Haber Detayı

Davulsuz zurnasız gürültülü düğünler!
Kadın aydinlik.com.tr
25/10/2025 00:00 (2 ay önce)

Davulsuz zurnasız gürültülü düğünler!

‘Kız ve erkek, tuzlu suyla ıslatılmış ekmeği beraber yiyerek, bir anlamda hayattaki tüm acılara birlikte katlanacakları sözünü verir ve kız, atlı bir alay ile damat evine şenliklerle gönderilirdi. Günümüzde, bizler düğünlerde pasta beğenmezken, atalarımız sevginin özünü düğünlerde göstermişler'.

Günler öncesinden başlardı hazırlıklar.

Kesilecek etlikler, keşkek malzemeleri, orta oyun ekibi, güreş alanları, ozanlar daha neler neler, saymakla bitmez… Günün ilk ışıkları ile başlayan düğünde ilk olarak kız evine gelin almaya gidilir.

Sonra düğün evine gelinir.

Çevre köylerden gelen eş dost ile yemekler yenir.

Karşılıklı yöre oyunları oynanır ve keyifle izlenir.

Ozanlar türküler söyler ve günlerce, gecelerce devam eder düğünler… Dedik ya köy düğünleri her ilde, ilçede, köyde, farklılık gösterir.

Sonuç ne olursa olsun başkadır o düğünler… Şimdi köy düğünlerindeki sıcak ortamı diğerlerinde görmek mümkün değil.

Bugün düğünlerimize baktığımızda başka bir tabloyla karşılaşıyoruz.

O eski içtenliğin yerini gösteriş, yarış ve israf almış.

Uzaktan rengarek görünse de içine girdiğimizde Rio karnavalını aratmayan görüntü ve gürültü kirliliği alıyor… Davul-zurnanın coşkusunu artık çoğu zaman farklı konseptlerde yapılan hazırlıklar alıyor.

Teşhir, para saçma, boş sunumlar örf ve adetleri sulandırıyor… Düğünlerimize dadanan bu garabeti folklor ve halkbilimi birikimi olan bizden birine, BİNDALLI emekçilerinden, arkadaşımız sevgili Zeynep Ses’e de sorduk...

Çarpıcı değerlendirmelerini sizlerle paylaşıyoruz.

GÖSTERİŞ UNSURU - Günümüzde yapılan düğünler hakkında ne düşüyorsunuz?

Düğün sözcük anlamı “düğüm”den gelmekte olup bağlamak da diyebiliriz.

Dilimize bu şekilde yerleşmiş ve günümüzde bu haliyle kullanıyoruz.

Anadolu’nun her yerinde ayrı bir zenginlikle kutlama ziyafet ve dayanışma ile yapılan, halaylarla, horonlarla, zeybeklerle 9-8’lik oyun havalarıyla, hep birlikte yeni kurulan aileyi şenlikle yurtlarına, yuvalarına vardırmaktı.

Şimdilerde sanırım kent yaşamı, sosyal öğrenme bizi bu geleneklerimizden uzaklaştırdı.

Köy meydanlarında davullu zurnalı yapılan toylar, düğünler artık şehirlerin merkezinde düğün salonlarında yapılır oldu.

Ekonomik gücü yerinde olanlar, bunu çok yıldızlı otellerde yapıyor.

Bizi köyümüzden, kültürümüzden uzaklaştıran sistemin etkisiyle, “kır düğünü” diye bir takım gösterişli malzemelerle donatılmış yeşil alanlarda düğün yapar olduk.

Tabi bunun öncesi de var.

Kız isteme, söz kesme, nişan töreni bizim kadim geleneklerimizdi.

Şimdilerde, deniz altında, paraşütle atlarken, sokağa benzin döküp alev alev yakılarak, boğaz köprüsüne lazer ile yazarak “Benimle evlenir misin?” sorusu sorulur oldu.

Damat illa diz çökmek zorunda!

Tek taş!

Sensiz olmuyor bu işler.

Aileler buluşacak, artık evlere sığılmıyor; bu işe uygun donatılmış, hizmet veren yerler var.

Kimse artık kendi evinde kahve pişirmiyor, mekânın mutfağında fincan takımı hazır! “Allah’ın emri Peygamberin kavli” ile içiliyor. “Gelinlerin tatlı telâşı” adı altında, mesleği düğün danışmanlığı olan bilir kişiden profesyonel destek alınıyor.

Bütçeye göre, her kesimin olmazsa olmazı haline geldi bu iş.

Kına gecesi ayrı.

Salon gelin kaftan giyecek, bindallısız olmaz!

Anılan giysilerin kişisel zevkinizi yansıtması kutnu kumaş olması gerekmiyor.

Has ipek olmazsa ne olacak ki?

Naylon kumaşlar, sim sırma görünümlü endüstriyel ürünlerle süslenmiş giysiler, taç sarı metal, ne gam?

Gelin kızlarımız düğünden bir ay sonra, tv programlarında, kendisi gibi evlenenlere evini, yatak odasındaki avizeleri, nevresim takımlarını gösterecek, mutfağındaki “kahve köşesindeki” Amerikano-Kapuçino yapma makinesini cihazlardaki renk uyumunu anlatacak!

İç çekim dış mekân fotoğraf albümü dijital ortamda izletilecek!

Düğünlerin masumiyeti, mutlu olsunlar imecesi, artık ne yazık ki yok!

Keşkek dövülüp, kazan kazan düğün aşı kurulmuyor.

Ekonomik krizin pençesinde inim inim inleyen bir ülkenin (çoğunluk dar gelirli) “Evladımın mürüvvetini göreyim” diye emek emek biriktirdiği her kuruş adeta bir gösteriş yarışının maliyeti haline gelmiş durumda.

Borç harç yapılan düğünün ertesi günü, kendi gerçekliğini hatırlatıyor.

Her düğünün olma nedeni iki kişinin ortak hayali AŞK!

Aşk da nasibini alıyor.

Kimsenin düğün şarkısı kalmadı, ortak dili yok...

İronik gelebilir mi bilmem, evimizin alt katı düğün salonuydu.

Biz zorunlu olarak her gün bu düğünlere kulak misafiri olurduk.

Bir dönem rahmetli Kayahan’ın bir şarkısı vardı “Seni versinler ellere beni vursunlar, sana sevdanın yolları bana kurşunlar” gelin damat bu şarkı ile dans ederlerdi...

Taa ki yeni bir şarkı meşhur olana kadar.

GELENEKTEN UZAK DÜĞÜNLER - Düğünlerde gelenek yapımız yozlaşıyor mu?

Başta söyledim, ne yazık ki Batılılaşma özentimiz, bize has bize özgü birçok geleneğimizi erozyona uğrattı.

İç Anadolu’dan örnekle, düğün davetiyesi davetlilere küçük işlevsel hediyelerle, “Okuntu” adıyla kapı kapı, köy köy dolaşıp “okutucu” adıyla görevlendirilmiş kişilerce yapılırdı.

Bu gelenek kentlerde baskılı davetiye oldu, anısı olan bir hatırlatmaydı.

Şimdilerde whatsapp mecrasından yapılıyor, özensiz ve samimiyetten uzak!

Hediyeleşme, eskiden çiftin maddi yükünü hafifletmek amacıyla aile yakınlarınca evin ihtiyaçlarına katkı sunmalarıydı (beyaz eşya, mobilya vb).

Şimdilerde sadece altın takılıyor ve takılar kız tarafı ve erkek tarafı arasında mahkeme konusu olabiliyor...

Elbette siz de karşı tarafa bu miktarda takı takmak zorundasınız! “Oğlan bizim kız bizim, geliyor düğün alayı kaynanalar çeksin halayı” türküsü unutuldu.

Kapitalist sistem bizim kadim değerlerimizin içine öyle bir sızdı ki, her şey alınır satılır hale geldi...

Düğün Danışmanlık Hizmeti algılarımızı, zevkimizi, eğlencemizi, aşkı paraya tahvil edip düğünümüze, toyumuza müdahale ediyor.

Bütün bunlar olmazsa eksik hissettiriyor.

YÖRELERDE DÜĞÜN SESLERİ Anadolu’nun en çarpıcı seslerinin yankılandığı bir coğrafyadır Teke Yarımadası...

Düğünlerinde, halk sanatçılarının, boğaz havasıyla, icrası zor türkülerle, sipsi, cura, üç telli gibi çalgılar eşliğinde gelin alımında, misafir karşılamada, düğün boyunca sesini duyarız… Burdurlu halk sanatçısı Hacı Ali Yılmaz (Haceli).

Haceli, aynı zamanda Teke Yöresi türkülerini başarıyla bugün icra etmeyi sürdürüyor...

Ege’ de hazırlıklar kazan kazandır.

Zengin zeytinyağlılar sofranın nazar boncuğudur...

Kına gecesi, gelin hamamı gibi adetler uygulanmaktadır...

Kına gecesinin ertesi sabahı gelin at ile evinden alınır.

Davul zurna gene vardır elbette.

Akşamına da düğün.

Düğün salonu yoktur buralarda.

Sokaklar, meydanlar, bahçelerdir düğün salonu.

Onlar eğlenir Harmandalı ve Sepetçioğlu eşliğinde; biz dışarlıklar da hayran hayran seyrederiz.

Karadeniz’de ise tam bir sevdaluk günleridir düğünler… Kızın sözünün alınmasından sonra hemen düğün duyuruları yapılır.

Düğün günü belirlenir.

Ara kesilirken kız tarafına verilen sözler düğünden önce yerine getirilir.

Sonrasında horonlu, kemençeli düğünler yapılır.

Her yöreNin sesi, kendi adetleri ve kültürüyle donanır.

Uzun hava, bozlak ve halay, soluk alır verir içimizde… DÜĞÜNLERİN ÖZÜ Dışarıda evin erkeğinin sözü geçerken, Orta Asya Türk toplumlarında evin sahibi kadın sayılmış ve ev kadınları için eve sahip olmalarını belirten “evci” ifadesi kullanılmıştır.

Ayrıca Göktürkler’de kadınlar “eş” olarak anılmıştır ki, bu tabir eş-itlik ilkesinin de uygulandığını kanıtlar niteliktedir.

Bazı yörelerde düğün günü kız tarafı, damattan yazmasını almak ister ve damat onu geri vermemek için herkese para dağıtırdı ki, bu gelenek günümüzde makasın kesmemesi, çeyiz sandığının üzerine oturulması gibi pek çok gelenekle örtüşmektedir.

Kız ve erkek, tuzlu suyla ıslatılmış ekmeği beraber yiyerek, bir anlamda hayattaki tüm acılara birlikte katlanacakları sözünü verir ve kız, atlı bir alay ile damat evine şenliklerle gönderilirdi.

Günümüzde, bizler düğünlerde pasta beğenmezken, atalarımız ekmeği tuza banıp sevginin özünü düğünlerde göstermişler.

Umarız düğünlerin yozlaşmasının da milletçe çokça ürettiğimiz, kendimiz olabildiğimiz zamanlarda düğünlerimiz de gerçek mutluluklara açılan kapılarımız olacaklardır.

İlgili Sitenin Haberleri