Haber Detayı

İrlanda 2025 seçimleri: Connolly’nin zaferi ve popülizm sarsıntısı
Dünya aydinlik.com.tr
28/10/2025 16:19 (1 ay önce)

İrlanda 2025 seçimleri: Connolly’nin zaferi ve popülizm sarsıntısı

Connolly, ‘ABD, İngiltere ve Fransa, dünya genelinde kan dökülmesine neden olan silah sanayisine derinden kök salmış durumda’ olduklarını ifade ederek, bu ülkeleri silah endüstrisi ve müdahaleci dış politika bağlamında eleştirdi

İrlanda 2025 Başkanlık seçimleri, yalnızca başkanlık seçimi değil aynı zaman İrlanda’nın ruhunun sınandığı bir yarış oldu.

Bu seçim yarışında popülizmin gür sesine karşı, sosyalist sağduyunun galibiyeti görüldü.

Bağımsız Başkan Adayı Catherine Connolly’in yüzde 63,4 oy oranıyla elde ettiği zaferi, eski boksör Conor McGregor’un MAGA (Make America Great Again-Amerikayı Yeniden Harika Yap) hareketinden ilham alan; “Bana oy verin… Birlikte İrlanda’yı kurtaracağız!” sloganıyla Make Ireland Great Again çıkışının karşılık bulamayacağının göstergesi oldu.McGregor politik retoriğini ülkenin göç politikaları, göçmen nüfusunun artması, İrlanda kimliği hassasiyeti, ulusal çıkarların muhafazası gibi millî temalar üzerine inşa etmişti.

Son aylarda İrlanda’da binlerce kişinin katıldığı göçmen karşıtı protestoların organize edilmesi ve McGregor’un bu gösterilere sosyal medya üzerinden destek olarak sağ görüşe sahip kişilerin heyecanını artırması, İrlanda’da popüler sağ eğilimlerin yükselişte olduğu yönünde, genellikle tedirgin bir politik duygu taşıyan yorumlar yükseldi.McGregor, ABD Başkanı Donald Trump ile ilk temasını İrlanda için ulusal ve dini önem taşıyan 17 Mart 2025 (St.

Patrick’s Day) tarihinde Beyaz Saray’da sağladı.

Oval Ofis’te verilen fotoğraf sonrasında Avrupa’daki aşırı sağ yükselişi ile MAGA etkisi olarak yorumlanan popülist rüzgarın İrlanda’da nasıl bir şiddetle eseceği yönünde merak uyandırmıştı.

McGregor, Trump’a “Senin çalışma ahlakın gerçekten ilham verici.” ifadesini kullanmış, aynı gün İrlanda hükûmetini sert şekilde eleştirerek ‘yasadışı göçün ülkeyi istila ettiğini’ söylemiştir.

Bu açıklamalar ve Oval Ofis’ten verilen fotoğraflar İrlanda kamuoyunda büyük tepki çekmiş; Başbakan, McGregor’un ‘İrlanda halkını temsil etmediğini’ açıklamıştır.

Basında McGregor’un ‘Trump’ın gölgesinde popülizm oynamaya başladığı’ yönünde eleştirel yayınlar yapılmıştır.McGregor’un söylemleri yine de MAGA hareketi kadar kutuplaştırıcı ya da ideolojik bir karşılık yakalayamadı.

İrlanda’da aşırı sağ popülizmin tabanı protestolarda sesi çok çıksa da yeterince kuvvetli değildi, siyasi zemin yetersizdi.

McGregor’un siyasi olarak örgütlenmesi kurumsal bir çizgide olmayıp, oldukça zayıftı.

Politika üretimi sokak protestoları ve sosyal medya üzerinden yapılıyordu.

Buna rağmen yapılan bir ankette kendisine desteğin yüzde 7 civarında olduğu görüldü.

Conor McGregor’un adaylığına dair gelen yorumlar, onun aday olma şansının düşük olduğu yönündeydi.

McGregor’un adaylık niyeti ve tarzı, bazı yorumculara göre ‘popülist figür, dışarıdan gelen bir kahraman’ imajı taşıyordu.

Özellikle ‘sistem dışı aday’, ‘kitlelerle doğrudan iletişim’, ‘eski politikacılara karşı alternatif’ gibi ifadeler McGregor’un söylemlerinde öne çıktı.

Bu da MAGA’yı benzeyen kurumsal elitlere karşı bir duruş sergileyen bir profil çizdi.

MCGREGOR ADAYLIKTAN ÇEKİLDİ Conor McGregor tüm bu sürecin sonunda adaylıktan çekildi.

Sistem eleştirisinde bulunan McGregor, seçim sisteminin, sistemin kurulu siyasi düzen lehine işlediğini ileri sürerek çekildi.

Çünkü başkan adaylığı için en az 20 milletvekili veya 4 yerel konsey desteği gerekiyordu.

McGregor bu desteği sağlayamadı.

McGregor’un siyasi hareketi sembolik olmaktan öteye geçemedi.

Ancak Donald Trump ile ilişkiler farklı gelişmelere kapı açtı.

Eylül 2025’te McGregor, kendi şirketi MMA.INC bünyesinde Donald Trump ile yeni bir ‘stratejik danışmanlık’ anlaşması yaptığını duyurdu.Conor McGregor çekilmesiyle milliyetçi popülist kanatın, Hristiyan demokratik ve liberal ekonomi politikaları benimseyen Fine Gael partisine kayması muhtemel olarak değerlendirildi.

Fine Gael Partisi adayı olan, %29,5 oy oranı Heather Humphreys, merkez sağ ile uyumlu, temkinli ve kurumsal bir sağ çizgiyi temsil etmekte, McGregor gibi popülist veya radikal sağ figürlerinden oldukça uzaktır.

McGregor aday olabilseydi ‘Başarılı olur muydu?’ sorusunun yanıtı ise çok açık.

Taban tabana zıt ideolojiye sahip Catherine Connolly’in ezici bir çoğunlukla oy alması, McGregor İrlanda halkının çoğunluğunun sesi olamayacağını ortaya koyuyor.Catherine Connolly’nin siyaset tarzı, bağımsız uzlaştırıcı ve toplumsal adalet odaklı bir çizgiye dayanıyor.

İrlanda, uzun yıllar kıtlıkla mücadele etmiş, ekonomik zorluklar çekmiş, İngiliz yönetimi altında kalmış, bağımsızlık mücadelesi vererek zorluklar ve mücadelelerle şekillenmiş bir ulustur.

Dayanışma, bağımsızlık, toplumsal haklar, tarafsızlık ve adalet kavramları İrlanda kültüründe oldukça güçlüdür.

Connolly’nin politik yaklaşımları halkın beklentileri ve kültürel hassasiyetleriyle oldukça paralel bir çizgide ilerlemiştir.

CONNOLLY’NİN DIŞ POLİTİKA PERSPEKTİFİ Catherine Connolly, İrlanda’nın tarihsel tarafsızlık geleneğini güçlü biçimde savunmaktadır.

İrlanda NATO’ya katılmamış ve askeri ittifaklardan uzak durmuştur.

Connolly’nin dış politika çizgisi İrlanda’nın benimsemiş olduğu tarafsızlık ilkesi doğrultusunda uluslararası işbirliği, barışçıl çözüm ve insani konular çerçevesinde olması beklenmektedir.

İrlanda’nın dış politikasına bakıldığında; NATO’nun ve AB’nin artarak militarize olmasını barışa tehdit olarak değerlendiren, Gazze’deki çatışmada İsrail’in eylemlerini sert biçimde kınayan ve açıkça ‘soykırım’ olarak nitelendiren bir çizgiye sahip olduğu görülmektedir.

Connolly, seçim sonuçları açıklandıktan sonra ‘Barışın sesi olacağım, tarafsızlık politikamızı temel alan bir ses, iklim değişikliğinin yarattığı varoluşsal tehdidi dile getiren bir ses olacağım.’ diyerek, İrlanda’nın tarafsızlık politikasını koruyacağına dair söz vermiştir.Seçim kampanyasında NATO’nun ‘savaş çığırtkanlığı’ yaptığını belirten Connolly, Gazze’de yaşanan soykırımın acilen durdurulması çağrısında bulunmuştur.

Connolly, Hamas’ı Filistin halkının dokusunun bir parçası olarak nitelendirdiği için eleştirilere maruz kalmıştı.

Connolly, verdiği bir röportajda AB’nin giderek artan bir şekilde silahlanma yoluna girdiğini ifade ederek bunun kendisi için endişe kaynağı olduğunu dile getirmiştir.

Connolly:‘Bir kadın ve bir anne olarak, ülkelerin gidişatından, silahlanmaya daha fazla para harcayıp refaha ayrılan bütçeyi azaltmalarından ciddi şekilde endişe duyuyorum.

Bu endişelerin, özellikle Amerika tarafından finanse edilen ve İsrail’in işlediği Gazze’deki soykırım nedeniyle daha da belirginleştiğini ve İrlanda’daki çoğu insan tarafından paylaşıldığını düşünüyorum.’ demiştir.Connolly, AB’nin ahlaki pusulasını kaybettiğini, ABD, İngiltere ve Fransa’ya güvenilemeyeceğini iddia etmiştir.

Connolly, ‘ABD, İngiltere ve Fransa, dünya genelinde kan dökülmesine neden olan silah sanayisine derinden kök salmış durumda’ olduklarını ifade ederek, bu ülkeleri silah endüstrisi ve müdahaleci dış politika bağlamında eleştirmiştir.Dış politika konularındaki sert söylemleri Batı tarzı geleneksel diplomatik çizginin ötesine geçtiği için bazı tartışmalara yol açtı.

Başkanlık makamının İrlanda’da büyük yürütme yetkilerine sahip olmaması, onun gündeminden bazı temel vaatlerin somut olarak uygulanabilirliği konusunda soru işaretleri yarattı.

Ancak onun politik duruşu ve halkın da bu yöndeki tercihi oldukça önemli.

Catherine Connolly’nin dış politika söylemi güçlü, net ve halkta karşılığı olan bir barış/tarafsızlık vurgusu taşımaktadır.2025 İrlanda Başkanlık Seçimi, ülkenin hem iç hem de dış politika tercihlerini açık biçimde ortaya koymuştur.

Catherine Connolly’nin bağımsız ve toplumsal adalet odaklı çizgisi, İrlanda’nın tarihsel tarafsızlık geleneği, toplumsal eşitlik değerleri ve kültürel hassasiyetleriyle uyumlu bir liderlik modeli sunmuştur.Seçimde öne çıkan MAGA tarzı popülist milliyetçi dalga, McGregor’un kısa süreli adaylığı ve radikal söylemleriyle dikkat çekse de İrlanda halkının çoğunluğu tarafından güven ve istikrar isteyen bir çizgi olarak görülmedi ve zayıf kaldı.

Connolly’nin diplomasiye, Avrupa Birliği ile uyumlu politikalarına ve uluslararası meselelerde barışçıl ve uzlaşmacı duruşuna duyulan güven, popülist eğilimlerin önüne geçti.Sonuç olarak seçim, İrlanda’nın modern tarihinin değerleriyle uyumlu bir liderliği ve ölçülü, tarafsız, uzlaştırıcı bir dış politika anlayışını tercih ettiğini gösteriyor.

Popülist dalga kısa vadeli heyecan yaratmış olsa da İrlanda toplumunun uzun vadeli istikrar ve toplumsal uyum beklentisi galip geldi.

İlgili Sitenin Haberleri