Haber Detayı
‘Hiçbir zaman masanın başına oturup ilham gelmesini beklemedim’
Geleneksel çalgılarımızdan klasik kemençeyle çağdaş caz müziğini harmanlayan kemençe sanatçısı Elif Canfezâ Gündüz’ün ilk albümü ‘Way Out’ çıktı. Müzisyen bir anne-babanın kızı olan Gündüz aynı zamanda beste de yapıyor. Sanatçıyla buluştuk; albümün çıkış hikâyesinden, bestelerinden konuştuk: “Bu albümü yapmaya, çıkış yolu aradığım bir dönemde karar verdim.”
Klasik kemençe sanatçısı Elif Canfezâ Gündüz (31) müzisyen bir ailenin kızı, annesi Türk sanat müziği söylüyor, babasıysa hem koro şefi hem de keman çalıyor.
Ailesi müzikle uğraşması için hiç baskı yapmamış Elif Canfezâ Gündüz’e.
O “Müzik benim içimden gelen bir şeydi” diyor.
Gündüz’ün ilk stüdyo albümü ‘Way Out’ geçen aylarda çıktı.
Kemençenin yanı sıra piyano, kontrbas ve davul gibi enstrümanların da kullanıldığı albüm, dinleyiciyi alışılmışın dışında bir Müzik yolculuğuna davet ediyor.
Gündüz’le albümü vesilesiyle bir araya geldik...◊ ‘Way Out’un çıkış hikâyesi nedir?Enstrüman sanatçısıysanız mutlaka bir albüm yapıyorsunuz.
Ülkemizde de genel olarak daha geleneksel tarzda albümler yapılıyor; ben de yapacağım elbet bir gün.
Ancak ilk albümümde iç dünyamda harmanladıklarımı kendi müziğimle birleştirmek istedim.◊ Albümün adı neden ‘Way Out’?‘Way Out’ Türkçe çıkış yolu demek.
Hayatımızda her dönem çıkış yolları aradığımız süreçler oluyor, her dönemde de kendi yarattığımız benliğimizi doğuruyoruz aslında.
Bu albümü yapmaya karar verdim, 28 yaşındaydım, çıkış yolu aradığım bir dönemdi.
Ben kendimi doğurduğumu düşünüyorum. ‘Çıkış yolu’ bakalım çıkaracak mı bizi? ◊ ‘Kendini doğurmak’ dediniz...
İlk doğum, anne karnındaki doğum.
İkinci doğum da bana kalırsa psikoterapi almak.
Üçüncü doğum da kendi kendinizi doğurmanız.
Yani kendinizi beslediğiniz ve yarattığınız benlikle birlikte ortaya çıkan kişi.◊ Albümdeki tüm besteler size ait, değil mi?2019’da Fransa’da aldığım bir eğitim sırasında mentorumuz olan Fabrizio Cassol “Sen beste yapabiliyorsun.
Senden beste yapmanı istiyorum” dedi.
Ben o zamana dek hiç beste yapmamıştım, öyle bir yeteneğim olduğunun farkında bile değildim.
Onun ısrarları sonucu ilk bestemi yaptım.
Bir yola baş koyduğunuz zaman hayatınıza benzer şeyleri çekiyorsunuz, o besteden sonra hayatın akışı içinde diğer bestelerimi yapmaya başladım.
Hiçbir zaman masanın başına oturup ilham gelmesini beklemedim.◊ Albümle birlikte doğan bir grup var: Quartet...
Albüm fikri oluşurken, kafamda bir quartet (dörtlü) vardı ve Kaan Bıyıkoğlu’nu (caz piyanisti) arayıp bu fikirden bahsettim.
Hiç tanımadığım halde kontrbasta Ozan Musluoğlu’nu istiyordum.
Kaan Abi’yle arkadaşlarmış, konuştular ve Ozan Musluoğlu gruba dahil oldu.
Daha sonra davulda Serkan Alagök’le anlaştık ve böylece Quartet ortaya çıktı.◊ Müzisyen bir ailenin içine doğdunuz.
Anneniz Türk sanat müziği ses sanatçısı Gönül Aköz, babanız kemancı ve koro şefi Atilla Gündüz.
Müzisyen olmanız kaçınılmaz mıydı?Müzisyen ailelerde çocuklara genellikle bir ‘sen de müzisyen olacaksın’ baskısı olur.
Bizim evde bu baskı hiç yoktu.
Elbette küçük yaşlarda anne-babamı konserlerde izlemek, dinlemek bir yön vermiştir ancak müzisyen olmak benim içimden gelen bir şeydi.
Küçükken ilk önce obua çalmak istedim, fizyolojim uygun olmadığı (akondroplazi, kemik büyümesi bozukluğu) için çalamadım.
Piyanoya başladım, piyano hocam kemençeye yönlendirdi.
Daha sonra konservatuvara hazırlandım ve kazandım.
Su aktı, yolunu buldu.◊ Kemençeyle caz nasıl buluştu?
Beni yetiştiren hocalarımın izinden gitmek ama bunu kendi yolumu çizerek yapmak istedim.
Kendi yolunuzu, müziğinizi, tarzınızı bulmazsanız idol aldığınız insanın taklidi olabilirsiniz yalnızca.
Ben kendi yolumda ilerlerken, o yolda kemençeyle cazı buluşturdum.◊ Sosyal medya hesabınızda seramikle ilgilendiğinizi gördüm...
Ben ezelden beri seramik meraklısıyım.
Evime çok fazla seramik alıyordum.
Şubat ayında bir AVM’nin standında şu anki hocamla denk geldik; şansıma atölyesi evime çok yakınmış.
Derslere girmeye başladım.
Çok keyifli bir iş, zihnimin sustuğu tek yer.
Seramik yaparken gerçekten yavaşladığımı, dinlendiğimi hissediyorum. ‘ENSTRÜMANIMI MERAK EDİYORLAR’ ◊ Sizin çaldığınız kemençe klasik kemençe olarak geçiyor ve Karadeniz kemençesinden ayrı bir enstrüman.
Bu iki enstrüman arasındaki farklar neler?
Enstrümanıma klasik kemençe ya da İstanbul kemençesi deniyor.
Dışarıdan benzeseler de birbirlerinden çok farklılar.
Form ve yapıları, tellerin kullanımı, boyutları, malzemeler...
Birbirine benzeyen ama birbirinden çok farklı kuzenler gibi düşünebilirsiniz.◊ Yurtdışındaki konserinizde kemençeyi gören yabancılar nasıl tepkiler veriyor?
Yakın kültürlerde benzer enstrümanlar var.
İranlılar ya da Yunanlar aşinalar ama daha uzak kültürden insanlar -Avustralya, Güney Kore, Fransa gibi- çok şaşırıyorlar.
Konserden sonra mutlaka yanıma gelip enstrümanımla ilgili soru soruyorlar.