Haber Detayı

Ezberleri bozdu: Zayıflarken cips yedi! Tam 48 kilo verdi… Tüm sırrını anlattı
Aile hurriyet.com.tr
24/10/2025 08:36 (2 ay önce)

Ezberleri bozdu: Zayıflarken cips yedi! Tam 48 kilo verdi… Tüm sırrını anlattı

Amerika’da yaşayan Keya Wingfield, 48 kiloyu ne Ozempic’le ne de başka bir medikal destekle verdi. Üstelik bu süreçte cips yemeyi de bırakmadı. Şimdi kendi markasını kurdu ve kilo verirken izlediği tüm adımları tek tek anlattı.

Dünyada kilo verme yöntemleri değişiyor.

Özellikle pandemi sonrası, Ozempic gibi GLP-1 grubu zayıflama ilaçlarına olan ilgi rekor seviyeye ulaştı.

Tıbbi destek olmadan kilo vermek ise artık daha zor ve nadir kabul ediliyor.

Ancak ABD’de yaşayan 40 yaşındaki Keya Wingfield, bu algıyı yıkan bir isim oldu.

Kısa boyu ve yoğun iş temposuyla mücadele ederken, 109 kiloya kadar çıkan Wingfield, yaklaşık dört yıl içinde 48 kilo vererek 61 kiloya kadar düştü.

Üstelik bu süreçte sadece bedenini değil, hayatının yönünü de değiştirdi.

Kendi adını taşıyan bir patates cipsi markası kurarak girişimcilik dünyasına da adım attı.

Wingfield, yaşadığı bu büyük değişimin sırrını ilk kez New York Post’a anlattı.

Ancak hikâyenin arkasında, yalnızca kilo vermeye odaklı bir hedef değil; kayıplar, kırılmalar ve yeniden ayağa kalkma iradesi var.

Keya Wingfield, fazla kilolarla mücadelesinin çocukluk yıllarında başladığını belirtti. “Doğuştan kiloluydum” ifadesini kullanan şef, bebekken bile normalden ağır olduğunu aktardı. “Her zaman ‘4 kiloluk bebekmişim’ derim.

O dönemden beri bu sorunla yaşıyorum.

Yani bu, benim için yeni bir mesele değil” dedi. 30’lu yaşlarına geldiğinde ise artık bedenini ve sağlığını kontrol altına alması gerektiğini fark etti.

O güne kadar denemediği diyet kalmamıştı: Lahana çorbası, aralıklı oruç, düşük kalorili detokslar… Ancak bu diyetlerin çoğu geçici sonuçlar verdi, ardından eski kilosuna hızla geri döndü.

Değişim kararının ardında ise son derece kişisel bir kırılma noktası yer aldı.

Keya Wingfield, iki doğum sürecinde yaklaşık 30 kilo aldı.

Bu süreçte hem fiziksel hem de duygusal olarak yıprandı.

İkinci doğumunun ardından tartıda gördüğü rakam 108 kiloydu.

Ancak ondan daha büyük bir acı yaşadı: Oğlu, doğumdan sadece bir ay sonra yaşamını yitirdi. “Çok zor bir dönemdi” diyen Wingfield, “Kendimi tamamen bıraktım.

Yemeğe sarıldım.

Sağlıksız bir döngüye girdim.

Ruhsal çöküş, bedenime de yansıdı” ifadelerini kullandı.

Bu karanlık dönemde ise onu tekrar hayata bağlayan bir neden vardı: Kızı.

Yaşadığı kayıptan kısa süre sonra, bir sabah kızının yüzüne baktığında hayatını değiştirmeye karar verdi. “O an her şeyi değiştirdi” diyen Keya Wingfield, “Kızımın mutlu bir anneye ihtiyacı olduğunu düşündüm.

Ona bunu borçluydum.

Kendime bile değil, ona söz verdim” dedi.

İşte tam bu noktada, Wingfield’ın dönüşüm yolculuğu başladı.

Ancak bu, hızlı sonuç vadeden mucizevi bir diyet ya da pahalı medikal müdahalelerle değil; küçük adımlarla, ama kararlılıkla şekillendi.

Keya Wingfield artık bir çıkış yolu arıyordu.

O dönemde GLP-1 grubu zayıflama ilaçları henüz yaygın değildi ve doktoru bu ilaçları önermemişti: “Eğer o ilaçlardan haberim olsaydı, muhtemelen yardım alırdım.

Ama bu şekilde ilerlemiş olmak, bana farklı bir özgüven kazandırdı.” Kendisine diyabet teşhisi konduktan sonra önce kan şekerini izlemeye başladı.

Hangi yiyeceklerin glikoz seviyesini yükselttiğini öğrenerek, insülin dalgalanmalarını minimize etmeye odaklandı.

Sadece yemek yedikten sonra yaptığı kısa yürüyüşlerin bile kan şekerine olumlu etki ettiğini fark etti.

Keya Wingfield, uzun yıllardır vejetaryen olduğunu, ancak bunun sağlıklı beslendiği anlamına gelmediğini belirtti.

Beslenme düzeni büyük ölçüde yüksek karbonhidratlı gıdalara dayanıyordu: Pirinç, patates, makarna… Keya Wingfield, “İnsanlar vejetaryen olunca sebze ağırlıklı beslendiğinizi sanıyor, ama bu doğru değil” dedi.

Yeni düzeninde artık günde 1500 ila 1800 kalori arasında beslenmeye başladı.

Kahvaltıda kahve ve tost tercih etti.

Ara öğünlerde fındık, meyve, yoğurt ve patlamış mısır tüketti.

Ana öğünlerinde ise sebze, yumurta ve makarna gibi dengeli besinlere yer verdi.

Beslenme düzeninin yanında, fiziksel aktiviteyi de hayatının merkezine aldı.

Uzun süredir hareketsiz bir yaşam süren Keya Wingfield, ağırlık antrenmanları ve boks yapmaya başladı.

Özellikle boksun hem bedensel hem de zihinsel sağlığı üzerinde büyük etkisi olduğunu vurguladı: “Gürültülü bir ortamda, tek başınıza bir boks torbasına vurmak inanılmaz rahatlatıcı.

Fiziksel olarak güçlenirken, aynı zamanda duygusal olarak da iyileştim.”Kas kütlesi arttıkça vücudu glikozu daha iyi yönetmeye başladı.

Egzersiz sadece kilo vermesine değil, aynı zamanda diyabetle mücadelesine de yardımcı oldu.

Wingfield’ın yolculuğunda en dikkat çekici detaylardan biri, tüm bu süreçte patates cipsi yemeye devam etmesi oldu.

Üstelik bu alışkanlık zamanla bir iş fikrine dönüştü.

Eşi Hint mutfağına alışkın değildi.

Ona Hint baharatlarını sevdirebilmek için mutfakta denemeler yapmaya başladı.

Baharatlı patates cipsi tarifleri, önce eşinin, sonra arkadaşlarının ilgisini çekti. “Fark ettim ki bu cipsler, sadece bir atıştırmalık değil; insanların kültürlere olan mesafesini de kısaltıyor.

Bu bir lezzet köprüsü” diyen Wingfield, böylece kendi adını taşıyan bir patates cipsi markası kurmaya karar verdi.

İlk ürünleri Bombay baharatlı cipslerdi.

Ardından siyah tuzlu versiyonu geldi.

Bugün bu ürünler, ABD genelinde 1400’den fazla mağazada satılıyor.

Wingfield, kilo verirken bile cips yemekten vazgeçmediğini açıkça belirtti: “Onları yoğurda batırarak yiyorum.

Bu hem daha sağlıklı hem de daha doyurucu oluyor.”  Ürünlerine yönelik gelen “Protein içeriyor mu, lif var mı?” gibi sorulara ise şu yanıtı verdi: “Hayır, içinde mutluluk var.

Küçük bir pakette 36 gram saf neşe var.

Her şey fonksiyonel olmak zorunda değil.

Sizi mutlu eden bir şey yemek, zaten yeterince anlamlı.” New York Post’un “I lost over 100 lbs without Ozempic — and I ate more potato chips than I did my whole life” başlıklı haberinden derlenmiştir.

İlgili Sitenin Haberleri