Blair raporundan: Filistin’in değil iş dünyasının Gazze’si

Haaretz (İsrail’in en etkili gazetesi), Birleşik Krallık’ın eski başbakanı Tony Blair’in savaş sonrası Gazze Şeridi için önerdiği belgenin tamamını yayınladı.

Belge 21 sayfadan oluşuyor.

İsrailli Haretz kendi haberinde şu spot başlığı kullanmış: ‘Zengin yabancılar tarafından yönetilen, Filistinli yöneticilerin altta olduğu bir rejim.’Habertürk yazarı İdris Kardaş’ın 13 Ekim günlü yazısıyla başladım.

Neden mi?

Kardaş, Gazze’de olup bitenleri eğilip bükmeden kamuoyuyla paylaşan gazetecilerden ve “Blair’in raporu” çok ama çok önemli!Raporu okudum ve dedim ki: “Gazze artık Filistin toprağı değil.”Özetlersem; Gazze’de, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda İsrail Ordusu’nun Mısır Ordusu’nu yenmesinden sonra 27 yıl sürecek İsrail dönemi başladı. 1987’deki İlk İntifada’ya kadar çatışmalar yaşandı. 1993 yılında imzalanan Oslo Barış Anlaşması’ndan sonra Mayıs 1994 yılında İsrail şehirden çekildi ve Gazze’nin idaresi Filistin Ulusal Yönetimi’ne (FUY) devredildi.

Yaser Arafat liderliğindeki FUY bölgenin idari merkezi olarak Gazze’yi seçti.

Filistin Ulusal Meclisi ilk oturumunu Mart 1996’da Gazze’de yaptı. 28 Eylül 2000 tarihinde, El Aksa İntifadasının başlamasından sonra Gazze şehri çeşitli tarihlerde İsrail’in hava saldırılarına uğradı. 2007 yılında El Fetih grubunun yapılan seçimlerin sonucunu kabullenmemesi sonucu Hamas ile giriştiği yoğun çatışmalar sonuç vermedi ve Gazze, Hamas’ın kontrolüne geçti.

Sonrasında Gazze, İsrail tarafından abluka altına alındı.

Günümüze kadar devam etti ve en son işgal yaşandı.

Trump’ın liderliğindeki “Ateşkes” anlaşması ve Blair’in raporu da bizlere “Filistin’in toprağı olmayan bir Gazze’yi” anlatıyor bizlere.Rapora geçersek…Gazze ve mülksüzleştirme!Raporu başlığı “Gaza International Transitional Authority (GITA)”.

Yani Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi. “Genel Amaç” şöyle anlatılmış: “GITA, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla kurulacak ve Gazze’de geçici dönemde uluslararası denetim altında bir yönetim.

Gazze için geçiş dönemi boyunca en yüksek düzeyde siyasi ve yasal yetkiyi elinde bulunduran organdır.”Burada bir not daha: Nefes yazarı Soner Yalçın dün “Gazze ve mülksüzleştirme” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve dedi ki:“Gazze soykırımının parmak izi kime aittir? ‘Katili/katilleri’ bulmamızda Karl Marks’ın ‘mülksüzleştirme’ kavramı yardımcı olabilir.

Kapitalist ülkeler varlığını-kârını sürdürmek için, diğer ülkelerin doğal kaynaklarını, topraklarını ve emek gücünü mülksüzleştirir.

Mülksüzleştirme, kapitalizmin devamı için zorunlu bir koşuldur.

Krizdeki neoliberalist sistem kârın gerçekleşmesi için, dışarıdan pazar, kaynak ve ucuz emek arar.

Bu yüzden: Daima sömürgeler kurar… Daima yerel halklar topraklarından edilir… Daima doğal kaynakları özel mülkiyetine geçirir… ‘Barış olsun da nasıl olursa olsun’ denilemez.

Filistin yüz yıldır, topraklarına el koymalara, uygulanan kuşatmalara, askeri yıkımlara ve ardından kimin nasıl ‘yeniden inşa’ edeceğine ilişkin kurnaz planlara yani mülksüzleştirilmeye karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor.”Soner Yalçın’ın “mülksüzleştirme” tespitinden GITA’nın yapısına bakalım.Ne görüyoruz? “İş dünyasının” öne çıktığını!Blair raporundan okuyalım:“GITA’nın yapısı yaklaşık 7 ila 10 üyeden oluşur; üyeler katkı sağlayan devletler tarafından aday gösterilir ve BM koordinasyonunda onaylanır.

Kurul şunları içerecektir:- En az bir nitelikli Filistinli temsilci (tercihen iş dünyası veya güvenlik sektöründen),- Bir üst düzey BM yetkilisi (örneğin Sigrid Kaag),- Yönetim ve finans konusunda deneyimli uluslararası figürler (örnek olarak Marc Rowan, Naguib Sawiris, muhtemelen Aryeh Lightstone),- Müslüman üyelerden güçlü bir temsil, böylece bölgesel meşruiyet ve kültürel güven sağlanması hedeflenir.

Bu kişiler ülkelerinin siyasi desteğine sahip olmalı, ancak mümkünse uzun süredir iş dünyasında tanınmış kimseler olmalıdır.”Alın size “çözüm” ve Gazze’yi yönetecekler listesi!

Çoğu “iş dünyasından”!CEO’nun yönettiği Filistin otoritesiBlair” raporunu okudukça Filistin’lilerden oluşan yönetimin işlevinin olmadığını anlıyoruz.

Raporda deniyor ki: “Filistin Yürütme Otoritesi (PEA), Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA) adına temel kamu hizmetlerini sunmakla görevlidir.

Bu hizmetler tarafsız, profesyonel ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla yürütülür.

PEA; sağlık, eğitim, altyapı, sivil polis, adalet, ekonomi ve belediye yönetimi gibi hizmetlerin fiilî uygulayıcısıdır.

Kurumsal yaklaşım ‘teknokratik’tir- yani siyasi değil, profesyonel kadrolardan oluşur.

Hizmet sunum sisteminin başında bir Filistinli İcra Kurulu Başkanı (CEO) bulunur.

Bu kişi, GITA Uluslararası Kurulu tarafından resmen atanır.

CEO, tüm teknokratik bakanlıkları denetler ve Yürütme Sekretaryası’na rapor verir.

Görevi, GITA’nın geçiş dönemi yönetim çerçevesine uygun biçimde, tarafsız, etkili ve dürüst hizmet sunumunu sağlamaktır.”Yani Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA) adına CEO’nun yönettiği Filistin Yürütme Otoritesi.

Alın size “mülksüzleştirme”!Rapor: Bir daha Hamas ve El Fetih olmamalıGeliyoruz rapordaki “Gazze Sivil Polis Gücü”ne.

Polis gücü de “ulusal ölçekte işe alınmış, profesyonel olarak denetlenmiş ve tarafsız bir teşkilat” olarak tanımlanıyor.

Nerede Filistinliler?

Rolü de şöyle tanımlanıyor: “Görevi, kamu düzenini korumak, sivilleri korumak ve geçici yasaların uygulanmasını sağlamaktır.Gerekli durumlarda Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) ile ortak operasyonlara katılır.

Peki “Uluslararası İstikrar Gücü (ISF)” Gazze’de ne yapacak?Okuyalım: “ISF, Gazze’de geçiş süreci boyunca stratejik istikrarı sağlamak ve operasyonel güvenliği temin etmek için oluşturulan uluslararası yetkili, çok uluslu bir güvenlik gücüdür.

Silahlı grupların yeniden örgütlenmesini önlemek, silah kaçakçılığını engellemek ve kamu düzeni ile kurumlara yönelik tehditleri etkisiz hale getirmek amacıyla hedefli operasyonlar yürütür.”Yani Hamas gibi ya da El Fetih gibi “bağımsızlık” mücadelesi veren örgütleri “yok etmek”!