Haber Detayı
Bu filmle kendime meydan okumak istedim
Dwayne Johnson, kariyerinin en iddialı ve dramatik rollerinden biriyle beyazperdeye geri döndü. Ünlü yıldız, “The Smashing Machine” (Dövüş Efsanesi) filminde dövüşçü Mark Kerr’ü canlandırdı. Yönetmen koltuğunda “Uncut Gems” ve “The Whale” gibi yapımlarla tanınan Benny Safdie’nin oturduğu film, yalnızca ringdeki sert mücadeleleri değil, aynı zamanda insanın kendi içindeki savaşları da gözler önüne seriyor. Dwayne Johnson ile Kelebek okurları için konuştuk.
◊ Yıllardır büyük gişe filmlerindesiniz.
Size milyarlar kazandıran ‘The Rock’ imajından “The Smashing Machine” filmindeki Mark Kerr rolüne geçtiniz. “Bazen yaptığınız filmi milyonlarca kişi izlemez ama yine de o işle gurur duyarsınız” dediniz.
Peki düşünce yapınız nasıl değişti?
Ne zaman “Bu film belki milyarlar kazanmayacak ama yine de yapmak istiyorum” dediniz?- Birkaç şey vardı... “Meydan okuma” isteği mesela, bu rolü canlandırmak ve bu hikâyeyi anlatmak istememin temel nedenlerinden biriydi.
Daha önce hiç karşılaşmadığım şekillerde kendime meydan okumak istedim.
Beni korkutan bir şey yapmak istedim.
Aynı zamanda yapıp yapamayacağımdan emin olmadığım bir şeye adım atmak istedim.
Bir işte tamamen kaybolmak ve kendimi içten içe açmak istedim.Bu projeyi 2019’da Benny Safdie’ye ben getirdim.
O sırada “Uncut Gems”i yeni izlemiştim ve Benny’nin tarzını çok beğenmiştim.
Sonra birbirimize yakınlaştık.
Emily’yi (Blunt) yıllardır tanıyorum.
Yani birçok şey bir araya geldi bu proje için.
Yapmak istememin 1 numaralı nedeni, benim için büyük bir meydan okuma olmasıydı.
Daha en başından biliyordum ki bu film belki milyarlarca insanın izleyeceği bir film olmayacaktı ama bu durum benim için tamamen kabul edilebilirdi.
Çünkü daha önce hiç göstermediğim bir yönümü göstermek, hatta daha önce benim bile keşfetmediğim bir yanımı ortaya çıkarmak istedim.
Ve bu proje o fırsattı.Ayrıca şunu da söyleyebilirim; uzun zamandır bir şeyi yapmaktan korktuğumu veya heyecanlandığımı hissetmemiştim.
Diğer filmlerim büyük, eğlenceli, çok fazla emek ve ekip çalışması gerektiren, yüzlerce insanın dahil olduğu dev projelerdi.
Ama bu filmde korkularla yüzleşmek, sınırlarımı zorlamak vardı.BÜYÜK BİR GİŞE FİLMİ OLMAYACAĞINI EN BAŞINDAN BİLİYORDUM◊ Film endüstrisinin bu projeye yaklaşımını, geçmişte yaptığınız büyük gişe filmleriyle karşılaştırdığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?- Açıkçası “Smashing Machine” gibi bir film söz konusu olduğunda, bunun büyük bir gişe filmi olmayacağını en başından biliyordum.
Hepimiz biliyorduk.
Bu yüzden beklentilerimi en baştan dengede tuttum.
Son 5, hatta 10 yılda öğrendiğim en önemli şeylerden biri, beklentilerimi gerçekten kontrol etmek ve yönetmek oldu.Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu sektörde gürültüye kapılmak çok kolay.
Açılış hafta sonu rakamları, ikinci hafta düşüş oranı, izleyici takibi, gişe analizleri; bunların hepsi seni içine çekebiliyor.
Ama biz bu filmi kalbimizden gelen bir yerden yaptık.YÖNETMEN KAMERALARI GİZLEDİ ÇEKİM SIRASINDA KAMERA GÖRMEDİK◊ Sözlü çatışma sahneleriyle fiziksel çatışma sahneleri arasındaki farklar hakkında neler söylemek istersiniz?
Biri duygusal, diğeri fiziksel...- “Smashing Machine” için fiziksel hazırlık çok yoğundu.
Dövüş sahneleri ham ve gerçekçiydi.
Benny’nin çekim tarzı bence çok benzersiz ve farklı.
Yönetmenimiz filmin en başında bir kural koydu: “Kamera asla ringin içine girmeyecek.” Her şey seyircinin baktığı yerden, iki-üç sıra geriden çekildi.
Kamera da seyirci gibiydi.
Bu da sahnelere çok güçlü, içgüdüsel bir his kattı.
Ama aynı zamanda bedensel olarak çok yorucuydu, çünkü sahnelerde gerçek dövüşçülerle birlikteydim.
Gerçek mücadele gerekiyordu.
Hem fiziksel hem de zihinsel olarak mücadele ettim.
Neyse ki Emily’yi yıllardır tanıyorum, bu nedenle aramızda bir güven var.
Aranızda derin bir güven ve saygı olduğunda, o kişiye tamamen açılabilir ve içini dökebilirsin.
Sette düştüğünde seni yakalayacak biri vardır.
Ben de zamanı geldiğinde onu yakalayacaktım.Duygusal çatışma sahnelerinin geleceğini tabii ki biliyorduk, onlara bir hazırlık süreci vardı.
Evin içinde garip bir sessizlik, ürkütücü bir atmosfer vardı o sahnelerde.
Bu çok gerçek bir duyguydu ve ben bunu daha önce hiç yaşamamıştım.
Şu an bile tüylerim diken diken oluyor.Ve o ev stüdyoda sıfırdan inşa edildi.
Benny, kameraları evin içine gizledi.
Böylece çekim sırasında hiçbir zaman kamera görmedik.
Ve işte bu, o sahnelerdeki gerçekliği ve yoğunluğu inanılmaz derecede artırdı.KÜÇÜKKEN GÜVEN DUYGUSUNU HİÇ HİSSETMEDİM ◊ Dünyanın en başarılı güreşçilerinden biriydiniz, aynı zamanda son derece başarılı bir iş insanısınız.
Milyar dolarlar kazanıyorsunuz.
Peki bu noktaya ulaşmak için sizi motive eden hedef neydi? - Ben güreşçi bir babanın çocuğuyum.
Büyürken güreş dünyası bugünkü kadar global değildi.
Babamın işi düzensizdi, biz de düzensiz yaşadık. 14-15 yaşına geldiğimde 13 farklı eyalette yaşamıştım.
Karavanlarda, minicik dairelerde, tek odalı evlerde kalırdık.Motivasyonum hiçbir zaman sadece başarı ya da para olmadı.
Aileme istikrar sağlamak, güvende hissetmek istedim.
Küçükken o güven duygusunu hiç hissetmemiştim. 14-15 yaşlarımdayken doğru yolda kalmak için mücadele etmeye başladım.
Başım sık sık belaya giriyordu, birçok kez tutuklandım. 15 yaşındayken öğretmenlerimden biriyle neredeyse kavga ediyordum.
O öğretmen aynı zamanda bir futbol koçuydu.2 hafta önce başladığım okuldu ve kavga ettiğim için uzaklaştırılmıştım.
Geri döndüğümde özür dileyip elini sıktım, sonra o elimi bırakmadı.
Bana “Senden bir şey yapmanı istiyorum.
Benim için futbol oyna” dedi.
O sırada Pennsylvania, Bethlehem’deydik.
Hawaii’den yeni taşınmıştık.
Bethlehem’e yerleştik.
Futbol oynamayı kabul ettim.
Ve o adam hayatımı değiştirmeme yardımcı oldu, çünkü iyi olduğum bir şeyi fark ettim, o da futboldu.Futbol, anneme ve babama ilk evlerini almamı sağlayan bilet oldu.
Miami Üniversitesi’nden tam burs aldım.
Hedefim NFL’e gitmek, Ulusal Futbol Ligi’nde oynamaktı.
Çünkü bu adamlar milyonlarca dolar kazanıyordu.
Babam ise kazanmıyordu.
Berbat bir son sınıf geçirdim.
Ve NFL’e seçilmedim.
Umutlarım, hayallerim tamamen paramparça oldu.23 yaşındayken NFL’e giremediğim için Florida-Tampa’daki ailemin dairesine dönmek zorunda kaldım.
Depresyona girdim.
Ve bugün fark ediyorum ki, hayatta en çok istediğim şey futbol oynamaktı.
NFL’e girememek beni farklı bir yola soktu ve bir şeyler başarmak için daha da aç bıraktı.
Ve işte benim motivasyonum buydu.
Bu film de daha fazlasını yapma açlığımı körükledi.