Haber Detayı
Aspirin, kanser tedavisinde yeni bir sayfa mı açıyor? Risk yüzde 55 azalıyor! Bu nasıl oluyor?
Yaygın ve ucuz bir ilaç olan aspirin, kolorektal kanserin tekrarlama riskini yarı yarıya azaltabilir mi? İsveç’te yürütülen dev bir çalışma, genetik mutasyonu olan hastalarda umut veren sonuçlar ortaya koydu. Ancak uzmanlar uyarıyor!
Karolinska Enstitüsü ve Karolinska Üniversitesi Hastanesi’nden bilim insanlarının öncülüğünde yürütülen bu çok merkezli çalışma, İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’daki 33 hastaneden 3500’ün üzerinde kolorektal kanser hastasının üç yıl boyunca takip edilmesiyle gerçekleştirildi.
Tüm katılımcılar, kolon veya rektumlarında bulunan tümörlerin cerrahi operasyonla alındığı bir tedavi sürecinden geçmişti.
Araştırmanın odak noktasında ise hastaların tümörlerinde PIK3 sinyal yolunda yer alan ve “PIK3CA mutasyonu” olarak bilinen belirli bir genetik değişikliğin bulunup bulunmadığı yer aldı.
Bu mutasyon, hücre büyümesi ve bölünmesini düzenleyen bir yolakta yer alıyor ve bazı kanser türlerinde tümörlerin agresifleşmesine neden olabiliyor.
Çalışmada, PIK3CA mutasyonuna sahip olan hastalar iki gruba ayrıldı: Bir gruba her gün 160 mg aspirin verilirken, diğer gruba plasebo uygulandı.
Üç yılın sonunda elde edilen sonuçlar dikkat çekiciydi.
Aspirin kullanan grupta kanserin tekrarlama riski, plasebo grubuna kıyasla yüzde 55 daha düşüktü.
Çalışmanın baş araştırmacılarından biri olan Karolinska Enstitüsü Moleküler Tıp ve Cerrahi Bölümü Profesörü Dr.
Anna Martling, sonuçların “düşük maliyetli ve yaygın olarak bulunan bir ilacın, yüksek riskli bir hasta grubunda etkili olabileceğini gösteren güçlü bir kanıt” olduğunu söyledi.
Dr.
Martling, Fox News Digital’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: ALASCCA çalışması, düşük doz aspirinin, somatik PI3K yolu mutasyonları bulunan kolorektal kanser hastalarında nüksü anlamlı şekilde azalttığını gösteren ilk randomize çalışmadır.
Martling’e göre bu durum, kolorektal kanserli hastaların üçte birinden fazlasını kapsayabilir.
Ayrıca, elde edilen veriler kadın hastalarda etkinin daha güçlü olabileceğini gösteriyor.
Bu nedenle, cinsiyete göre farklılaşan etkilerin daha detaylı araştırılması gerektiği belirtiliyor.
Aspirin, uzun yıllardır ağrı kesici, ateş düşürücü ve anti-inflamatuar etkileri nedeniyle yaygın şekilde kullanılıyor.
Aynı zamanda düşük dozlarda, kalp-damar hastalıkları riskini azaltmak amacıyla da tercih ediliyor.Bu nedenle, etkisinin iyi bilindiği ve uygun dozlarla kontrol altında tutulabilen bir ilaç olması, onu kanserin önlenmesinde ya da tedaviye destek olarak kullanılabilecek potansiyel bir aday haline getiriyor.
Uzmanlar, aspirinin PIK3CA mutasyonu taşıyan kolorektal kanser hastalarında, tümörlerin yeniden oluşmasını engelleme konusunda umut vadeden bir ajan olduğunu söylüyor.
Fox News’un kıdemli tıp analisti Dr.
Marc Siegel de çalışmaya doğrudan katılmamakla birlikte, araştırmanın bulgularını değerlendirdi: Aspirin, inflamasyonu azaltmakla kalmaz; aynı zamanda büyüme faktörlerinin etkilerini baskılayarak kanser hücrelerinin yayılmasını da engelleyebilir.
Daha önce yapılan çok sayıda çalışma, NSAID’lerin yani steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçların, kolon kanseri gelişme riskini ve buna bağlı ölümleri azalttığını göstermişti.
Siegel ayrıca PIK3CA mutasyonunun, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 55’inde, kolon kanserlerinin ise yüzde 30’una yakınında görüldüğünü belirterek, bu tip genetik profili taşıyan hasta grubunun sayıca hiç de az olmadığını vurguladı.
Her ne kadar sonuçlar umut verici olsa da uzmanlar, aspirinin potansiyel yan etkilerine karşı uyarıda bulunuyor.
İlacın uzun süreli kullanımında mide problemleri, ülser ve kanama riskinde artış gözlemlenebiliyor.
Özellikle mide rahatsızlığı, kanama bozukluğu veya astımı olan kişilerin bu ilacı kullanması önerilmiyor.
Aynı şekilde kan sulandırıcı ilaç kullanan veya düzenli olarak alkol tüketen bireylerin de aspirin kullanmadan önce doktorlarına danışmaları gerekiyor.
Dr.
Martling, çalışmanın bazı sınırlamalar taşıdığını da açıkça ifade etti: “Her klinik çalışmada olduğu gibi bu araştırmada da bazı çekinceler mevcut.
Alt grup analizleri için yeterli örneklem büyüklüğüne sahip değiliz ve 80 yaş üzerindeki hastalar çalışmaya dahil edilmedi.
Ayrıca, genel sağ kalım üzerindeki etkilerin tam olarak anlaşılabilmesi için daha uzun süreli takip verilerine ihtiyaç var.” Araştırmacılar, elde edilen bulguların klinisyenler ve sağlık politikalarını belirleyen komiteler açısından hemen dikkate alınması gereken türden olduğunu düşünüyor.
Dr.
Martling, “Kolorektal kanser hastalarında ameliyat sonrası PI3K yolak mutasyonları için test yapılması düşünülmelidir” diyerek, bu genetik profilin tedavi stratejileri açısından önemli bir belirteç olabileceğini ifade etti.
Ancak uzmanlar, aspirinin bu aşamada yalnızca doktor gözetiminde ve bilimsel rehberlere uygun olarak kullanılması gerektiğini, bireylerin kendi başlarına bu ilaca yönelmemesi gerektiğini hatırlatıyor.
Dr.
Martling, “Hastalar için önemli olan, kılavuzlar bu sonuçları resmi olarak kabul edene kadar aspirinin yalnızca medikal bağlamda ve uzman kontrolünde değerlendirilmesi gerektiğidir” diye ekledi.
Araştırmanın bir diğer dikkat çekici yönü de maliyet açısından sunduğu avantaj.
Modern onkoloji tedavileri sıklıkla yüksek maliyetler ve ulaşım zorlukları içerirken, aspirin gibi basit ve ucuz bir ilacın bu kadar etkili olabilmesi, özellikle sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde büyük fark yaratabilir.
Dr.
Martling’e göre, bu tedavi yöntemi yaygın şekilde uygulandığında, yılda binlerce hastada kanserin tekrarlamasının önüne geçebilir.Fox News'in 'Common over-the-counter medication slashes colorectal cancer recurrence in half' ile New York Post'un 'This common household medicine cuts colorectal cancer recurrence in half for some patients: study' başlıklı haberlerinden derlenmiştir.