Haber Detayı
Adını söylemesi tam 20 dakika sürüyor: 2253 kelimelik bir isim! Sonunda hedefine ulaştı ama en zor an nikah törenindeydi
Kimileri için isim doğumla birlikte verilmiş, ömür boyu taşınan basit bir etiket olabilir. Kimileri için de kimliklerinin, kişiliklerinin ve yaşam öykülerinin en güçlü ifadesi... Yeni Zelanda doğumlu Laurence Watkins için ise isim; sınırları zorlayan, alışılmışın ötesine geçen ve tarihe adını altın harflerle yazdıran bir yol oldu. İşte, sıra dışı bir yaşamın kapılarını aralayan benzersiz bir hikâye…
Yeni Zelanda’nın Auckland şehrinde 1965 yılında Laurence Gregory Watkins adıyla dünyaya gelen Watkins, hayatı boyunca sıradan bir insan olarak tanındı.
Ancak içinde büyüyen benzersiz bir hayal vardı: Dünyanın en uzun ismine sahip olmak.
Bu hayal, televizyon ekranlarından tanıdığı “Ripley’s Believe It or Not!” adlı sıra dışı gerçeklerin sergilendiği program ve Guinness Dünya Rekorları Kitabı'ndan aldığı ilhamla filizlendi.
Watkins, çocukluğundan itibaren Guinness Rekorları’nda yer alan insanların hayatlarına hayranlıkla bakıyordu. “Dünyanın en hızlı adamı, en uzun adamı, en güçlü adamı, hatta en uzun saçlı ve tırnaklı insanları görmek beni büyülemişti” diyor.
Ancak ne fiziksel olarak ne de başka bir konuda özel bir yeteneği olmadığını fark ettiğinde, sıra dışı bir yol aramaya başladı.
Bu yol, benzersiz bir kimlik yaratmak, yani kendi ismini dünyanın en uzun ismi haline getirmekti.
Bu gönderiyi Instagram'da görOver60 (@oversixty_au)'in paylaştığı bir gönderiUZUN VE ZORLU İSİM ARAŞTIRMASI: KÜLTÜRLER ARASINDA YOLCULUKWatkins’in bu büyük kararının ardından başlayan süreç, yoğun bir araştırma ve yaratıcılık dönemine dönüştü. 1990 yılının başlarında, Auckland’daki kütüphanede “Bebeğinize İsim Verin” adlı isim rehberlerinden, Maori dilinden, Latince ve Eski İngilizce kökenli isimlerden, hatta Japonca, Çin ve Samoa dillerinden kelimeler topladı.
Ayrıca hayranı olduğu TV karakterlerinden ünlü sporculara kadar birçok figür ismine dahil oldu.
Watkins’in kullandığı isimlerden bazıları oldukça dikkat çekici:Gaylord: 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan ABD’li jimnastikçi Mitch Gaylord’a ithafen. “Çok yakışıklıydı, soyadını çaldım” diyor.AZ2000: “A’dan Z’ye 2000’den fazla ismim var” ifadesine gönderme yaparak, ismine eklediği sembolik bir kelime.Shal (Xiao): Çince’de “küçük” anlamına gelen bir isim, telaffuzu kolaylaştırmak için farklı şekilde yazılmış.Florence, Basil Brush, Love: İngiliz TV karakterleri ve ilginç çağrışımlar taşıyan kelimeler.
Maori dilinden alınan bazı kelimeler, kültürel bir bağ olmamasına rağmen dahil edildi.
Watkins, “Maori dilini konuşanlara hayranlık duyuyorum.
Çok melodik bir dilleri var” diyor.
Ancak bu isimlerin uzunluğu ve karmaşıklığı, daktiloyla yazımı sırasında ciddi zorluklara yol açtı.
Bu liste, bir daktilocu tarafından yazıya geçirildi.
Watkins bu hizmet için 400 Yeni Zelanda doları ödedi.
O dönem için önemli bir meblağ olan bu tutar, onun bu işe ne kadar ciddi yaklaştığını gösteriyor.
Bu gönderiyi Instagram'da görYo Charley! (@yocharleyofficial)'in paylaştığı bir gönderiYASAL MÜCADELE ZORLUYDU AMA MAHKEMEDEN ZAFERLE ÇIKTIWatkins, oluşturduğu bu benzersiz isimle resmî işlemleri başlatmak üzere 1990 yılında adını değiştirmek için Auckland Bölge Mahkemesi’ne başvurdu.
Mahkeme talebini kabul etti ancak Yeni Zelanda Genel Kayıt Bürosu isim uzunluğu ve sistem uyumu nedeniyle bu talebi reddetti.İsimlendirme alanındaki yasal boşluktan yararlanan Watkins, kararı Yüksek Mahkeme’ye taşıdı.
Hukuki süreç sancılı geçti ama sonunda mahkeme devletin isim değişikliğini reddetmek için geçerli yasal dayanağı olmadığını belirtti ve Watkins’in lehine karar verdi.
Bu zafer, sadece kişisel bir başarı değil, aynı zamanda isimlendirme özgürlüğü adına da önemli bir dönüm noktası oldu.SONUNDA HEDEFE ULAŞILDI VE GUİNNESS DÜNYA REKORU GELDİMahkeme zaferinin ardından Watkins’in ismi Guinness Dünya Rekorları tarafından resmen tescillendi.
Başlangıçta “en uzun Hristiyan isim” unvanını aldı.
Ancak ilerleyen yıllarda, isimlerinde sadece Hristiyan kökenli kelimeler olmadığının anlaşılmasıyla, Guinness bu rekoru “en uzun kişisel isim” olarak yeniden sınıflandırdı.Watkins’in ismi tam olarak 2253 kelimeden oluşuyor ve doğum belgesinde yedi sayfayı dolduruyor.Sıra dışı isminin günlük yaşamdaki zorluklarıyla da mücadele eden Watkins, pratik çözümler geliştirdi.
Artık kendisini “Laurence Alon Aloy Watkins” olarak tanıtıyor ve imzasını “Watkins V” yani beşinci nesil olarak atıyor.
Ancak resmî belgelerde tam ismiyle yer almak zorunda olduğu durumlar halen hayatını etkiliyor.Pasaportunda sadece kısa ismi görünüyor olsa da seyahatlerinde yanında doğum belgesinin bir kopyasını taşıması gerekiyor. “Böylece biri isterse tüm isimlerimi görebilir” diye anlatıyor.
Ayrıca ismini daktiloda yazdırmak gibi geçmişte yaşadığı zorluklar teknolojiye rağmen hâlâ hafızasında taze.NİKAH MASASINDA 20 DAKİKA SÜREN BİR İSİM OKUMASIWatkins en sıra dışı durumu evlendiği gün yaşadı.
Tören öncesinde, nikah memuru ismini tek tek okuyamayacağını fark edince, çözüm olarak tüm ismi kaydederek hoparlörden yayınlamaya karar verdi.
Tören başladığında konuklar ellerinde içeceklerle gezerken, hoparlörden yalnızca damadın ismi yankılanıyordu.
Çünkü tamamını okumak 20 dakikadan fazla sürüyordu.
En sonunda Watkins’in “Evet” deme anı geldiğinde, misafirlerin çoğu hâlâ devam eden bu sıra dışı isim seremonisinin etkisindeydi.
Bu gönderiyi Instagram'da göroe24.at (@oe24.at)'in paylaştığı bir gönderiYENİ ZELANDA’DA İSİM YASALARINDAKİ DEĞİŞİKLİĞE NEDEN OLDUWatkins’in isminin yasal süreçteki örnek teşkil etmesi, Yeni Zelanda’da isimlendirme yasalarının sıkılaşmasına yol açtı.
Artık vatandaşların:70 karakterden uzun isim almaları,Resmi unvan, saldırgan ifadeler, sayılar veya semboller kullanmaları,İsimlerinde boşluk bulundurmaları yasaklandı.Bu yasalar, Yeni Zelanda’da isimlendirme sisteminin düzenlenmesinde önemli adımlar oldu ve Watkins’in mirasının korunmasını sağladı.DÜNYADA DA BENZER KURALLAR VARYeni Zelanda bu konuda yalnız değil.
Dünyanın pek çok ülkesinde isimlendirme konusunda katı kurallar var.İzlanda’da, isimlendirme komitesi, yeni isimleri dilbilgisi ve kültürel uyum açısından denetliyor ve üç isim sınırı getiriyor.Japonya’da 1994 yılında “Akuma” (şeytan) ismi verme girişimi, hükümet müdahalesine neden olmuştu ve aile uzun hukuk mücadeleleri sonucunda ismi geri çekmişti.Portekiz’de, ebeveynlerin önceden onaylanmış listeden seçim yapmaları zorunlu ve isimlerde en fazla iki ad, dört soyadı olabiliyor.
Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde de isim değişiklikleri sıkı denetim altında ve bazı isimlerin değiştirilmesi için özel izin gerekiyor.Alıntı MetniCNN’in “This man could tell you his name, but it’d take roughly 20 minutes” başlıklı haberinden derlenmiştir.