Haber Detayı

Arda nehri’nde verilen bir ask sınavı!
Cumartesi yeniasir.com.tr
20/09/2025 06:50 (3 ay önce)

Arda nehri’nde verilen bir ask sınavı!

Rumeli’nin enerjik halay havası ‘Aman Bre Deryalar’, aslında derin bir aşk ve kayıp hikayesini barındırıyor. Feride ve Yusuf’un tutkulu ama hüzünlü aşkı, bu türküye hayat veriyor. Gelin, Aman Bre Deryalar türküsünün ardındaki unutulmaz hikayeyi birlikte keşfedelim...

BULGARİSTAN'DA yaşayan Yusuf ve Feride'nin hikayesi, zamana meydan okuyan bir aşkın en saf haliydi.

Birbirlerine duydukları derin sevgi ve bağlılık, onlar için tüm engelleri aşabilecek kadar güçlüydü.

Kendi aralarında nişanlanmış olsalar da, aileleri evlenmelerine onay vermemişti.

Her karşı çıkış, aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirmiş, onları yeni yollar aramaya itmişti.

Bir gece Yusuf, kafasında cesur ve tehlikeli bir planla Feride'nin yanına gitti.

Hayalleri ve korkuları arasında, Arda Nehri'ni geçip izlerini tamamen silmek, geçmişi ardında bırakmak ve yeni bir hayata başlamak istiyordu.

Bu kararı Feride'ye anlattığında, gözlerinde hem korku hem de umut parıldıyordu.

İkisi birlikte, sevdiklerinden ve bildikleri her şeyden uzaklaşmaya, sadece birbirlerine güvenerek yeni bir yolculuğa çıkmaya karar verdi.

Bulgaristan'ın Kırcaali şehrine, dayılarının köyüne vardıklarında geceyi orada geçirdiler.

Aynı yatakta yan yana yattılar; fakat babalarının rızası ve resmi nikahları olmadığı için birbirlerine dokunmadılar.

Yusuf, belindeki keskin kamayı ve boynundaki cevşeni dikkatle çıkarıp yatağın ortasına koydu.

Feride'ye döndü ve sesinde kararlılıkla şu yeminleri etti: 'Ben senden yana dönersem, Kur'an çarpsın, kılıç kessin.

Sen benden yana dönersen, kılıç kessin, Kur'an çarpsın.' Bu yemin, sadece aralarındaki bağlılığın değil, aynı zamanda birbirlerine verdikleri sözün kutsallığını da simgeliyordu.

SEVDİĞİNİ KORUMAYA ÇALIŞTI ERTESİ sabah saat sekiz sıralarında, günün ilk ışıklarıyla beraber Arda Nehri'nin kıyısına indiler.

Yağmurun gece boyunca yağan selleriyle nehrin suları yükselmiş, dalgalar güçlü ve korkutucu hale gelmişti.

Kıyıya bağlı duran küçük bir balıkçı kayığını görünce umutlandılar.

Karşıya geçmek için kayığa binmeyi planladılar.

Fakat Feride, Yusuf'un kolundan tuttu ve korkusunu saklamadan fısıldadı: 'Dalgalar çok yüksek, bu kayık bizi karşıya geçirmez.

Lütfen, geri dönelim.' Yusuf ise ona güven verircesine cevap verir: 'Geri dönersek bizi bulup zorla ayırırlar.

Bu suları iyi biliyorum, korkma.' Yusuf'un kararlılığı ve deneyimi onları bu tehlikeli yolculuğa cesaretlendirdi.

Küçük kayıkla dalgalarla mücadele ede ede nehrin karşı kıyısına ulaşmaya çalıştılar.

Ancak nehrin hırçın suları onları zorladı, dalgalar büyüdü, kayık adeta canavar gibi dalgaların arasında savruldu.

Yusuf, Feride'nin elini sıkıca tutarken, diğer eliyle suyla ağırlaşan poturunu çıkardı; bu hareketiyle hem kendini hem de sevdiğini korumaya çalıştı.

Sonunda, büyük bir dalga kayığı ikiye böldü.

Feride çaresizce bir çığlık attı.

Yusuf, Feride'yi güçlü bir şekilde kıyıya doğru çekmeye çalışırken, kendisi bir dalganın içinde kayboldu.

Feride, korku ve çaresizlikle arkasından bağırdı: 'Yusufummmm!

Demedim mi sana, kayığımız batacak!' O an nehrin soğuk suları, genç aşklarının trajedisini taçlandırdı...

Köylüler, Feride'nin çığlıklarına koştu ve onu kurtardı.

Yürek burkan bu kayıp, zamanla 'Aman Bre Deryalar' türküsünün hikayesi oldu; sevdanın, ayrılığın ve umudun ağıdı...

Feride, bu acıdan sonra bir daha evlenmedi, genç kızların, aşıkların dert ablası oldu. 'Aman Bre Deryalar' türküsü ise Rumeli kültüründe unutulmaz bir yer edindi...

Aman Bre Deryalar şarkısını meşhur eden Arif Şentürk, o süreci şu sözlerle anlatmış: 'Kaynak kişi ben sayılırım.

Bizim semtimizde müzisyenler, def çalıp oynayanlar var.

Bunlar yarım ağızla yalnız şunu okuyorlardı: 'Aman bre deryalar, deryalar, biz nişanlıyız, ikimizde bir boydayız, biz delikanlıyız.' Başka söz bilmiyorlardı.

Hatta aralarında yaşlı oyuncular vardı.

Onlar; 'Şu Eskişehir türküsünü çalın bana' diyorlardı.

Halbuki Eskişehir ile türkünün ilgisi yok.

Benim akordeoncum rahmetli Abdul Aga var.

Bir gün birlikte berber dükkanında oturuyorduk.

Dedim; 'Abdul abi ben Deryalar türküsü hakkında bir şeyler biliyorum.

Gel seninle eksiklerini tamamlayalım dedim.

Oturduk berber dükkanımda türküyü tamamladık.

Bir gün sonra radyoya okumaya gideceğim...

Okudum ve tuttu.

İlgili Sitenin Haberleri