Haber Detayı

“Siz körsünüz, çöpü yere atıverin”
Kelebek hurriyet.com.tr
28/09/2025 07:00 (3 ay önce)

“Siz körsünüz, çöpü yere atıverin”

Kolumda akreple yelkovana dokunarak zamanı söyleyebildiğim bir saatim var. Fakat bazı görme engelli gençler bırakın saati elle okumayı, yönünü nasıl tayin edeceğini bile bilmiyor. Çünkü bize bir şeyleri öğretmeyi gereksiz buluyorlar, çöpümüzü bile çöp kutusuna atmakla uğraşmamamızı öneriyorlar.

Tam çıkmak üzereyken telefonum çaldı.

Arayan bir öğretmen arkadaşımdı. “Nasılsın” diye hal hatır sorduktan sonra konuya girerek “Görme engelli öğrenciler için kırtasiye alışverişi yapacağız, öncelikli olarak neler alabiliriz” diye sordu.

Bir süre ne diyeceğimi bilemedim. “Hocam, ben hiç körler okuluna gitmedim ama bunu sizin için öğrenebilirim.

Fakat bu iş bu şekilde olmaz çünkü her ders ve konu için kullanılacak malzeme değişir” dedim.

Ama bağış yapılacaksa temel ihtiyaçları öğrenebileceğimi söyledim. “Konuya hiç böyle bakmadık biz ya” dedi.Diyalog Müzesi’nde genç görme engellilerle çalışıyorum.

İş dışı sohbetlerimizde bazen neyi, nasıl öğrendiğimizi de konuşuyoruz.

Kolumda kapağı açılan ve akreple yelkovana dokunarak saatin kaç olduğunu söyleyebildiğim bir saat var.

Biri saati sorduğunda cevap verebiliyorum.

Ama görme engelli olduğumu fark edince bana inanmayıp başkasına da soran oluyor.

Şaka gibi, değil mi?Neyse, bu gençler “Abi biz de o saatten kullanmak istiyoruz, onu nasıl elle okuyorsun” diye sorunca şaşırdım. “Nasıl yani, siz üniversite okuyorsunuz.

Körler okulunda size bunu öğretmiş olmaları lazım” dedim.

İçlerinden biri “Yok be abi, çoğu şeyi ‘Gerek yok, nasıl olsa görmüyorlar’ deyip geçiyorlar” dedi.

Sonra konu nelerin anlatılıp nelerin anlatılmadığıyla ilgili birçok yere saptı.

İçler acısı bir durum.O sırada kendi çocukluğum geldi aklıma.

İlkokul ikinci sınıftayken öğretmenim dünyanın dönüşünü ve gezegenleri meyvelerden, Güneş’i de bir el fenerinden faydalanarak anlatmıştı.

Okulda malzeme yoktu, ilkokulda bir Dünya küresi bile bulamazdınız.

Bu malzemelere ancak ortaokula geçtiğimizde ulaştık.

Gelen Dünya küresiyse hiç kutuplardan basık, ekvatordan şişik değildi, yusyuvarlaktı.

Bu da bence komik.

Günümüzdeki durum da çok farklı değil belli ki.

Gençlere saate bakmayı nasıl öğreteceğimi düşünmeye başladım...Önümdeki kurabiye tabağına uzanınca jeton düştü.

Hemen masaya bir peçete açtım ve plastik tabağı boşaltıp “Bekleyin” dedim.

Tabağın ortasını deldim.

Çay karıştırdığımız küçük tahta çubuklardan farklı boylarda akrep ve yelkovan yaptım.

Kısa olan saat, uzun olan dakikaydı.

Bunu sabitlemek için aklıma topluiğne geldi ama o anda bulamadım.

İsimliğimdeki çatal iğneyle çubukları tabağın ortasına sabitledim.

Sıra saat kadranındaki rakamlara gelmişti.

İş sırasında bazı yerlerde kullandığımız oyun hamurları vardı, onları kullanarak sayıları kendi saatimdeki gibi yaptım.

Hazırladığım düzeneği incelediler.

Sonra saatin nasıl okunacağını anlattım ve iki gün içinde elleriyle saat okumayı öğrendiler.

İçlerinden biri “Oh be abi!

Şu konuşan şeyden kurtulduk.

Çocuk gibi her yerde çalıştırıyoruz, herkes bize bakıyor” dedi.Aynı gün eve giderken “Bakın, şimdi batıya doğru gidiyoruz” dedim. “Nasıl anlıyorsun peki” dediler. “Güneş akşamın bu saatinde batmak üzere ve şu an tam karşımızda.

Yüzünüzü batıya dönerseniz sağ tarafınız kuzey, sol tarafınız da güney olur.” Bu basit bilgiye acayip sevindiler.

Sohbet güzeldi, daha vakit var deyip otobüs durağında beklerken onlara birer kahve ısmarladım.

Kahveler bitti ve birkaç metre ötemizdeki sohbet eden ikiliye “Buralarda bir yerde çöp kovası vardı, nerede acaba, şunları atmak için yardım eder misiniz” diye sordum.

Aldığımız cevapla şoke olduk. “Siz görmüyorsunuz, atın yere.

Önünüzde otobüs var, yuvarlayın gitsin altına.”Bir ses böyle dedi ve biz elimizde boş bardaklarla kalakaldık.

Kahvenin karton poşeti vardı, bardakları ona koyup eve kadar götürdüm.

Sorduğuma soracağıma pişman oldum.

Genç arkadaşlarımdan biri “Anladın mı şimdi abi neden bu kadar basit şeyleri bilmediğimizi” dedi ve sohbete noktayı koydu.

Hem de öyle bir nokta koydu ki ben altında ezildim resmen.

Diyecek bir şey bulamadım.

İlgili Sitenin Haberleri