Haber Detayı
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Taylani
Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.
“Benim i çin bir yanda şlık vardır.
O da ‘Cumhuriyet’ yandaşlığı, d ü ş ünsel, toplumsal devrim yanda şlığı” Gazi Mustafa Kemal / 1924 B üyük Atatürk, ba şyapıtı Cumhuriyete y ükledi ği anlamı, derinlikli bir bi çimde yukar ıdaki özlü sözünde dile getirir.
Buradaki felsefi derinli ğin ağırlığını devrim kavramı taşır.
Üç çeyrek yüzy ılı sağcı iktidarların y önetiminde geçen 102 y ıllık Cumhuriyetimiz, bilin çli olarak sürdürülmekte olan 1923 devriminin özünü perdeleme politikalar ı nedeniyle giderek aşınmaya ve kan kaybetmeye devam ediyor!
TDK, devrimi; “Belli bir alanda hızlı, k öklü ve nitelikli de ğişiklik; halkın yararı g özetilerek ortaya ç ıkan gelişmeler...” olarak tanımlar.
Siyasal bir devrim, egemen sınıf(lar)ın direncini kırıp, onun yerine yeni, daha ileri bir rejim kurmak i çin yap ılır.
Zaten bu yapılmazsa, ihtilal d üzeyinde kal ır ve toplumsal karmaşa ortamı doğurur.
İnsanlığın tarihsel y ürüyü ş ü içerisinde bir dizi devrime tan ıklık edilmiştir.
Ancak toplumsal ilerlemeye g ötüren, sars ıcı siyasi devrimler kısıtlıdır.
Bunlara örnek olarak; 1642 İngiliz, 1775 Amerikan, 1789 Fransız, 1917 Bolşevik devrimleri verilebilir.
Anılan devrimlere öncülük eden liderler ve/veya s ınıflar da hep toplumsal ilerlemenin önünü açm ışlardır.
Ne ki yukarıdakiler de dahil, devrimler tarihinin ayrılmaz par ças ı olarak bir “karşıdevrim” olgusu da siyasal literat ürdeki yerini koruyor.
Oysa, bize göre “devrim kar şıtlığı” daha doğru bir tanımlama olur.
Çünkü “devrim” kavram ının kendisi, ilericiliği ve niteliği işaret eder.
Bu bağlamda, yine bize g öre örne ğin, “İran İslam Devrimi” nitelemesi sorunludur!
Ça ğdaş d ünyadan uzakla şıp, kopmaya ve geriye doğru savrulmaya olumlu anlamda nasıl bir nitelik y üklenebilir?
Gazi Mustafa Kemal’in, 20’nci yüzy ılın ilk çeyre ğinde ger çekle ştirdiği 1923 devrimi, sarsıcı ve ilerlemeci bir devrim olup ezilmiş uluslara da örnek olmu ştur.
T ürkiye’nin, yakla şık 300 yıllık modernleşme ser üveninin köktenci dönü ş ümüdür.
Devrimin, emperyalizme kar şı verilen yaklaşık üç buçuk y ıllık kanlı bir savaşımdan sonra ger çekle ştirilmiş olması ise onu, diğerleri arasında özgün k ılar.
Arkasında Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas, Ankara ve Lozan gibi soylu, çileli ama devrim odakl ı durakları vardır.
Atat ürk, 1935 y ılındaki CHP Kurultayının a ç ılışında devrimi, şu s özlerle tan ımlar: “U çurum kenar ında yıkık bir ülke...
Türlü dü şmanlarla kanlı boğuşmalar...
Yıllarca s üren sava ş...
Ondan sonra, i çeride ve d ışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete (toplum), yeni devlet ve bunları başarmak i çin aras ız, devrimler...
İşte T ürk genel devriminin bir k ısa diyemi.” Cumhuriyet Devrimi ve izleyen arasız devrimlerle ça ğdaş birey, ça ğdaş toplum, akıl ve bilim ekseninde ça ğdaş bir devlet yaratıldığı a ç ıktır.
Gazi Mustafa Kemal, bu yapıyı 1923’te şu s özlerle betimler: “Türkiye; ulusçu, halkç ı, devlet çi, laik ve devrimci bir cumhuriyettir.” An ılan yapı, halen y ürürlükte olan anayasam ızın 2. maddesinde; “T ürkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir.” vurgusu ile tan ımlanır.
Bu tanım, sıklıkla sorulması gereken; “Nasıl bir cumhuriyet” sorusunun da kusursuz yanıtıdır.
FARKINDA MIYIZ?
Cumhuriyetin, belirli çevreler taraf ından daha doğduğu g ünden ba şlamak üzere 102 y ıldır boğulmaya çal ışılmasının nedeni de bu niteliğidir!
G ünümüzde, teokratik düzen isteklerini aç ık ça dile getiren kimi aymazlar ı bir kenara alırsak siyasi erk sahipleri arasında cumhuriyet çi olmayan da yok!
Hepsi cumhuriyetçi!
Devrimin özünü perdeleye perdeleye devrim kar şıtı uygulamalara yol veren cumhuriyet çiler!
Bu kadar saf olmayal ım!
Uzun yıllardır atılan her siyasal adım bilin çli at ılmakta, dışarıdan ve i çeriden kurgulanan sinsi bir plan, ad ım adım yaşama ge çirilmektedir.
Il ımlı İslam yakıştırmasıyla başlayıp, şimdilerde İslam cumhuriyetine y önelen ve ça ğdaş T ürkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirecek olan bir yolun ta şları d ö şenmekte ve inan ç temelli bir düzen kurulmaktad ır!
Bu gidiş, ger çekten ürkütücüdür!
Fark ında mıyız?
Eğer öyle ise ne yap ıyoruz, ne yapacağız?
Bu cumhuriyeti g öz göre göre yitirirsek, bir daha ona ula şmak i çin büyük bedeller ödenmesi gerekti ği iyi bilinmelidir!
Yarın özgür ya şam varlığımızın kaynağı ve geleceğimizin onurlu g üvencesi Cumhuriyetimizin 102. y ılı, kutlu olsun!
Do ç.
Dr.
İhsan Taylani