Haber Detayı
Çay ve kahve severlere kötü haber! Tam 155 içecek incelendi, sonuçlar çok şaşırtıcıydı
Mikroplastikler, küçücük boyutları sayesinde kolayca solunum yoluyla vücudumuza girebiliyor. Günümüzde çaydan kahveye, hatta kozmetik ürünlerine kadar birçok alanda mikropilastik bulunduğunu belirten Dr. Sefanur Dalarslan Karakaya, “Özellikle naylon veya plastik poşet çaylarda risk çok daha yüksek. Kapsül kahveler ve plastik filtreli makineler de yüksek ısıyla temas ettiğinde kahvenize görünmez plastik parçacıklarını bulaştırabiliyor” uyarısında bulundu.
İngiltere’de bilim insanları çay, kahve, meyve suyu ve enerji içeceklerindeki mikroplastik seviyelerini ölçtü.
Yapılan araştırmada sıcak ve soğuk olmak üzere 155 içeceği mikroplastikler açısından inceledi.
Araştırmanın sonucunda en yüksek mikroplastik oranının sıcak çay ve sıcak kahvede olduğu görüldü.
Soğuk çay ve soğuk kahve de mikroplastik açısından test edildi ancak onlarda oranının sıcak olanlara kıyasla çok daha az olduğu tespit edildi.
Yapılan araştırmayı değerlendiren Dr.
Sefanur Dalarslan Karakaya, mikroplastiklerin kanımızda, beynimizde vucüdumuzda biriktiğini söyledi ve ekledi: “Önceki çalışmalar, mikroplastiklerin hem musluk suyunda hem de şişelenmiş suda bulunduğunu ortaya koymuştu ancak yeni araştırma, sıcak içeceklerin daha önce düşünülenden çok daha büyük bir mikroplastik kaynağı olabileceğini ortaya koydu.” Günümüzde kıyafetlerden, su şişelerine hatta doğrama tahtalarına kadar her şey mikroplastik içeriyor.
Mikroplastikler artık hayatımızın her yerinde.
Havada, toprakta, suda ve yiyeceklerimizde karşımıza çıkıyorlar.
Boyutlarının küçüklüğü nedeniyle kolayca solunabiliyor, sindirilebiliyor ve hatta kozmetik ürünleri ya da sentetik kıyafetler yoluyla cildimizden emilebiliyor.
Yapılan araştırmalara göre; ortalama bir çay poşeti polipropilenden üretiliyor ve sıcak suya bırakıldığında her mililitrede yaklaşık 1,2 milyar mikroplastik parçası açığa çıkabiliyor.
Özellikle naylon veya plastik bazlı poşet çaylarda bu risk çok daha yüksek.
Buzlu içecekler ise daha az mikroplastik içeriyor çünkü ısı, plastik bardakların, pipetlerin, karıştırıcıların, çay poşetlerinin ve kahve filtrelerinin parçacıklarını daha hızlı serbest bırakıyor.
Kahvenin kendisinde doğal olarak mikroplastik bulunmaz.
Ancak kapsül kahveler (özellikle alüminyum/plastik karışımlı olanlar) ve plastik filtreli makineler sıcaklıkla temas ettiğinde kahvenize mikroplastik bulaştırabiliyor.
Purdue Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, yalnızca 10–20 dakika boyunca saç düzleştirici veya maşa gibi ısı bazlı bakım aletlerini kullanmak, kişiyi 10 milyardan fazla nanopartiküle maruz bırakıyor.
Saç kremleri, spreyler ve bakım ürünlerindeki kimyasallar yüksek ısıyla buharlaşıyor, ardından nanopartikül adı verilen görünmez kirleticilere dönüşerek soluduğumuz havaya karışıyor.
Saç telinin 150°C’nin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalmasıyla açığa çıkan bu parçacıklar, doğrudan akciğerlere ulaşıyor.
Bu görünmez tehlike; solunum sıkıntısı, akciğer iltihabı ve hatta bilişsel gerileme gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.