Haber Detayı
Bursa'dan Yükselen Ses: Gastronomide Umut Var!
Sıklıkla yazılarımda vurguladığım gibi maalesef ülkemizde her yıl dozu artan gastronomi festivali enflasyonu yaşanıyor. Bu da festivallerin niteliğini maalesef aşağıya çekiyor. Bu nedenle değer yaratabilen festival sayısı maalesef bir elin parmaklarını geçmiyor.
Unutulmamalı ki bir festival düzenleniyorsa amacı, sadece o şehrin mutfak kültürünün tanıtımının yanı sıra sahip olunan kültürün, ürünlerin ve reçetelerin korunmasının yanı sıra yeniden yorumlanmasını da mümkün kılmak olmalı.Bu yıl gerçekleştirilen 4.
Uluslararası Bursa Gastronomi Festivali tam da bu bağlamda dikkat çekici bir örnek sundu.Merinos Park’ta üç gün boyunca gerçekleşen festival, yalnızca bir etkinlikler dizisi değil; bir kültürel buluşma, bir hafıza tazeleme ve bir gelecek tahayyülüydü.Katılımın milyonlara ulaştığı bu organizasyonda, yerel üreticilerin gösterdiği yoğun ilgi ve sahipleniş, festivalin ruhunu belirleyen en önemli unsurlardan biriydi.Kadın kooperatiflerinden küçük işletmelere, zanaatkârlardan genç şeflere kadar geniş bir yelpazede üreticiler, kendi hikâyelerini ve lezzetlerini paylaşmak için oradaydı.Bu katılım, sadece ekonomik değil; aynı zamanda kültürel bir direnişin ve dayanışmanın da göstergesiydi.Festivalin açılışında pişirilen “Dostluk Çorbası”, bu birlikteliğin sembolüydü.Farklı ülkelerden gelen şeflerin kendi yöresel malzemeleriyle katkı sunduğu bu çorba, sofranın sadece bir beslenme alanı değil; aynı zamanda bir kültürel buluşma zemini olduğunu hatırlattı.Kortej yürüyüşüyle başlayan etkinlik, üç gün boyunca altı farklı sahnede yüzlerce programa ev sahipliği yaptı.Paneller ve söyleşiler, festivalin entelektüel omurgasını oluşturdu.“Kadının Gücü: Mutfağın Değişen Dengeleri” başlıklı panelde kadın şeflerin görünürlüğü ve deneyimleri, mutfak kültürünün dönüşümünü anlamak açısından önemli bir pencere açtı.“Gastronomi Diplomasisi”, “Yemeğin İletişimi” ve “Kooperatiflerden Kent Sofralarına” gibi oturumlar ise gastronominin sadece damakta değil; sosyal yapıda, kültürel bellekte ve ekonomik ilişkilerde nasıl bir rol oynadığını tartışmaya açtı.Bu içerik zenginliği ve çeşitliliği festivali sadece bir lezzet şöleni olmaktan çıkarıp düşünsel bir platforma dönüştürdü.Festivalde en çok dikkatimi çeken noktalardan biri, akademik katılımın sahici ve sahaya dayalı olmasıydı.“Mutfak Mirasına Sahip Çık!” projesi kapsamında farklı şehirlerden gelen akademisyenler ve öğrenciler, köylerde kaybolmaya yüz tutmuş tarifleri ve reçeteleri kayıt altına aldı.Bu çalışma, mutfak kültürünün sadece bugünü değil; geçmişi ve geleceği arasında bir köprü kurma çabasını da içeriyordu.Girit göçmen mutfağından Tirilye’nin balıkçılığına kadar uzanan bu envanter, yerel olanın evrensel değerini bir kez daha gösterdi.Dikkatimi çeken bir diğer noktada festivale katılan ulusal ve uluslararası şeflerin festivalden bir gün önce Bursalı şeflerin oluşturduğu keşif rotasını deneyimlemesi oldu.Bu geziyi ulusal ve uluslararası şeflerin Bursa ürünlerinin yanı sıra uygulanan pişirme teknikleriyle hazırlanan yemekleri keşfedip festivalin ardından yaşadıkları şehre dönmelerinin paha biçilmez bir tanıtım olduğunu düşünüyorum.Gastro sahnelerde ise hem yerel hem uluslararası şefler, Bursa’nın tescilli ürünleriyle yaratıcı tabaklar sundular.Keles Kuzusu, Gürsu Bamyası, Gedelek Turşusu, Tahinli Pide gibi ürünler, hem geleneksel hem de modern yorumlarla sahne aldı.Bu sunumlar, yerel ürünlerin potansiyelini ve anlatı gücünü gözler önüne serdi.Festivalde gerçekleştirilen “Tescilden Tabağa Bursa Gastronomisi” kitabının lansmanı ve fotoğraf sergileriyle görsel ve yazılı hafıza da güçlendirildi.Bu tür belgeler, geçici olanı kalıcı kılma çabasının bir parçasıydı.Bursa’daki bu buluşma, gastronominin sadece bir sektör değil; bir kültür, bir hafıza ve bir umut alanı olduğunu bir kez daha gösterdi.Yerel üreticilerin sahiplendiği, akademik dünyanın katkı sunduğu, şeflerin sahne aldığı ve halkın aktif katılım gösterdiği bu festival, geleceğe dair umut verici bir iz bıraktı.Bu festival modelinin diğer şehirlere de örnek olmasını diliyor ve emeği geçen herkesi can-ı gönülden kutluyorum.