Haber Detayı
Suriye'ye 'paraşütle inen' pikaplar... Mark'ın aracı teröristlerin eline nasıl geçti
Kayahan Uygur yazdı
Kimileri sanki ABD’nin başında Demokrat Partili liderler bulunurken dünyada gerçekten adalet ve ahlaka dayanan bir düzen varmış da bunu “çılgın ve dengesiz” Trump bozmuş imajını yerleştirmeye çalışıyorlar .
Oysa Trump bir neden değil sonuçtur.
Bir hastalık değil, hastalık belirtisidir.
Bu yazımda Trump öncesi dönemde yaşanan ilginç ve aslında herkesin gözünü açması gereken bir olaydan söz edeceğim.TESİSATÇI MARK ACABA TERÖRİST MİMark Oberholtzer, Teksas’ta su tesisatçısıdır.
Elemanları şirketinin pikapları ile her gün servise çıkarlar, şantiyelerde çalışır ya da tamirat yaparlar. 2014 yılında bir gün kadın sekreter sabah işe başlar başlamaz tüm telefonlar çalmaya başlar.
Herkes küfretmekte, kimileri de tehdit etmektedir: “Siz alçak teröristler demek Amerika’ya hem de Teksas’a kadar geldiniz.”Mark, durumu önce kavrayamaz.
Ancak bir önceki gece mahalli bir TV kanalına yansıyan bir video o zamanki adı Twitter olan “X” sosyal medya ortamına düşünce iş anlaşılır.
Görüntüde kaportasında kocaman harflerle Mark’ın şirketin adı yazılı bir pikapa cihatçı teröristler dolmuştur ve arkaya ağır bir makinalı tüfek yerleştirilmiştir.
Belli ki firmanın bir aracı Suriye’deki siyasal İslamcı örgütlere kadar ulaşmıştır.Mark, daha birkaç hafta önce 9 yıl önce aldığı eski araçlarından birini ikinci el araba ticareti yapan bir şirkete satmıştır.
Anlaşılan o araç dönmüş dolaşmış Ortadoğu’ya kadar ulaşmıştır.
Ama Mark’ın Teksas’ın asabi insanlarına bu durumu anlatması zordur.
Uzun bir süre şirketteki tüm masalarda bilgisayarların yanında bir de revolver bulundurulur.Mark, durumun araştırılması ve gerçek suçlunun bulunması için hemen o şirkete koşar, o şirket aracı derhal uluslararası ticaret yapan bir başkasına devretmiştir.
Gümrük işlemlerinde gerek hırsızlıkla mücadele, gerekse vergi açısından araçların mutlaka şasi numarası kontrolü yapıldığından kısa sürede tüm süreç aydınlanır.
Aracın son varış noktası neresi çıkar biliyor musunuz?
Bingo!!!
Türkiye’nin dünyaca ünlü Mersin limanı.
Ve sonrası Suriye zaten.OLAY ABD’NİN TÜM TV KANALLARINDAMark’ın su tesisatı firması olaydan zarar görmüştür.
Teksaslı müşterilerin bu karışık işlere akılları ermediğinden şirketle ilişkiyi kesmişlerdir.
Mark, bunu gerekçe göstererek toptancıyı mahkemeye verir, şirketin eski aracının teröristlerin eline geçmesinden dolayı onu suçlar.
Bu arada neyse ki satış sözleşmesinde konuyla ilgili bir madde bulunur.
Kaportada aracın eski sahibini ortaya çıkaracak tüm işaret ve reklam anonslarını silme zorunluluğu alıcıya aittir.Dava, mahkemede uzun süreçler gerektirir.
Kamuoyu olayı mizahi yönden ele alır.
Meseleye şovmenler, komedyenler el atar.
ABD’de o dönem paralı kanal “Comedy Central” de “The Colbert Report” adlı gece geç saatte yayınlanan çok sevilen bir program vardır.
Teksaslı tesisatçının pikabının cihatçıların eline geçmesi konusu orada da işlenir ve tüm ülkede konuşulur.
Bu arada bizim Mersin Limanı da ününe ün katar.
İş bununla da kalmaz O dönemin medya haberlerinde, konu daha sonra “Primetime Emmy Ödülleri” verilirken yeniden gündeme gelir.Gördüğünüz gibi ellerinde uzun demir çubuklar taşıyan uzmanlar TV kanallarında istediklerini anlatabilirler, akademik unvanlı kişiler derin açıklamalarda bulunabilirler.
Ama bazen olayların gelişimi öyle ilginç durumlar ortaya çıkarabilir ki istihbarat örgütlerinin ve diplomatların yıllarca süren emekleriyle hazırlanmış dramatik ve ciddi uluslararası politika senaryoları bir anda komediye dönüşebilir.TOYOTA SAVAŞLARIBurada bir nokta dikkatinizi çekti mi?
Gerçekte araçların dünyayı dolaşması insanlarınkinden daha zordur.
Cihatçı teröristlerin hep pikap kullandıkları düşünüldüğünde küresel şebekelerin açığa çıkarılmasında araçların takibinin çok önemli olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.Her ne kadar Teksaslı tesisatçının sonunda cihatçıların eline düşen aracı Ford marka ise de teröristlerin sevdikleri ve kullandıkları pikapların yüzde 70’inden fazlası Toyota’nın Hilux ve Land Cruiser modelidir.
Bu araçların dünya dolaşımını izleyerek Suriye iç savaşına destek olan güçler hakkında birçok veri toplamak tabii ki çok kolaydı.
Üstelik Toyota, Suriye’deki ana bayisini 2012 yılında kapatmıştı.
Dolayısıyla bu araçlar o bölgeye paraşütle inmediklerine göre elbette bir yerlerden geleceklerdi. 2012-2015 döneminde Suriye’deki binlerce pikap oraya nereden ve nasıl ulaşmıştı bilmek zor olmasa gerek.Ancak bu konuyu bir yana bırakıp önce “neden Toyota?” diye soralım.
On yıllardır, sivil kamyonetler neredeyse tüm çatışmalarda yer alıyorlar.
Asker taşımak, malzeme nakletmek veya ağır silahları konuşlandırmak için olsun, arka kasaları sayesinde çok yönlü olan bu araçlar, devlet aktörleri ve düzensiz silahlı gruplar tarafından tercih ediliyorlar.
Özellikle Toyota markasının "Hilux" ve "Land Cruiser" modelleri.Dünya çapında serbestçe satılan ve herhangi bir kişi tarafından birkaç on bin avroya yeni olarak satın alınabilen bu araçlar, cazip özelliklere sahip.
Dayanıklılıkları ile tanınan, daha sofistike ve tabii ki daha pahalı zırhlı araçların aksine, tamir edilmesi ve sürülmesi kolay olan bu pikaplar, özellikle IŞİD örgütü tarafından çok sayıda kullanılmıştı.Bu tür araçların kullanımını başlatanlar İkinci Dünya Savaşı sırasında Kuzey Afrika'da İngilizler olmuştur. 1970'lerin sonunda Cezayir'de Sahra Halk Kurtuluş Ordusu tarafından sivil cipler silahlandırılmıştır. 1987 yılında Çad'ın Libya'ya karşı savaşında bol miktarda Toyota kullanılması, tıpkı 2010’lu yıllardaki gibi araçların kasalarına ağır makinalı yerleştirilmesi ve anti-tank füzeleriyle vur-kaç taktikleri uygulanması bir ilk olmuştu.
Bu savaş ise tarihe “Toyota Savaşı” olarak geçmişti.
Çölde modern savaşı değiştiren sağlam kamyonetlerin adını taşıyan bu muharebeler dizisinde, hafif silahlı Çad güçleri, güçlü silahlarla donanmış Libya ordusunun tüm manevralarını boşa çıkarmıştır.O zamandan beri bu sivil araçlar Somali, Irak, Afganistan ve Libya'da, ayrıca Batı ve Rus özel kuvvetleri tarafından da kullanılmıştır.
Ve Çad savaşının tüm taktikleri uzmanlar tarafından savaşçılara öğretilmiştir.PİKAP SATIŞLARI 2012-2014 ARASI ZİRVE YAPTI, NEDEN ACABAÖnümüzde Toyota’nın Hilux modelinin 1968’den 2017’ye kadar olan dönemdeki satış rakamları var.
Toplam 17,7 milyon Hilux satılmış.
Satış rekorlarının açık ara kırıldığı üst üste 3 yıl 2012, 2013 ve 2014 yılları.
Yani IŞİD’in Suriye ve Irak sınırları içinde sözde hilafet devletini kurduğu dönem.
Haydi, IŞİD’in on binlerce yabancı askerinin 140 değişik ülkeden Suriye’ye gelerek IŞİD’e nasıl katıldıklarını araştırmak biraz çetrefilli bir iş diyelim, IŞİD ordusunda kullanılan Hilux pikapların hepsinin birer şasi numarası var ve bunları yok etmek oldukça zor.
Araçların kimliğini gizlemek insanlarınkini gizlemekten kat kat daha zordur. “Bunlar neden hiç araştırılmadı” diye soracak değilim elbette ama bu konu neden hiç kamuoyunda tartışılmadı?Bu arada Suriye’ye iç savaşta kullanılmaları için bol miktarda pikap sokulurken hepsinin de IŞİD’e verildiğini düşünmemek gerekir.
Suriye’de IŞİD dışında en az onun kadar tehlikeli El Kaide unsurları da vardı.
Bunlar daha sonra önce El Nusra ve en sonunda da Hey'et-i Tahrîrü'ş-Şâm (HTŞ) adı altında birleştiler ve esas olarak da Türkiye’ye komşu İdlib yöresinde toplandılar.Teksaslı tesisatçı Mark’ın pikabı kullanan cihatçı teröristlerin görünümlerinde bir fark olmamasından dolayı Amerika kamuoyu tarafından yıllarca IŞİD’in eline geçmiş sanıldı.
Oysa o cihatçılar tam olarak IŞİD mensubu değillerdi.
Onlar Ceyş'ül-Muhacirin vel-Ensar yani Muhacirler ve Ensarlar Ordusu adlı o dönemde çoğu Çeçen teröristlerden kurulu bir grubun mensuplarıydı.SURİYE’DE ENSAR ARAP, MUHACİR ÇEÇENCeyş'ül-Muhacirin vel-Ensar adlı örgüt Ebu Ömer el Şişani tarafından 2012 yılında kurulmuştu.
Şişani, Arapça Çeçen demektir.
Ebu Ömer El Şişani (Çeçen) Gürcistan’da yaşayan ve Kist adı verilen Çeçen azınlığa mensup cihatçıları etrafında toplamıştı. 2013 Yılında IŞİD lideri El Bağdadi’ye biat eden daha sonra oradan ayrılıp 2015’de El Nusra’ya katılan Gürcistanlı El Şişani ikili karakterini göstermişti.
Daha sonra da aynı ekip olduğu gibi HTŞ adını aldı.
İdlip’te bugün Suriye Geçici Hükümet lideri Ahmed Eş Şaraa olarak kabul edilen ancak o zaman terörist El Colani olarak bilinen kişi tüm bu grupların başkanıydı.Kısacası o dönemde IŞİD’e giden Teksaslı Mark’ın pikabı aslında yabancıya da gitmiş sayılmazdı, öyle ya bugün Amerikalıların HTŞ ile de Eş Şaraa ile de araları iyi.
Peki, IŞİD ile nasıl?
Bugün kötü ise de yarın ne olacağı elbette belli değil demek zorundayız artık.
Ancak bu konularda sadece Batı ülkelerini eleştirmek de pek doğru değil, sürekli Sünni İslamcılardan ve onların tekfirciliğinden şikayet eden Suriye Alevileri Sünni İslamcı Hamas’ı pekala destekleyebiliyorlar işte.Bu arada İngiltere’nin HTŞ hakkındaki terörist örgüt kararını ancak geçen hafta kaldırdıklarını anımsatayım.
Özel Temsilci Ann Snow bu kadar zamandır teröristlerle çalışıyormuş denilemez kuşkusuz, bunlar uluslararası siyasetin bilinen çelişkileri.
Ancak bu çelişkilerin birikmesiyle birçok kavram da inandırıcılığını yitiriyor.
Örneğin terörle mücadele ulusal çıkarlar karşısında ikinci plana düşüyor ve adeta araçsallaştırılmış oluyor.ABD’NİN YENİ ORTADOĞU SORUMLUSU KONUNUN GERÇEKTEN UZMANIABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Çarşamba günü Joel Rayburn'ün Orta Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak atanmasını onayladı.
Rayburn, Şubat ayında Donald Trump tarafından bu göreve atanmış, ancak Senato'nun onayı bekleniyordu.Joel Rayburn, eski bir ABD ordusu albayı, askeri istihbaratçı, diplomat, Orta Doğu işlerinde tanınmış bir uzman.
Kariyeri boyunca, Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi'nde çeşitli görevlerde bulunmuş, özellikle Suriye, Irak, Lübnan ve İran'ın bölgedeki politikalarına odaklanmıştı.Rayburn ayrıca, Iraq After America (Amerika Sonrası Irak) dahil olmak üzere Orta Doğu tarihi ve siyaseti üzerine birçok kitap yazmış ve Irak Savaşı ile ilgili resmi yayınların editörlüğünü yapmıştır.Rayburn, Irak’ta Sünni Ayaklanmasının başladığı, buradan güç alan IŞİD’in ortaya çıkıp büyüdüğü ve Suriye’de açık ve gizli Batı yanlısı diğer İslamcı grupların oluştuğu dönemde pratiğin tam anlamıyla içinde olan biri isim.
Ve zamanında Obama ve Demokrat Parti politikalarına önemli eleştiriler yönetmiş ve bölgenin jeopolitik dinamikleri konusunda etkili bir ses olarak kabul ediliyor.ABD’nin bir İslamcı grubu diğerine karşı ve genel olarak İslamcıları milliyetçilere karşı kullanma stratejisinin değişeceği şeklindeki görüşlere destek veren bir gelişme bu.
Umarım cihatçı terörle mücadele önümüzdeki dönemde daha tutarlı şekilde yürütülür.Odatv.com