir malzeme alıp ülkenize götü­rebilseydiniz, bu hangi malze­me olurdu?

Zor bir soru ama sanırım tahin derdim.

Kore mutfağında susam ve susam yağı çok kullanılır, bu yüz­den tahinin o derin, kavruk aroma­sı bana çok tanıdık geliyor.

Tatlılar­da, soslarda ya da et marinasyonla­rında müthiş bir malzeme olurdu.Ama ikinci sıraya bir şey koy­mam gerekirse… Kesinlikle Antep fıstığı!

Tatlılar için değil sadece; tuzlu yemeklerde de harika bir do­kunuş katıyor.

İlgili Sitenin Haberleri