Haber Detayı
Karahantepe’de 12 bin yıllık insan yüzü: T biçimli dikilitaşta tarihi keşif
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Taş Tepeler Projesi kapsamında Karahantepe’de ilk kez insan yüzü betimli T biçimli bir dikilitaşın gün yüzüne çıkarıldığını duyurdu. 12 bin yıl öncesine ait bu keşif, Neolitik insanın soyut düşünme gücüne dair yeni ipuçları sundu.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Karahantepe kazılarında insan yüzü betimli bir T biçimli dikilitaşın bulunduğunu açıkladı.
Ersoy, “Keskin yüz hatları, derin göz çukurları ve belirgin burnuyla bu yüz, 12 bin yıl öncesinden bugüne uzanan bir bakışı taşıyor.” ifadelerini kullandı.Ersoy, paylaşımında bu önemli keşfe emek veren kazı ekibine ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne teşekkür etti."KEŞİF, NEOLİTİK İNSANIN SOYUT DÜŞÜNME GÜCÜNÜ ORTAYA KOYUYOR"Bakanlıktan konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, Taş Tepeler Projesi kapsamında 2025 yılı kazı çalışmaları, 10 ayrı alanda sürüyor.Göbeklitepe ve çevresinde bulunan T biçimli dikilitaşların üzerlerindeki kol ve el kabartmaları, uzun süredir bu taşların insanı sembolize ettiği düşüncesini güçlendiriyordu.Karahantepe'de ortaya çıkarılan bu yeni buluntu ise ilk kez bir T biçimli dikilitaş üzerinde insan yüzünün işlenmiş olmasıyla Neolitik dönem araştırmalarında yeni bir dönüm noktası olarak nitelendiriliyor.Dikilitaşın üst kısmında yer alan yüz betimi, keskin hatları, derin göz çukurları ve küt biçimli burnuyla Karahantepe'de daha önce bulunan insan heykelleriyle benzer üslup taşıyor.Bu keşif, Neolitik insanın yalnızca teknik ustalığını değil, kendini ifade etme biçimini ve soyut düşünme gücünü de ortaya koyuyor.İNSANI SEMBOLLEŞTİREN İLK ANLATIMT biçimli dikilitaşların çatı taşıyıcısı olmanın ötesinde sembolik bir anlam taşıdığı uzun süredir kabul ediliyordu.
Ancak bu keşifle bu taşların yalnızca insanı temsil etmediği, ilk kez yüz hatlarıyla insanın kendisini doğrudan betimlediği anlaşıldı.Yaklaşık 12 bin yıl öncesine uzanan Taş Tepeler Projesi'nin insanlığın yerleşik yaşama geçiş sürecini ve inanç dünyasındaki dönüşümünü belgeleyen en kapsamlı arkeolojik girişimlerden biri olduğu biliniyor.Anadolu'nun güneydoğusunda yürütülen çalışmalar, insanlık tarihinin bilinen en erken dönemlerine dair yeni bilgiler sunmaya devam ediyor.