Haber Detayı
Moore, İBB dosyası ve foncuların hatırlattığı etki ajanlığı yasası
Moore, İBB dosyası ve foncuların hatırlattığı etki ajanlığı yasası
Tarih 11 Nisan 2020.
Eski İngiltere Ankara Büyükelçisi, İngiliz İstihbarat Servisi (MI6) Başkanı Richard Moore, Türkiye’nin İngiltere’ye koronavirüsle mücadeleyi desteklemek için gönderdiği tıbbî malzeme yardımını paylaşarak teşekkür etti.
Moore’a bir Türk sosyal medya kullanıcısı “İngilizler sinsi ve iki yüzlüdür” yanıtı verdi.
Eski Büyükelçi “Türkiye’nin İngiltere konusunda komplo teorisi hayranlarını çok özledim” yanıtını verdi.
Devreye dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu girdi.
Şu an tutuklu bulunan İmamoğlu o dönem, Moore’un gönderisinin altına İngilizce bir yorum yaptı: “We have no doubt your love for Turkey, Mr.
Moore!
Organized villainy is ubiquitous, but Turkish people always knows who is a friend" (Türkiye’ye olan sevginizden şüphe duymuyoruz.
Organize kötülük her yerdedir ama Türk halkı her zaman kimin dost olduğunu bilir).
İmamoğlu Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı verdiği İngilizleri dost ve müttefik ilan ederken, tutuklanmasından sonraki eylemlerde bu kez Özgür Özel sahneye çıktı ve İngilizlere teessüflerini bildirdi!
İBB'ye yolsuzluk ve terör operasyonlarının ardından Saraçhane'deki eylemlere ilişkin BBC'ye demeç veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İngiltere'de hükûmet olan İşçi Partisi'ne sitem etti.
Özel, “Terk edilmişlik hissediyoruz.
Bu nasıl dostluk, bu nasıl kardeş parti?” dedi.
Özgür Özel’in sesini İngiltere Başbakanı Stramer pek duymadı ama MI6’nın başı Moore duydu ki, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi.
Yeni ajanlık sistemini İstanbul’dan duyurdu.
Buna göre İngiltere “Slient Courier” (Sessiz Kurye) adlı bir platform açarak, Rusya, Çin, İran ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nden internet üzerinden ajan devşirmeye çalışacak.
AHTAPOT’UN KOLLARI NEREYE ÇIKIYOR?
Moore’un bu açıklaması, İstanbul Beyoğlu’ndaki İngiliz Başkonkonsolosluğunda yapıldı.
Buraya katılan gazeteciler de vardı.
T24’ten Cansu Çamlıbel, 19 Eylül’de yazdığı “‘Alo MI6’ promosyonu için neden İstanbul seçildi?” başlıklı yazısında katılan gazetecilere yer verdi.
Şöyle diyor Çamlıbel: “Dahası, bu fantastik ‘İngiliz şovu’nu izlemek için bizzat toplantıya katılanlar arasında AKP medyasının başat mecralarından biri olan Akşam’ın Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu ile Posta’da yazan ve CNN Türk’de program yapan Hakan Çelik de vardı. “Gazete Oksijen’in taze transferi Sedat Ergin, Medyascope’un kurucusu Ruşen Çakır ve Hürriyet Daily News’ün Ankara Temsilcisi Serkan Demirtaş’ın orada olmalarını hiç yadırgamadım çünkü onların da benim gibi basın toplantısının sahibini eskiden, Türkiye’de diplomat olarak görev yaptığı yıllardan beri tanıdığını biliyorum.
Kalabalık içinde dikkatimi çekenlerden biri de Sözcü TV’nin genç ekran yüzlerinden Burak Tatari oldu.” Sabah’tan Melih Altınok, 22 Eylül’deki yazısında Ruşen Çakır’ın üzerinde durmuş: “Belki de sadece, Moore ile ilişkisini ‘O yeni bir diplomat, ben de genç bir gazeteciyken İstanbul'da tanıştık’ diye izah eden ve sitesine dün "Richard Moore: Bizi seven casus" manşeti atan Foncu Ruşen gibi, İstanbul'da kendisini evinde hissettirenler vardır.” Yine Sabah’tan Mahmut Övür, bugünkü “Richard Moore ve İBB dosyası” yazısında Moore’un neden İstanbul’u seçtiği üzerinde duruyor.
Suriye ve Rusya üzerinden Türkiye’nin uyarıldığını belirten Övür, “Bu ülkede, Kraliçe'ye bağlılığı malum siyasetçilerin, fondaş gazetecilerin sayısı hiç az değil.
Bir ara ‘yolsuzluk’ iddiasıyla tutuklu Ekrem İmamoğlu'nun fırtınaya teslim olan İstanbul'u bırakıp İngiliz büyükelçiyle bir balıkçıda buluşması bu minvalde çok tartışıldı.
Bu bir Zelenski projesiydi ve başka ayakları da var.” diyor.
Övür, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini hatırlatıyor: “İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurtdışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor.” Övür ayrıca şu soruyu soruyor: “Önümüzdeki ayın ortalarında İBB dosyasıyla ilgili iddianame açıklanacak.
O iddianamede sadece ‘yolsuzluklar’ mı olacak yoksa ahtapotun yurtdışına uzanan kolları da yer alacak mı?” DEVLET ZAAFI ACİLEN GİDERİLMELİ Maalesef İngiliz istihbaratı geliyor, ülkemizden dünya çapında açık açık ajanlaştırma çalışmalarını açıklıyor.
Türkiye ise buna izin veriyor.
Sayın Övür’ün İBB dosyası hatırlatması çok önemli.
Kaldı ki İmamoğlu’nun balıkçı buluşması, Moore’a kendini siper edip kendi vatandaşını eleştirmesi, Özgür Özel’in İngiltere’ye demokrasi çağrısı… Hepsini alt alta koyunca işin siyasi boyutu ortaya çıkıyor.
Ama işin istihbarat ve ajanlık boyutunu da ele almak gerekiyor.
Maalesef etki ajanlığı artık internetten dahi yapılabilecek.
Yalnızca Rusya, Çin ve İran’dan mı istihbarat sağlanacak?
Hayır.
Bu ağı kuranlar, mutlak Türkiye’yi de es geçmeyecektir.
Uzun zamandan beri uluslararası ajanlık faaliyetleri son teknolojilerden yararlanıyor.
Bunların denetlenmesi acil bir ihtiyaç olarak duruyor.
İkinci acil ihtiyaç yabancı etki ajanlığı yasası.
Bu yakın dönemde gündeme gelmişti.
Maalesef aile yılında LGBT yasası çıkmadığı gibi, bu da rafta duruyor.
Moore’la görüşmeye giden gazetecilerinin bazılarının liberalliği bir yana foncu olması boşuna değil.
ABD ve AB vakıflarının Türkiye’deki yıkıcı faaliyetleri siyasî partiler, basın, üniversiteler, sivil toplum ve düşünce kuruluşları arasında artarak devam ediyor.
Tüzel ve gerçek kişilerin yabancı fonlardan yaralanmaları, kamu güvenliği ve çıkarına uyumlu ve aleni olmalıdır.
Bu konuda vatan Partisi’nin yapılmış bir çalışması var.
Kamuoyu ile de paylaştılar.
Hatta Vatan Partisi, ABD’nin Ulusal Demokrasi Vakfı’nı kullanarak Türkiye seçimlerine nasıl müdahale ettiğini de belgeleriyle açıklamıştı.
Buralarda devlet zafiyeti olmaz, olamaz ve kabul edilemez.
Bir an önce etki ajanlığı yasasının çıkarılması gerekiyor.