Haber Detayı

Bir zaman kapsülü: Bolonya
Dünya+ dunya.com
17/10/2025 00:00 (2 ay önce)

Bir zaman kapsülü: Bolonya

İtalya'nın en büyüleyici sırlarından biri, Emilia-Romagna bölgesinin kalbinde yatan Bolonya. "La Dotta" (Bilge), "La Grassa" (Şişman) ve "La Rossa" (Kızıl) lakaplarıyla anılan şehir, tarih kokan portikoları, damak çatlatan mutfağı ve Avrupa'nın en eski üniversitesiyle adeta bir zaman kapsülü.

Bolonya, Roma'nın kalaba­lığından, Milano'nun hı­zından uzak, otantik bir İtalya havası almak isteyenler için biçilmiş kaftan.

Sokakların­da dolaşırken, kırmızı tuğlalı ev­lerin gölgesinde kahve yudum­larken veya bir tabak taze taglia­telle al ragù ile sofraya otururken, kendinizi bir roman kahramanı gibi hissedeceksiniz.

Gelin, bu kızıl şehrin katmanlarını birlik­te soyup, onun büyüsüne kapıla­lım.

Portikoların altına adım atı­yoruz...Bolonya'ya vardığınızda, si­zi ilk karşılayanlar o sonsuz ke­merler olacak.

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan 62 kilo­metre uzunluğundaki portikolar, şehrin damarları gibi birbirine bağlı.

Yağmur da yağsa, güneş de vursa, bu sütunlu yürüyüş yolları sizi koruyacak.

Şehrin ritmi ade­ta buradan akıyor: Sabah espres­so'suyla başlayan günler, akşa­müstü aperitivo sohbetleriyle bi­tiyor.

Nüfusun yarısını oluşturan 90 bin üniversite öğrencisi ise so­kaklara gençlik enerjisi katıyor; duvarlarda afişler, kafelerde fel­sefi tartışmalar eksik olmuyor.Tarih mozaiği: Etrüsklerden rönesans'a Bolonya'nın hikayesi, prehis­torik dönemlere uzanıyor.

MÖ 9. yüzyılda Villanova uygarlığı­nın tarım ve zanaat izleri bura­da başlıyor.

MÖ 7.-6. yüzyıllar­da Etrüskler, bölgeyi "Felsina" adıyla bir ticaret merkezi haline getirmiş; zengin mezarlar ve sa­vunma duvarları, onların metal işçiliğini anlatıyor.

Ancak asıl dö­nüşüm, MÖ 189'da Romalıların Boii kabilesini yenip "Bononia"yı kurmasıyla geliyor.

Dik açılı so­kaklar, forum, tiyatro ve surlarla çevrili bu koloni, Julius Caesar'ın bile konuştuğu bir yer olmuş; yaklaşık 20 bin nüfusuyla Po Va­disi'nin incisi.Roma sonrası Gotlar ve Lon­gobard istilalarıyla sarsılsa da, 8. yüzyılda Papalık kontrolüne gi­ren şehir, 11. yüzyılda özgür bir komün olmuş.

Orta Çağ'da tüc­car ailelerin yükselişiyle par­lamış: 12. yüzyılda inşa edilen Asinelli ve Garisenda kuleleri, aileler arası güç rekabetinin sim­geleri.

Bu "iki kule", Pisa'nınki­ni andıran eğikliğiyle Garisenda ve 97 metrelik heybetiyle Asinel­li, şehrin siluetini tanımlıyor. 16. yüzyılda Papalık Devleti'nin par­çası olan Bolonya, Rönesans'ta sanat ve bilimin merkezi haline gelmiş. 19.-20. yüzyıllarda ise işçi hareketleri ve öğrenci protesto­larıyla "kızıl" lakabını pekiştir­miş.Bugün Bolonya, Bronz Çağı ka­lıntılarından Rönesans sarayla­rına kadar katman katman bir ta­rih müzesi.

Her sokakta okunan bir hikaye var: Ticaretin, isyanın ve yeniliğin hikayesi.Eğitimde bir dev: Bologna üniversitesi'nin mirasıBolonya denince, akla ilk gelen "La Dotta" yani bilge şehir unva­nı. 1088'de hukuk öğrencileri ta­rafından kurulan Università di Bologna, dünyanın en eski sürek­li faaliyet gösteren üniversitesi.

Guinness Rekorlar Kitabı'nda "ilk derece veren üniversite" ola­rak yer alıyor.

Kökeni, 11. yüzyıl­da rahiplerin ve tüccarların ders­lerine dayanıyor; zamanla tıp, fel­sefe ve teolojiye yayılmış.

Dante, Petrarca, Kopernik, Erasmus gi­bi devler burada yetişmiş.

Orta Çağ'da Avrupa'nın entelektüel merkezi olan kurum, bugün QS sıralamasında hukuk ve tıp ala­nında lider.Sokaklar canlı, kafeler birer tartışma arenası.

Archiginnasio binası, üniversitenin kalbi; hal­ka açık kütüphanesi ve 16. yüz­yıl Anatomi Tiyatrosu'nu mut­laka ziyaret edin.

Sedir ağacın­dan oyulmuş, heykellerle süslü bu amfi, tıp eğitiminin devrimini simgeliyor; kadavralar üzerinde derslerin verildiği yer.

Bolonya, bilgiyle yoğrulmuş bir şehir; her köşesinde entelektüel bir miras kokusu var.Gezilecek yerler: Portikoların labirentinde bir hazine avıBolonya, yürüyerek keşfe­dilecek bir cennet.

Bu cenne­ti keşfetmeye Portikoların rehberliğinde başlayın: Piazza Maggiore, şehrin nabzı. 13. yüz­yıldan kalma Palazzo d'Accursio ve Palazzo del Podestà ile çevrili meydan, her daim canlı.

Yanın­daki Piazza del Nettuno'da Gi­ambologna'nın 16. yüzyıl eseri Neptün Çeşmesi, su tanrısının şehvetli heykeliyle büyüleyici, buluşma noktası burası.Dini miras için Basilica di San Petronio'ya uğrayın: 15. yüzyıl Gotik-Rönesans şaheseri, dünyanın en büyük tuğla kilise­lerinden.

İçindeki meridyen çiz­gisi, güneş saati olarak işlev gö­rüyor, bu, Kopernik'in modelini doğrulamak için kullanılmış.

Ya­kınındaki Santo Stefano komp­leksi yani"Bologna'nın Kudüs'ü" yedi kiliseden oluşuyor: 5. yüzyı­la uzanan avlular, Roma tapınak kalıntıları ve mistik bir hava.

Hz.

İsa'nın mezarının kopyası bile burada!Panoramik bir bakış için Due Torri'ye tırmanın: Asi­nelli Kulesi'ne 498 basamak çı­kın (Garisenda ziyarete kapalı, eğikliğiyle ünlü).

Tepeden kırmı­zı kiremitli çatı denizini ve Ape­nin Dağları'nı seyredin.

Şehir dı­şına kaçmak isterseniz, San Luca Bazilikası'na 3,8 km'lik portiko yoluyla yürüyün: 666 kemer, 18. yüzyıl barok kiliseye ve dağ man­zarasına çıkar.Sanatseverler Pinacoteca Nazionale'yi kaçırmasın: Gi­otto, Raphael, Tintoretto ustalık­ları burada.

Modern bir deneyim için MAMbo ideal.

Quadrilatero mahalleleri ise Orta Çağ sokakla­rında kaybolmak için: Dar geçit­ler, tarih dolu.

Bolonya’da adım başı bir sürpriz var; portikoların altında kaybolun, çıkın.Bolonya, kültürün ve neşe­nin şehri; festivalleriyle cap­canlı.

Müzik için Bologna Fes­tivali (Nisan-Ekim): 100'den fazla klasik, caz konseri var.

Olt­re Festival (yaz), surların ötesin­de rock ve elektronikle coşar.

Si­nemaseverlere Cinema Ritrova­to (Haziran-Temmuz): Restore edilmiş klasikler, açık havada.Çocuklar için Bologna Children's Book Fair (Nisan), dünyanın en büyüğü.

Caz tut­kunları Bologna Jazz Festiva­li'ni (Temmuz) beklesin.

Ye­mek festivalleri ise "La Gras­sa"nın zirvesi: Mortadella Festivali (Eylül), 100 çeşit salam tadımıyla sokak partileri.

Tor­tellino Festivali (Ekim), ev yapı­mı makarnalar ve usta atölyeleri.

Festival of the Flavors (Mayıs), Parmigiano-Reggiano, balsamic sirke, prosciutto sergisi.

Sonba­harda Sagra del Marrone (kastan­ya) veya Funerale della Saracca gibi yerel kutlamalar.

Kışın No­el pazarları, yazın açık hava film­leri...

Takviminizi bolognawelco­me.com'dan kontrol edin; Bolon­ya, her mevsim bir festival.Lezzet durakları: "Şişman" şehrin cömert sofraları "La Grassa" lakabı, boşuna değil: İtalyan mutfağının kalbi burada atar.

Menüde yıldız, tag­liatelle al ragù – "spaghetti bolog­nese" diye yanlış bilinen, aslında elde açılmış yumurtalı tagliatel­le'ye saatlerce pişmiş et sosu (do­muz-dana, süt, şarap, salça).

Ger­çek Bolonya usulü, unutulmaz.Tortellini, minik et dolgulu halkalar; rivayete göre melek göbeğinden esinlenilmiş, et suyunda (in brodo) servis edi­lir.

Mortadella, şehrin guru­ru: Yağlı, fıstıklı salam; "panino con la mortadella" ile sokak lez­zeti.Keşif için Quadrilatero'ya dalın: Mercato delle Erbe ve Mercato di Mezzo'da taze peynir­ler, salamlar, şaraplar arasında dolaşın.

Aperitivo ritüeli kaçınıl­maz: Lambrusco veya Pignoletto eşliğinde cicchetti'ler – küçük ta­bak atıştırmalıklar.En iyi duraklar: Osteria del­la Fondazza, geleneksel ragù için (15-20€).

Nonna Rosa, ev tortel­lini'si ve aile samimiyeti.

Osteria Bartolini, Michelin'li deniz ürün­leri (30-50€).

Trattoria Battibec­co, yerel vibe ve şarap eşleştirme­leri.

Da Cesari, 20. yüzyıl klasiği – zampone deneyin.

Aperitivo için Zerocinquantello veya Altro.Ve­jetaryenlere Ahimè.Hangi mevsimde gidilmeli?

Bolonya'nın dört yüzü Bolonya, dört mevsim ayrı güzel.

En ideali ilkbahar (Ni­san-Haziran): 15-25°C, uzun günler, festival yoğunluğu var, portikolar çiçeklerle renklen­dir.

Sonbahar (Eylül-Ekim): Ilı­man hava, az kalabalık, trüf-man­tar mevsimi; Biografilm Festivali (Ekim) sinema ziyafeti.Yaz (Temmuz-Ağustos): 30°C+ sıcak, turistik kalabalık ama konserler zirvede.

Kış (Ara­lık-Şubat): 0-10°C, sisli-roman­tik; Noel ışıkları ve pazarlar bü­yülü.

Düşük sezonda oteller %30 ucuz, sis altında kuleler, masalsı.

İlgili Sitenin Haberleri