Haber Detayı

‘Aktivistler’ kahraman mı?
özgürlük meydanı aydinlik.com.tr
15/10/2025 00:00 (2 ay önce)

‘Aktivistler’ kahraman mı?

Devrimcilere göre, ABD ve İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırımı bitirecek olan çözüm, gemilerle erzak ve sargı bezi taşımak kadar basit değildir. Bir grup ‘aktivist’ Filistin’de katledilenleri kurtarabilir mi? Aktivizm, sivil toplumculuğun küresel biçimidir.

Son günlerde bir aktivizm hayranlığıdır aldı başını gidiyor.

Ne yazık ki Ulusal Kanal’ı açtığımızda da “kahraman” aktivistlerimizi sık sık ekranda görür olduk.

Kahramanlıklarıyla gurur duymazsak neredeyse kendimizden utanacağız.

Peki, kim bu ‘aktivistler’, gurur duyalım mı gerçekten? 1980 Amerikancı darbesiyle birlikte emperyalizm, küreselleşme projesini devreye soktu.

Küreselleşme ile birlikte neoliberal politikalar ekonomik, siyasî, kültürel alanda saldırısını genişletti ve silahlarını Asya’ya çevirdi.

İnsan hakları, demokrasi ve barış maskesi altında coğrafyamızda işgal planları hız kazandı.

Bizde de halk hareketleri susturuldu ve sivil toplumculuğun önü açıldı.

O güne kadar çağdaş örgütlenme biçimleri meslek odaları, dernekler, öğrenci birlikleri gibi sınıfsal temelde iken yerlerini işgal planlarının araçları olan etnik milliyetçilik, feminizm ve Batı tarafından kurulan ve fonlanan sözde insan hakları dernekleri, LGBT örgütleri, barış dernekleri, hayvan hakları ve çevre örgütleri, insanî yardım kuruluşları almaya başladı.

Bu sivil toplumcuların temel sloganları ise yine barış, insan hakları ve demokrasi oldu.

Sivil toplumcuların hedefleri de devşirdikleri döneklerle birlikte, millî demokratik devrimler ile bu devrimlerin öncü ve önderleri oldu.

Cumhuriyet’le elde ettiğimiz tüm kazanımlarımız sivil toplumculuk aracılığıyla bir bir baltalanmaya başlandı.

Neoliberalizmin getirdiği bireycilik, devlet düşmanlığı, bölücülük, tarikatçılık, Batı hayranlığı hızla içimizde yayılmaya başladı.

Sınıf mücadelesinin, ezen ezilen çelişmesinin ve baş düşmanın emperyalizm olduğunun üstü örtüldü.

Bu örgütlerin başındakiler öne çıkarılırken, devrimciler de bastırıldı ve susturulmaya çalışıldı.

Birçok aydınımız katledildi, katlemedikleri de cezaevlerinde tutuldu.

Las Tesis eylemleri aktivistler tarafından küresel ağlarla örgütlendi ve dünyada öyle bir genişledi ki devlet düşmanlığının şarkısı TBMM’ye kadar girmişti.

ESAS TEPKİYİ KENDİ ÇIKARLARINA ÇEVİRİYORLAR Bugün ise çöküşe geçen ABD ve Batı emperyalizmi, maliyeti daha düşük yeni bir örgütlenme modeli geliştirdi.

Emperyalistler artık internet ve medyanın gücünü kullanarak, sivil toplumculuğu ağırlıklı olarak dijital ağlarla yürütmeye başladılar.

Bu ağlar sayesinde aynı anda birçok ülkede projelerine yönelik olarak kalkışmalar yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar.

Bu ağların başına da aktivist adını verdikleri, yetiştirdikleri elemanlarını yerleştirdiler.

Yetiştirdikleri bu aktivistler sayesinde emperyalistler, artık kendilerini gizleyerek, toplumun vicdanı olan konularda hedef saptırmayı ve sisteme olan tepkinin kendi çıkarlarına doğru yönlendirilmesini sağlar hale geldiler.

Hepimizin hatırlayacağı, Las Tesis eylemleri aktivistler tarafından küresel ağlarla örgütlendi ve dünyada öyle bir genişledi ki devlet düşmanlığının şarkısı TBMM’ye kadar girmişti.

Bunun sonucu olarak da “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” kampanyaları hızla büyüdü, feminizm güçlendirilmeye çalışıldı ve erkek düşmanlığı körüklendi.

Ukrayna başta olmak üzere Turuncu Darbe kalkışmalarında hep aktivistler başroldeler. 2021 yılında Boğaziçi Üniversitesinde “Demokratik üniversite istiyoruz!” talepleriyle başlayan öğrenci hareketleri, “Katil polis, katil devlet!”  sloganlarının atıldığı kalkışmalara dönüşmüştü.

Emperyalizm, öğrencilerin sisteme karşı isyanlarını, öfkelerini,  ağlarına aldığı öğrenci grupları ve aktivistleri sayesinde devletimize yönlendirmeyi başarmıştı. 2017 yılında Amerika’da yine aktivistler tarafından başlatılan #MeToo hareketi de aktivistler tarafından tüm dünyaya yayıldı.

Cinsel saldırıya ve cinsel şiddete karşı başlatılan eylemlerin sonunda toplumsal cinsiyet eşitliği meşrulaştırıldı, Las Tesis eylemlerine zemin hazırlandı.

Sözde çevre sorunları, kirlilik gibi konularla ilgilenen Greenpeace de yine aktivistlerle örgütleniyor.

Bu sözde çevreci hareket de kapitalizmin üretim ilişkilerinin değiştirilmesi ile ilgili hiçbir zaman ilgilenmez.

Nerede kapitalizmin çıkarına aykırı bir devlet girişimi var ise orada çevreci olurlar.

PETA, dünyada en tanınan hayvan hakları organizasyonlarından biri.

Aktivistler, hayvan hakları konusunda birçok kampanya başlatır, hayvan haklarının savunulmasında bireysel seçimlere ve bireysel tüketime odaklanır.

Kapitalizmin hayvanları sadece kâr amacıyla ürettiği ve katlettiği, hayvanların kapitalizmin gelir kaynağı yapıldığı gerçeği hiçbir zaman dile getirilmez.

Her yıl düzenlenen Pride yürüyüşleri, LGBTQ+ aktivistleri tarafından düzenlenir.

Emperyalizm, LGBT dayatmasını hedeflediği ülkelerde aktivistler tarafından yapılmasının ve dayatmayı bir özgürlük talebiymiş göstermek için görevlerinin başındadırlar.

SOROS VE AB DESTEĞİ Bir de insanî yardım aktivistleri var.

Bu aktivistleri de son aylarda sık sık Filistin’e yardıma giden gemilerin yolcuları arasında gördük.

Haziran ayında yola çıkan Madlen gemisinin kahramanlarından aktivist Yasemin Acar’ı hepimiz hatırlarız.

Türk olması nedeniyle adından büyük bir gururla söz ettirmeyi başarmıştı ancak o kendisini Kürt olarak tanıtıyor.

Yasemin Acar, Alman vatandaşı ve nasıl oluyorsa 15 yaşından itibaren kadın hakları, sosyal adalet, yoksullukla mücadele, savaş mağdurları gibi birçok alanda insanların yardımına koşmuş bir aktivist. 2022’de Berlin Arrival Support ağını kuruyor.

Berlin Arrival Support’u kurma nedeni Rusya-Ukrayna Savaşı’nda, Ukrayna’ya savaş yardımı ve insanî yardım yapmak.

Berlin Arrival Support’un en büyük bağışçısı Sea-Watch Derneği. 2023 yılında Berlin Arrival Support’a 500 bin avro bağış yapmış ve her yıl gelirinin yüzde 10’unu Berlin Arrival Support’a aktarıyor.

Peki Sea Watch bu parayı nerden buluyor dersiniz?

Avrupa Komisyonu’nun insanî yardım birimlerinden ve Soros’un Açık Toplum Vakfı’ndan.

Yani Soros ve Avrupa Komisyonu Yasemin Acar’ı dolaylı yoldan da olsa her yıl destekliyor.

Bu arada Sumud Filosu’nun organizasyonunu yapan 5 ağdan ikisi Berlin Arrival Support ve Sea Watch derneği.

Yine Madlen gemisinin kahramanlarından bir diğeri ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg. 15 Mart 2019’da iklim ile ilgili eylem çağrısına 112 ülkeden, 1,4 milyon öğrencinin katıldığı söyleniyor.

Greta, hatırlayacağımız üzere ülkemizi ziyarete geldiğinde devletimizden “katliamcı”, Doğu Anadolu’dan “Kürdistan” olarak bahsetmişti.

Greta Thunberg adına kurulan vakıf, düzenli olarak BM Yüksek Komiserliğine para aktarıyor.

Ayrıca hayvan hakları savunucularına, Greenpeace’ye her yıl düzenli bağış aktarıyor.

Greta, hatırlayacağımız üzere ülkemizi ziyarete geldiğinde devletimizden “katliamcı”, Doğu Anadolu’dan “Kürdistan” olarak bahsetmişti.

İSRAİL KATLİAMLARINI AKTİVİSTLER DURDURABİLİR Mİ?

İşte bu aktivistlerin başını çektiği Sumud Filosu’nun hedefinde ne NATO, ne Kürecik-İncirlik üsleri olabilir.

Görevleri, artık tüm dünyada vicdanları yaralar hale gelen ve görmezden gelinemeyecek bir soykırım suçunun, sabırları zorladığı noktada devreye girip toplum vicdanını rahatlatıp, İsrail ve ABD’nin planlarını ve gerçek çözümleri gizlemek.

Bazılarımız “farkındalık yarattılar” diyebilirler.

Hiçbir mücadele içinde olmayan, miting meydanlarında ve televizyonlarda ağlayanlar için bu böyle olabilir.

Ancak devrimciler için durum bu değildir.

Devrimcilere göre, ABD ve İsrail’in Filistinlilere uyguladığı soykırımı bitirecek olan çözüm gemilerle erzak ve sargı bezi taşımak kadar basit değildir.

Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD-İsrail güdümlü terörü sonlandırmadan, Kürecik ve İncirlik’i kapatmadan, KKTC’yi dünyaya tanıtmadan, Türkiye, Rusya, Çin, İran başta olmak üzere bölge ülkeleriyle bir cephe kurmadan, bir grup aktivist Filistin’de katledilenleri kurtarabilir mi?

Bu sorunun cevabı evet olsaydı, İsrail 50 yıldır bu katliamlara devam edebilir miydi?

Aktivistlerin görevi işte bu devrimci çözümleri gizlemektir.

Görevleri insan hakları, insanı yardım, kadın hakları, hayvan hakları, çevrecilik gibi toplumun vicdanına seslenen konularda kişi ve kurumları hedef göstererek, emperyalizmin ve sistemin aklanmasını sağlamaktır.

Aktivizm, sivil toplumculuğun küresel biçimidir ve bütün aktivistler emperyalizmin kahramanları,  devrimciliğin düşmanıdır.

İlgili Sitenin Haberleri